Politika

ARINÇ'TAN "EBEDİ DOSTLUK" VURGUSU İSTANBUL (A.A)

15 Mart 2011 22:33

-ARINÇ'TAN "EBEDİ DOSTLUK" VURGUSU İSTANBUL (A.A) - 15.03.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Yunanistan ile iyi ilişkilerimiz, bütün sorunları çözecek bir noktaya doğru ilerliyor. Sadece iç politikadaki bazı tartışmalar nedeniyle belki bu geldiğimiz nokta rahatlıkla ifade edilmiyor" dedi. Değişim Liderleri Zirvesi'nin ikinci gününde "Birbirimize İhtiyacımız var: Politik ve Ekonomik İşbirliği" başlıklı oturumda konuşan Arınç, Japonya'da yaşanan deprem ve tsunami ile ilgili sabah yaptığı basın toplantısında Japon ajansının temsilcisinden bilgi aldığını ifade ederek, Türkiye'nin, ne kadar uzak coğrafyada olursa olsun, bu tür olaylara karşı kayıtsız kalmadığını, yardım için kampanyalar başlattığını, uçakların ve kurtarma ekiplerinin hazır bekletildiğini söyledi. Arınç, Türkiye'nin mazlum, mağdur ve felakete uğramış tüm insanlarla dayanışma içerisinde olduğuna işaret ederek, 1999'da yaşanan Marmara depreminde de Japonların Türkiye'ye yardıma koştuklarını anımsattı. Anadolu'da "Komşu komşunun külüne muhtaçtır" şeklinde çok güzel bir söz bulunduğunu anımsatan Arınç, Türkiye'nin güçlü yapısında komşuluk ilişkilerinin bulunduğunu ve Türk toplumunun komşuluk ilişkilerinin fevkalade önemli ve iyi olduğunu kaydetti. Bakan Arınç, diplomaside "Ülkeler arasında ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık yoktur" anlayışının yaygın olduğunu, ancak bu anlayışın reddedilmesi gerektiğini söyledi.  Geçmişte Türkiye ile Yunanistan'ın ilişkilerinin çok kötü olduğunu, hatta harp edecek noktaya kadar geldiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti: "Bugün bizim Yunanistan ile pek çok sorunumuz var. Ege adaları dolayısıyla, kara suları, FIR hattı vesaire ama bugün bunları müzakere ediyoruz. Müzakere ederken de komşuluk, dostluk içinde ediyoruz ve burada açıklıyorum, çok da mesafe alıyoruz. Bütün bu toplantıları bilen, en azından önümüze konan raporları okuyan bir insan olarak Yunanistan ile iyi ilişkilerimiz, bütün sorunları çözecek bir noktaya doğru ilerliyor. Sadece iç politikadaki bazı tartışmalar nedeniyle belki bu geldiğimiz nokta rahatlıkla ifade edilmiyor." Bülent Arınç, Türkiye'nin yardımsever bir devlet olarak, sıcak sorun yaşamak istemeyen, sorunları çözmeye çalışan, sıfır sorun politikasına devam eden, hem bölgesinde, hem bütün dünyada barışın egemen olmasını isteyen bir çaba içerisinde bulunduğunu vurguladı. Bakan Arınç, sözlerine şöyle devam etti: "Ermenistan ile sorunlarımız var. Bu sorunları çözmek istiyoruz, çözmeye de mecburuz. Ermenistan bizim için şu anlamı ifade ediyor: Geçmişte bu topraklarda Ermeniler yaşadılar, hem de çok sayıda yaşadılar. Hükümetlerde Ermeni bakanlar oldu, Ermeni müzisyenler oldu, saraylarımızı inşa eden Ermeni mimarlar oldu. Onlar bu ülkenin zenginliğiydi. Onlar gittiler biz zenginliğimizden kaybettik. Dolayısıyla Ermenistan ile bizim kavga etmemiz... Onlardan veya bizden kaynaklanan, görülüyor ki onların kabahatleri bizden çok daha fazla ama ne olursa olsun iki komşu ülkenin birbiriyle kavgalı olmaması lazım. Bu konuda da elimizden gelen çabayı göstereceğiz ve en sıcak sorun yaşadığımız bu ülkeyle de ilişkilerimizi çözmeye çalışacağız." -"TİCARET YAPANLAR BİRBİRLERİYLE KAVGA ETMEZ"- Yine geçmişte Türkiye ile Suriye'nin arasının çok kötü olduğunu, harp noktasına kadar gelindiğini kaydeden Arınç, Hafız Esad'ın ölümünden sonra Türkiye'nin o zamanki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in taziye için Suriye'ye gitmesinin iki ülke arasındaki ilişkilerin dönüm noktasını oluşturduğunu, şimdi Suriye-Lübnan ve Türkiye arasında sıcak ilişkiler kurulabildiğini, Halep'ten Antakya'ya insanlar alışverişe gelebildiğini anlattı. Bakan Arınç, Türkiye'nin Pakistan ile ilişkilerinin hiçbir çıkar ilişkisine dayanmadığını vurgulayarak, "Türkiye, Pakistan'ı çok seviyor. Aynı şekilde Pakistan da Türkiye ve Türk halkını çok seviyor. Türkiye'nin Pakistan'dan hiçbir çıkarı olamaz. Geçmişten bu yana bu var" şeklinde konuştu. İlişkilerde ticaretin de güçlendirilmesi gerektiğini, ticaret yapanların siyasi ilişkilerinin de güçlendiğini kaydeden Arınç, "Ticaret yapanlar birbirleriyle kavga etmez. Afrika'da bizim 30'a yakın ülkede büyükelçiliğimiz yoktu. 25 tane büyükelçilik açtık, bunu 30'a tamamlamak istiyoruz" dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, demokratik bir Tunus'un bir an önce kurulabilmesi için Türkiye'nin hem Tunus'a, hem bu konuda çaba sarf eden ülkelere katkıda bulunacağını söyledi. İnsanların ve ülkelerin artık birbiriyle dostluk ve barış içinde yaşamak istediklerini ifade eden Arınç, "Biz Irak'ın 2002-2003'te işgal edilmesi karşısında hep Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduk, Irak halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ettik" dedi.  Arınç, "Türkiye, bu coğrafyada olan bitenden kendisini sorumlu addediyor, sorunların çözümünde, bu ülkelere barış gelmesinde, kan dökülmemesinde birinci rolü oynamak istiyor" diye konuştu. Üç büyük medeniyetin yaşadığı bu topraklara Türklerin bin yıl evvel geldiğini dile getiren Arınç, ancak bu topraklarda Ermenilerin de Musevilerin de yaşadığını kaydetti. -"YENİDEN BİRLİKTE YAŞAMANIN ŞARTLARINI OLUŞTURMAK MECBURİYETİNDEYİZ"- Türkiye'nin ve İstanbul'un birlikte yaşama kültürünün örneğini verdiğini, bunun yanı sıra Hatay, Kayseri ve Gaziantep'in de aynı şekilde olduğunu vurgulayan Arınç, "Türkiye'nin her tarafı farklı inanç grupların da farklı etnik kökenlerin de huzur içerisinde, adaletle ve birbirine saygı duyarak bu topraklarda yaşadığını gösteriyor. Sonra fitnenin girmesiyle veya başka şekilde birbirimizden koptuğumuz görülüyor. Dünyada barış, eğer medeniyetlerin ittifakı, inançların diyaloğu ile olacaksa bunun tarihteki örneklerinin en güzelini biz veriyoruz" dedi.   Türkiye'nin azınlık ve cemaatlerine sahip çıktıklarını, çünkü hepsinin bu ülkenin zenginliği olduğunu belirten Arınç, "Yeniden birlikte yaşamanın şartlarını oluşturmak mecburiyetindeyiz,. Bu kendi ülkemiz için de komşular için de geçerli, ne kadar uzak olursa olsun o ülkeler içinde geçerlidir" şeklinde konuştu. Arınç, Türkiye'nin bir taraftan Avrupa, diğer taraftan Afrika ve Akdeniz ülkeleri ile işbirliği yaptığını vurgulayarak, terörle de ortak mücadele edilmesi gerektiğini, hiçbir ülkenin terörle mücadeleyi tek başına kazanamayacağını, terörle mücadele için ortak bir platform kurulması gerektiğini belirtti.