Söyleşi

Antikapitalist Müslümanlar: Hem muhafazakar hem de sol kesim kendisini sorgulamalı

1 Mayıs'ta Fatih'ten Taksim Meydanı'na yürüyecek olan Antikapitalist Müslümanlar, AKP, cemaat ve eşcinseller hakkında ne düşündüklerini T24'e anlattı

30 Nisan 2012 01:58

 - Hazal Özvarış

[email protected]

 

“Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs’ta alanlara iniyor” haberinin ardından muhafazakâr mahallenin cisimleştiği Fatih’teyiz. “Allah, ekmek, özgürlük”, “Mülk Allah’ındır” sloganları ile hem sol, hem de İslami kesimi şaşırtan Antikapitalist Müslümanlar,  “mahalleler arasındaki duvarları yıkmak” için 1 Mayıs’ta Fatih Camii’nde ölen işçiler için kılacakları gıyabi cenaze namazının ardından Taksim’e yürüyecekler.

Kim olduklarını, ne yaptıklarını, bundan sonra ne planladıklarını, özellikle İslami kesimden nasıl tepkiler aldıklarını öğrenmek için İslamcı yazar İhsan Eliaçık’ın kendilerine verdiği büroya gitmek üzere yola çıktık. “Arkalarında kim var acaba; bir cemaat mi, AKP mi, yoksa İran mı” sorularına karşılık mütevazı bürolarında iki bilgisayar, iki koltuk ve uzunca bir masa var.

Çoğunluğu 20’li yaşlarda olan grup, üst kat ile büro arasında mekik dokuyor. Eliaçık’ın üst kattaki İnşa Yayınları’nın bir odasında da Kadir BalÜmmü Gülsüm ile Zeynep Duygu hem yayınevi hem de www.adilmedya.com için çalışıyor. 1 Mayıs’a kadar hem dövizlerini,  hem de basının ilgisini karşılamaya çalışan gençlerden Muhammed Cihad, Kadir Bal ve Hasan Musevi ile masaya oturuyoruz.

“Şimdilik işin ucundan tutan 25 kişi var. Ama her 15 dakikada bir ‘Biz de katılacağız’ mesajları alıyoruz” diyor  Muhammed Cihad ve devam ediyor:  

“Her kesimden ilgi var, en çok da Müslüman kesimden. Ama 1 Mayıs'a çıkmak Müslüman kesim için tabu olabiliyor. O yüzden alana gelmeyecekseniz de namaza gelin, diyoruz ki namazdan kastımız da namaz değil aslında, bir dua. Nasıl 1 Mayıs meydanında saygı duruşunda durulur ve ölenler anılır, biz de bunu dualarımızla yapacağız.”

 

‘Kemalist laiklik ile flört eden sol da kendisini sorgulamalı’

 

“Şimdiye kadar nerelerdeydiniz” sorusundan daralmışlar. Kendilerine “liberal ortamın pastasından pay almaya çalışıyorlar” diyerek yaklaşan solculara Kadir şu cevabı veriyor:

Turan Dursun'lardan bu kadar beslenirken, Kemalist laiklik ile bu kadar flört içerdeyken, din, Allah, peygamber deyince akıllarına feodalite, gericilik, afyon gelirken İslami kesimin 1 Mayıs’tan neden uzak durduğunu sadece İslamcıların değil,  solcuların da kendisine sorması gerekiyor.”  

 

‘Müslümanların, Müslüman olmayanların haklarını savunduğunu gördünüz mü?’

 

“Peki, İslami kesim neden Sivas’ta olanlara Filistin’e gösterdiği hassasiyeti göstermedi” deyince Cihad yanıtlıyor:

“Tek tük ses çıkarmaya çalışanlar oluyordu, ama bu ses hep cılız kalıyordu, bastırılıyordu. Kendi ülkeleri tarafından katledilen Ermeniler, Kürtler hakkında tek bir söz söylemeyip yıllardır ‘Filistin, Filistin’ demeleri hakikaten çok vahim bir durum. Kur’an-ı Kerim’deki ‘Mazlumun kimliği sorulmaz’ şiarı hatırlatıldığında, ‘elbette’ derler ama Türkiye'de Müslümanların, Müslüman olmayanların haklarını bir kez bile olsa savunduğunu gördünüz mü?”

 

‘Türkiye'deki Müslüman toplumun özür dilemesi gerekiyor’

 

“Savunmadılar. Hatta, duyarsız kalmalarını bırakın; bunlara alet oldular. Kürt meselesinde, Ermeni meselesinde, Alevilerin başına gelenlerde, Sivas'ta, kadın meselesinde ... Bu, hiçbir mazeret kabul etmez bir durum. Türkiye'deki Müslüman toplumun özeleştiri yapması, hatta özür dilemesi gerekiyor.”  

Antikapitalist Müslümanlar, Hrant Dink’in öldürülmesine, 1915’te Ermenilere yaşatılanlara karşı çıkıyor. “Kürt halkının talepleri taleplerimizdir” diyor. Özerklik mevzubahis olunca, “Buna Kürt halkı karar verecek, biz beğenelim veya beğenmeyelim, her topluluk kendisi için neyi uygun görüyorsa, meşru olan odur” cevabını veriyorlar.

 

‘Eşcinsellere ‘gelmeyin’ diyemeyiz’

 

“1 Mayıs’ta eşcinseller ve Müslümanları yan yana görebilir miyiz” sorusunu Mehmet Sefa yanıtlıyor: “Herkes gelsin, ama siz gelmeyin’ diye bir şey demeyiz. Bunu dersek biz kendimizle çelişiriz.”  

Cihad ise “Bu soruyu ayrıca sormak bile doğru değil, neden ayrı görülsün ki eşcinseller?” diyerek karşı çıkıyor.  

 

‘Kuran'da ‘Eşcinsellik hastalıktır’ diye bir tabir yok’ 

 

Mazlum-Der’in Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Starbucks işgaline eşcinseller olduğu gerekçesiyle katılmadığı hatırlatılınca Mehmet Sefa sözü alıyor:

"Bu ve benzeri tepkiler ve muhafazakâr zihniyetin katıldığı bu çıkış, Sünnî Muharref algı içerisinde aşılması zor bir yargı. Erkeklik olgusunun egemen gücünden kaynaklandığını düşünüyorum.” 

Sözü Cihad alıyor:

“Bir eşcinsel, eşcinsel olduğu için öldürülmüş, dövülmüş, iş bulamamış, gaspa uğramışsa ona siper olmak hakkı müdafaadır. Bunu insan hakları bağlamı dışında ele almayı doğru bulmuyoruz.”

“Temel nokta, Kuran’a referansla ‘eşcinsellik hastalıktır’ denilmesi” dediğimizde Cihad, Müslüman kesimde şimdiye kadar çok nadir dile getirilen bir yanıt veriyor:

“Kuran'da ‘Eşcinsellik hastalıktır’ diye bir tabir yok.”

“Ama biz, eşcinselliğin ne olup ne olmadığından ziyade, yaşanılan mağduriyetle ilgileniyoruz. Antikapitalist Müslümanlar olarak bu noktada ortak bir duruş sergileyebiliriz. Örneğin, Yahudiliğin yanlış olduğunu tartışabilirim, ama Yahudiliğe ve Yahudilere karşı nefretle sonuna kadar mücadele ederim. Bunu yapmayı da kendime cihad bilirim. Ama sırf öğrenmek için dahi sorgulamaya başladığımda bana antisemitist, homofobiksin denmesini istemem.”  

 

‘Ali Bulaç yanımızdan bile geçmez’

 

İhsan Eliaçık dışında kimlerden destek aldıklarını soruyoruz, şu isimler sıralanıyor:

İlhami Güler, Hayri Kırbaçoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Yıldız Ramazanoğlu...

Zeynep not düşüyor:

“Eyleme destek veriyorlar, ama birçok konuda farklılıklarımız olabiliyor.”

Sosyal içerikli bir yönetimi tercih ettiğini belirten Zaman yazarı Ali Bulaç’ı andığımızda katı bir çizgi çekiliyor:

Hasan: Yanımızdan bile geçmez.

Mehmet Sefa: Bulaç, kendi söyledi: İslamcıların hükümete gelmesi en çok İslami kesimin entelektüel tabakasını eritti. Kendi bulunduğu yeri tarif etti.  

 

‘MÜSİAD, Çalık Grubu, TUSKON... hepsi baronlardır’

 

\

Konu, Mehmet Şevket Eygi’nin deyimiyle, “İslami kesimin baronları”na geliyor. Hasan, “MÜSİAD, Çalık Grubu, TUSKON... hepsi baronlardır” diyor.

Cihad sözü alıyor:

“Sorun sistemin başına geçenler değil, sistemin kendisi sorunlu. Biz bu yüzden, anti-Gülen, anti-AKP değiliz; antikapitalistiz.”

Masaya uğrayan Mem Arslan da katılıyor:

“Geçen Halil çok güzel demişti: Derdimiz değnekle, değneği tutan elle değil.”  

 

‘Muhafazakâr kesim ‘Bizim çocuklar niye böyle oldu’ diyor’

 

Antikapitalist Müslümanlar’ın 1 Mayıs çıkışları çok sert bir tepki ile karşılaşmamış. Bunu, henüz söylediklerinin çok anlaşılmamış olmasına bağlasalar da, İslami kesimin “içeriden” yapılan antikapitalist eleştiriye henüz pek alışkın olmadığı açık. Kadir anlatıyor:

“Bugünkü muhafazakâr nosyonunu eleştirdiğimiz zaman, ‘Sizin yaptığınızı solcular yapınca o kadar zorumuza gitmiyordu, ama sizden duyunca acayip batıyor’ diyorlar. ‘Bizim çocuklar niye böyle oldu’ diyorlar. ‘Bu ülkede haksızlıklar var, kapitalizme karşıyız’ diyenlerin solcu olmasını bekliyorlar. Ama sen komünist değilsin, ateist değilsin, PKK'li değilsin, anarşist değilsin ve bunu söylüyorsun! Halbuki onların yurtlarında yetişmişsin ama işte, milli öğütüm sisteminin çarkları arasından bozuk plak gibi fırlamışsın.” 

 

Cemaat ve AKP’ye eklemlenmiş muhafazakârlığa eleştiri

 

Aralarında vaktiyle Gülen cemaatinin yurtlarında kalmış olanlar var, ama sonradan “politik sebeplerle” ayrılmışlar. CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in 5N1K programında Zeynep’in neden “Söylediklerimizden en çok cemaat rahatsız oluyordur” dediğini soruyoruz. Kadir yanıtlıyor:  

“Yeşil sermaye denilen bir olguyla karşı karşıyayız. Sözde Allah, kitap, din diyen ancak pratik itibariyle kapitalizmi kuran ve kurgulayan bir gerçekle karşı karşıyayız. Piyasaya baktığımızda bunun bugünkü taşıyıcılığını yapan, neo-liberal politikalarla sömürüyü sürdüren zeminlerden birisi Fethullahçılık, birisi de AKP politikalarına eklemlenmiş olan muhafazakâr dinamikler. Bugün karşımıza 28 Şubat'ın mağdurları olarak karşımıza çıkıyorlar. Evet, başörtüsü nedeniyle ezildiler, ama başörtülü biri de şirket kurduğu zaman, ürettiği hayat tarzı nedeniyle zamanında kendisinden nefret eden zalim ne yapıyorsa o da aynısını yapıyor.”

 

Mehmet Haberal, Meral Okay ve Nurcan Yolvercan

 

Antikapitalist Müslümanlar, CHP Zonguldak tutuklu milletvekili Mehmet Haberal’ın ölmeden önce anne ve babasını görmesine izin verilmemesine de, Muhteşem Yüzyıl nedeniyle İslami kesimin oklarını üzerine çeken Meral Okay’ın ardından muhafazakâr basın tarafından söylenenlere de karşı çıkıyorlar.

Ancak ünlü olmadıkları için duyulmayanları da ekliyorlar. Başörtülü arkadaşları Meryem Nurcan Yolvercan’ın KCK soruşturması kapsamında tutuklandığını, gözaltında zorla başörtüsünün açıldığını anlatıyorlar. Bakırköy Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yolvercan’a “kendisini asabilir” denilerek başörtüsünün geri verilmediğini söylüyorlar.  

Meclis raporlarına göre BDP’nin başörtüsünü AKP’den 5 kat daha fazla gündeme getirdiğini belirten gençler, AKP’nin “İzin vermiyorlar, daha fazla oya ihtiyacımız var” diyerek başörtüsünü kullandığını öne sürüyorlar.

Antikapitalist Müslümanlar’ın 1 Mayıs’tan sonra ne yapacakları henüz belli değil. Bir eylem ajandaları yok, aynı isimle devam edip etmeyeceklerinin bile kesin olmadığını söylüyorlar. Şimdilik kesin olan tek şey şu: Antikapitalist Müslümanlar, 1 Mayıs Salı günü, saat 09:00’da Fatih Camii’nde ölen işçiler için gıyabi namaz kılıp Taksim Meydanı’na yürüyecekler ve bu Türkiye tarihinde bir ilk olacak.

 

İlgili Haberler