Politika

Antalya'da neden bütün adaylar kadın?

"Müthiş bir 'kadın egemen siyaset' anlayışı, doğrusu bunaltıcı…"

01 Şubat 2019 20:26

Figen A. Çalıkuşu*
P24 Blog

Tüm Türkiye’de henüz belli olmasa da rabbime çok şükür CHP’nin Antalya’da belediye başkan adayları belli oldu…

Önce nüfus olarak en küçük olan ilçemize baktım, İbradı Belediye Başkan adayı kadın, Gündoğmuş keza, ard arda az nüfusludan daha kalabalığa doğru sıraladım; Akseki, Kemer, Finike, Gazipaşa.

Acaba dedim ben mi bir yanlışlık yapıyorum, ilaç için bir tek erkek aday yok, hepsi kadın…

Umudumu kırmadım “bir yerlerde muhakkak vardır” dedim…

Bu umutla diğer ilçe belediye başkan adaylarını taramaya devam ettim: 

Döşemealtı, Aksu, Konyaaltı, Manavgat, Muratpaşa, Kepez…

Maalesef oralarda da yok. Oralarda da hep kadın…

Hadi CHP için garanti yerlerde hep kadın var, hiç olmazsa alınması zor ya da çok zor olan yerlere birkaç erkek serpiştirilseydi, onu da yapmamışlar. Fazla pişkinlik değil mi?

Müthiş bir “kadın egemen siyaset” anlayışı, doğrusu bunaltıcı… Kentimiz için söylenen klasik cümleler aklıma geldi:

“Antalya, Türkiye'nin en kalabalık beşinci şehri. Akdeniz’in kraliçesi…”

Acaba dedim, bundan böyle bu tür klasik cümleleri, siyasette biraz olsun erkeklere de yer açmak için şöyle yeniden mi tanzim etsek?

“Antalya, Türkiye'nin en kalabalık beşinci şehri. Akdeniz’in kralı…”

Erkekler bu kentte “kraliçe” lafından mı yok sayılıyor, değildir herhalde…

Ne bileyim ben?

Bu durum çok garip ve insanın aklına çeşit çeşit düşünce geliyor…

Sormaktan kendimi alıkoyamadım:

Neden bu erkekler siyaseten böylesine dışlanıyor?

Acaba neden, acaba neden?…

Yabancı olsam, cevap kolay; “herhalde bu ülkede veya Antalya’da erkekler  oy kullanmıyor” diyeceğim…

“Burası Finlandiya mı, tabii ki kadın egemen siyaset olacak, burası Türkiye diyen“ kadın siyasetçilere rastlıyorum.

Ama hiçbir şekilde içe sindirilecek, kabul edilecek bir durum değil.

Cinsiyetçi ve ülkeyi hakir gören bir kırsal refleks.

Ah diyorum ki kendi soruma kendim cevap uydursam, huzura erişeceğim.

Ama durum öyle değil, biliyorum…

Üstelik 2017 yılına göre nüfusu 2.364.396 olan Antalya’nın yüzde 50.44’ü erkek.

Nasıl hiçbir belediye başkan adaylığına erkek aday konamaz, kentin yarısı yok sayılır; açıklanabilir sebep ne olabilir acaba?

Galiba dedim, siyaseti erkekler yönetmiyor ki karar vericiler arasında, liste yapan, kulis yürüten, etkin noktalarda gezinenlerin hiçbiri erkek değil, böyle bakınca seçilecek hiçbir noktaya da erkeğin gelmemesi normal, yöneten kadınlar aralarında husumete varan arıza çıksa da seçilecek adaylıkları erkeklere bırakmamak için sıkı  yeminliler, aralarında  kadın koalisyonu kurmuşlar…

Yoksa Antalya’da 85 yıldır CHP’den bir erkek milletvekili, evet ilaç için tek bir erkek milletvekili de Meclis’e girebilmesi için listenin ilk beşinde olabilirdi. Ama kadınlar muazzam bir dayanışma içinde listeyi erkeklere kilitlemişler. Seçilmesi garanti olan ilk beşe girmeleri ne mümkün…

Milletvekili olamıyorlar, aynı kadınlar hiç olmazsa belediye başkanlıklarını nüfusun yarısının erkek olduğunu düşünerek seçilecek yerlere birkaç erkek koysa. Yok yok şekerim çok iştah, az utanma, oralarda da hep kadın…

Bu kadınlar tüm listeleri işgal ediyor ama bu yetmiyor, bir de seçilecek garanti yerler için birbirleriyle dalaşıyorlar. Seçim kazanmaktan ziyade mevki kazanmak çok daha önemli.

İnsan bu dışlanmış, yok sayılan, itilmiş kakılmış konumdaki erkeklerin durumuna üzülsün mü, acısın mı, gülsün mü ya da azgelişmiş ilkel ve kaba bir gelenek diyerek görmezden mi gelsin, bilemez oluyor.

Ben de bilemez oldum…

Nihayetinde bir çare buldum… Çünkü vicdanım sızladı.

Diyorum ki partimiz CHP yüzde 33 erkek kontenjanı açsa…

Örneğin, yerelde demokrasiyi inşa etmek için yüzden 33 erkek kontenjanını kökleştireceğini söyleyip, bu kuralı tavizsiz uygulasa.

Kadın-erkek eşitliği ve düşünceye saygılı olduğumuzu ispatlasa.

Valla bulduğum çare bana iyi göründü. Ne düşünürsünüz, öğle değil mi ?

“Erkeklere yüzde 33 kontenjan.” Vay, vay, vay….

Şöyle düşündüm; uygulansa da uygulanmasa da ilk başlarda formül ağza pelesenk olur, vicdanı çamaşır suyu gibi yumuşatır…

Hiçbir işe yaramasa bile en azından “Bu kez olmadı, gelecek sefere muhakkak gibisine” bir oyalamacaya altlık oluşturur.

Toplumun yarısı erkekleri yok sayan, egemen kadın siyasetine son.

Yaşasın siyasette eşitlik, zerafet, saygı…

Ve utanma…

Nedir yahu bu kadınların erkeklere siyasette yaptığı, bıktık usandık doğrusu.

Hem de “Akdeniz’in Kralı Antalya’da.”


*Bu yazı bağımsız gazetecilik platformu P24'ten alınmıştır.