Yaşam

Araştırma: Hakarete uğramak, beyinde 'tokat etkisi' yaratıyor

Hakaret içerikli sözler işitenlerin beyin dalgaları ölçüldü

05 Eylül 2022 20:25

Hollandalı dil araştırmacısı Marijn Struiksma ve meslektaşlarının yürüttüğü çalışmaya göre; hakaret içerikli sözlere maruz kalmak, beyinde daha fazla aktiviteye neden oluyor. 

Yapılan çalışmada; beynin hakaretlere, iltifatlara veya nötr sözlere nasıl tepki verdiğine odaklanıldı. İlk olarak, araştırmaya kaydolan 79 kadın gönüllünün kafa derisine elektrotlar yerleştirildi. Daha sonra katılımcılar, hayali bir erkek tarafından hakaretlere maruz bırakıldı.

Independent Türkçe'nin aktardığına göre; hakaret içerikli sözlerin katılımcıların zihinleri üzerindeki etkisi, beyindeki elektriksel aktivitenin ölçülmesiyle değerlendirildi. Benzer şekilde, katılımcıların iltifatlar karşısındaki beyin aktivitesi de elektrotlar aracılığıyla ölçüldü.

Ağır sözler, beyinde 'tokat etkisi' yaratıyor

Bilimsel dergi Frontiers in Communication'da yayımlanan bulgular, hakaretlerin beyin aktivitesinde iltifatlardan daha büyük bir hareketlilik yarattığını ortaya koydu.

Hakaret karşısında beyin aktiviteleri son derece hızlı ortaya çıktığından, araştırmacılar ağır sözlerin beyinde 'tokat etkisi yarattığını' ifade etti.

Hakaretin kime yöneltildiği ise dinleyicilerin beyninin ön kısmında meydana gelen bu aktivitede değişikliğe neden olmadı. Ayrıca saldırgan ifadeler, ne sıklıkla duyulduklarına bakılmaksızın, deney boyunca beynin dikkatini çekmeye devam etti.

Beyin, iltifatlara da elektriksel düzeyde istikrarlı bir tepki veriyor 

Araştırma ekibi, beynin iltifatlara da en azından elektriksel düzeyde istikrarlı bir tepki verdiğini tespit etti.

Deneyde olumlu ifadeler, daha küçük beyin dalgalarını aktifleştirdi. Ancak araştırmacıların beklediğinin aksine bunlar zamanla azalmadı ve bir çeşit doygunluğa ulaştı.

Bulgular, beynin olumsuz olaylara, olumlu deneyimlerden daha fazla odaklanmasının en önemli nedenlerinden birini gözler önüne seriyor.

Öte yandan araştırma ekibi, deneyin çok küçük bir kitle üzerinde yapıldığını ve katılımcıların tamamının kadınlardan oluştuğunu vurguladı. Bu da elde edilen sonuçların ileri araştırmalarla desteklenmesi gerektiği anlamına geliyor.