13 Şubat 2025 12:37
Güncelleme: 13 Şubat 2025 12:52
Bilim, teknoloji, mühendislik, tıp, sosyal bilimler ve beşeri bilimler alanlarında akademik yayıncılık yapan Springer Nature tarafından hazırlanan yeni bir çalışmada, deniz, su ve kara kirliliğine ilişkin büyüyen endişenin birincil kaynağının, sentetik veya yarı sentetik bileşenlerden yapılmış plastikler olduğuna dikkat çekildi. Çalışmada, felakete karşı geri dönüşümün gerekliliği vurgulanırken; plastik atığın yakılma sonucu, solunduğunda ölümcül olabilen dioksin gibi kanserojen kimyasallar yaydığı, hamile kadınlar ve doğmamış çocuklarının bu toksik etkilere karşı özellikle savunmasız olduğu ifade edildi.
Uluslararası kuruluşların verileri ve bilimsel araştırmaların sonuçlarına yer veren Springer Nature kaynaklı bilimsel bir çalışma, plastiklerin ekosistemler üzerindeki yıkıcı etkilerini gözler önüne seriyor. Çalışmaya göre, yılda yaklaşık 400 milyon ton plastik üretiliyor ve bu miktar son 20 yılda iki katına çıkmış durumda.
Çalışmada, ekosistemdeki hayvanların yanı sıra insanların da bu atıklardan nasıl etkilendiği tartışıldı. İnsanların içme suyundan, havadan ve yiyeceklerden gelen plastik parçacıklara veya kirleticilere doğrudan veya dolaylı olarak maruz kaldığı belirtildi.
İnsan organlarının, özellikle akciğer ve bağırsaların, mikroplastikler ve ince parçacıkları nedeniyle etkilendiği belirtildi. Çoğu zaman hücre zarlarına giren parçacıkların kan-beyin yoluna taşındığı ifade edildi.
Mikroplastikler ve nanoplastiklerin insan solunum yolundaki farklı birikim modellerini açıklamada solunum hızlarının ve parçacık boyutunun oynadığı hayati rollere dikkat çekildi.
Napoli'deki Campania Luigi Vanvitelli Üniversitesi'ndeki araştırmacıların Mart 2024 tarihli bir çalışması, kan damarları mikroskobik plastiklerle kirlenen kişilerde felç, kalp krizi ve erken ölüm riskinin önemli ölçüde arttığını ortaya koydu.
New England Journal of Medicine'de yayımlanan çalışmanın yazarlarından Dr. Raffaele Marfella, "Verilerimiz doğrulanırsa, kardiyovasküler sağlığı önemli ölçüde etkileyecektir çünkü plastik kirliliğine karşı savunmasızız" dedi.
Araştırmacılar, mikroplastiklerin insan plasentasında bile varlığını bildiriyor. Çalışmada plastik atığın yakılma sonucu, solunduğunda ölümcül olabilen dioksin gibi kanserojen kimyasallar yaydığı, hamile kadınlar ve doğmamış çocuklarının bu toksik etkilere karşı özellikle savunmasız olduğu ifade edildi.
Gıda ve içecekler yoluyla vücuda alınan MNP'lerin, anne karnındaki çocukları bile etkilediği vurgulandı. Vücutta biriken toksinlerin anneden çocuğa geçme riskine dikkat çekildi.
Ayrıca mikroplastik ve nanoplastiklerin insan salığı üzerindeki zararları arasında değişen enerji ve biyokimyasal metabolizma, uygunsuz immünolojik işlev, oksidatif stres, hücre çoğalmasında azalma, kanser riski ve bazen alışılmadık organ gelişimi yer alır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine de atıfta bulunulan raporda, Doğu Akdeniz Bölgesi'ndeki hastalık yükünün yaklaşık yüzde 22'sinin (çocuklarda yaklaşık yüzde 30) çevre kirliliği de dahil olmak üzere çevresel risk faktörlerine bağlı olduğu belirtildi. Bu çevresel risk faktörü 100'den fazla bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalığın yanı sıra yaralanmalara da neden olduğu vurgulandı.
Verilere göre her yıl yaklaşık 854 bin kişinin sağlıksız ortamlarda yaşama veya çalışma nedeniyle erken öldüğü ve bunun bölgedeki toplam ölümlerin yaklaşık yüzde 20'sine denk geldiği ifade edildi. (WHO, 2018).
Ellen MacArthur Vakfı'nın 2016 tarihli bir çalışmasına göre, okyanuslardaki plastik miktarının önümüzdeki 15 yılda iki katına çıkması bekleniyor. 2050'ye kadar okyanusta balıktan (ağırlıkça) daha fazla plastik olabileceği tahmin ediliyor.
Springer Nature çalışmasında da yer verilen İngiltere merkezli Eunomia Research and Consulting tarafından yayınlanan bir rapora göre, yıllık plastik atık girdisinin %80'inden fazlası her yıl denize bırakılıyor. Deniz suyunda bulunan plastiklerin veya mikroplastiklerin çoğu, genellikle deniz rotaları boyunca yapılan yolculuklar sırasında dökülen gemi atıklarından kaynaklanıyor. Bu zararlı mikroplastikler ekosistemleri bozuyor ve biyolojik yaşam döngülerine girdiklerinde ilişkili organizmaları etkiliyor. Ayrıca insanlar da dahil olmak üzere birçok canlı türü için de risk oluşturuyorlar.
IMLRU'nun (2018) yaptığı bir araştırmaya göre, plastik atıklar 700'den fazla deniz türünü etkiliyor. Ticari balık ve kabuklu deniz hayvanlarına ek olarak, her yıl yaklaşık 100 milyon deniz memelisi plastikler ve yan ürünleri yoluyla oluşan kirlilik nedeniyle ölüyor.
Sadece deniz hayvanları değil, deniz kuşları da yüzen plastik çöpleri yutuyor. Dünya çapındaki deniz kuşlarının yaklaşık yüzde 90'ının, deniz kaplumbağalarının yüzde 52'sinin midesinde plastik artıklar bulunmuştur.
Bilim insanları, mikroplastiklerin bu balıklar yoluyla tüketen insanların vücuduna girdiğini ve birçok hastalığa neden olduğuna dikkat çekiyor.
Çalışmada, polimer plastiğin kendisi çevre için doğal olarak toksik olmasa da insanlar, hayvanlar, yaban hayatı ve çevre için sağlık riskleri oluşturan tehlikeli kimyasallar saldığına dikkat çekildi.
Son yetmiş yılda, plastik üretiminde önemli bir artış olduğu, 1950 ile 2022 arasında, plastik üretiminin 1950'deki 1,5 milyon metrik tona kıyasla 400,3 milyonu geçtiği vurgulandı.
Ekonomik Kalkınma ve iş birliği Örgütü'nün (OECD) 2022 tarihli bir raporunda, dünya çapında plastik üretiminin son 20 yılda iki katına çıktığı ve bunun sadece yüzde 9'unun başarıyla geri dönüştürüldüğü tespit edildi.
Bu verilerin ışığında, yenilikçi geri dönüşüm teknolojileri ve çevresel riskleri en aza indirmeyi, uzun vadeli ekolojik istikrarı teşvik etmeyi amaçlayan sürdürülebilir yaklaşımlar da ele alındı.
Gezegende biriken milyonlarca ton metrik plastiği azaltmanın, biyolojik olarak parçalanabilir ve kompostlanabilir plastiklerin geliştirilmesine ve geri dönüşüm teknolojilerinin ilerletilmesine bağlı olduğu vurgulandı. Geri dönüşümdeki teknolojik yeniliklerin, plastik çöp yönetiminin etkinliğini ve verimliliğini hızla artırdığına dikkat çekildi. (DHA)
Öykü Karayel, Burak Deniz ve Osman Sonant, Umami filmini anlattı |
© Tüm hakları saklıdır.