Gündem

Amasra maden davası: "İşletme müdürü gece 2'de arar, ‘adamları çalıştıramıyor musunuz?’ diye baskı yapardı"

25 Temmuz 2023 10:08

Amasra maden faciasına ilişkin davada, tanık olarak dinlenen yaralı madenci İzzet Ak, madende üretim baskısını işletme müdürü Selçuk Ekmekçi’nin yaptığını söyledi. Yaralı madenci Burak Sümertaş ise Ekmekçi’nin denetimlerde işçilere “Denetçilerle muhatap olmasın” talimatı verdiğini belirtti.

Amasra maden faciası davasının ikinci duruşması bugün de devam ediyor. Faciadan ağır yaralı olarak kurtulan madenci Remzi Taşkömürü, madendeki patlamanın şiddetini artıran kömür tozuna ilişkin, “İki karış kömür tozu vardı yerde, taş tozu uygulaması hiç atılmamıştı bile. -150'de, -250'de yapıyorlardı, her taraf bembeyazdı ama -300, -350'de ise adı bile yoktu. Taş tozu olsa havalanmazdı” dedi. Taşkömürü, davanın sanıkları arasında yer alan dönemin müessese müdürü Cihat Özdemir’e “Benim halime baksın. Benim yerimde ve çocuğu olsa ne yapardı” diye sordu.

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait müessesede 14 Ekim 2022'de meydana gelen ve 43 madencinin ölümüyle sonuçlanan faciaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın dün başlayan ikinci duruşması, Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün de sürüyor.

Madenin müessese müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği şube müdür vekili Volkan Soylu, işletme baş mühendisi Mehmet Tural, 'olası kastla öldürme' suçundan bin 80 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanıyor. Davanın 3'ü tutuklu diğer 19 sanığı için ise 'bilinçli taksirle öldürme' suçundan 18 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Faciadan ağır yaralı olarak kurtulan 13 yıllık madenci Remzi Taşkömür, duruşmada madenden nasıl çıktığını anlattı. Madendeki kömür tozunun patlamanın şiddetini artırdığını belirten Taşkömür, “‘Havalandırma sisteminde sıkıntı var’ diyorlardı. Ana pervanede de… Şey diyorlardı, ‘Seni ayın birinde izne çıkaracağız’. ‘Daha belli değil ama ayın birinde sizi izne çıkaracaklar’ dediler, havalandırmanın değişmesi için. İki karış kömür tozu vardı yerde, taş tozu uygulaması hiç atılmamıştı bile. -150'de, -250'de yapıyorlardı, her taraf bembeyazdı ama -300, -350'de ise adı bile yoktu. Taş tozu olsa havalanmazdı” dedi.

"Alev topu geldi"

Avukatların sorularını da yanıtlayan Taşkömür, “Tek patlama oldu, onda da alev topu geldi. Kendi çabamla çıktım” dedi. Taşkömür, üretim baskısı iddialarına ilişkin, “Nakliyat grubunda olduğumuz için bize baskı yoktu. Ancak arkadaşlar (üretim baskısını) söylüyordu” diye bilgi verdi.

Taşkömür, facia öncesi süreçte yorgunluk nedeniyle kendisinde halsizlik olduğunu belirterek, “Ben, eve gidince hemen yatıyordum, kahvaltı bile yapamıyordum son zamanlarda” diye konuştu. Taşkömür, dönemin müessese müdürü sanık Cihat Özdemir’e, “Benim halime baksın. Benim yerimde ve çocuğu olsa ne yapardı” diye sordu.

Taşkömür’ün avukatı, patlamada müvekkilinin vücudunun sol tarafının yandığını, uzuvlarından bazılarını kaybettiğini ve başında büyük hasar olduğunu anlattı. Avukat, müvekkilinin bakıma muhtaç hale geldiğini ve yaşamına zor şartlar altında devam ettiğini aktardı.

Yaralı madenci Kemal Berberoğlu, Soma maden faciasının ardından madende zorunlu hale getirilen havalandırma sistemi modernizasyonunun sendika seçimleri nedeniyle ertelendiğine ilişkin duyup alıp almadığına ilişkin soruya “Aldım” diye yanıt verdi. Berberoğlu, işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerine ilişkin, “Bize sadece açık bir maske gösteriyorlardı. Kendi maskemi zor taktım. (Eğitimler) Bence yetersiz” dedi.

"Baba adayıydı ama baba olamadı"

Madenci Şaban Yıldırım’ın eşi Sena Sıla Yıldırım, ikiz çocuğuna hamile olduğu dönemde eşinin öldüğünü kaydederek, “Şaban baba adayıydı ama baba olamadı” diye konuştu. Yıldırım, eşinin son dönemde eve yorgun geldiğini belirterek, “İşçi Whatsapp grupları vardı. Şaban, adam kayırmadan dolayı gruptan çıkarıldı. Şefleriyle arası iyi olan her işçi, kazmacı olmuyordu. Personel eksikliği ve havalandırma konusu son dönemde oldukça konuşuldu” dedi.

Yıldırım, havalandırma sistemi modernizasyonunun sendika seçimi nedeniyle ertelendiğini ve madende bazı personelin torpilli olduğunu belirterek, “Personel eksikliğinin diğer nedeni ise adam ayırmadır, kartını basıp çalışmadıkları açıktır” diye konuştu.

Yıldırım, havalandırmanın tamirinde gereken parça için bir sonraki vardiyanın beklendiğine dikkat çekerek, “Her şey bu kadar ihmale dayanırken neden cezaları belli değil. Adalet istiyoruz 43 can için” diyerek mahkeme heyetine seslendi.

Yıldırım, “Dünyada tek bir kelimenin kaldırılmasını istiyorum, o da baba kelimesi” diye ekledi.

"1 hafta önceki süreçte bir şeyler olduğu belliydi"

Yaralı madenci Tanju Korkmaz, patlama anında yaşadıklarını anlatırken “Bir nefes çekersem ölürüm sandım, metan soluduğumu düşündüm. Maskemin kapağını açamadığım için takamadım. Ağlaya ağlaya kendimizi nefesliğe zor attık. Bir hafta önceki süreçte bir şeyler olduğu belliydi, çok yoğun sıcaklık vardı. Rıdvan Acet'i son görenlerden biriyim. ‘Kemal Berberoğlu'nu yolla’ demesem o da hayatını kaybederdi” dedi.

Korkmaz, madende işçilere verilen maskelere ilişkin, “Eğitimlerde verilen maske kolay açılıyor, bize verilen maske zımba gibi zor açılıyor. Güçlü bir insanın bile açması zor” diye bilgi verdi. Korkmaz, maden faciasının ardından iş güvenliği kursu verildiğini ve bu kursun kamerayla kayda alındığını söyledi.

Korkmaz, “Üretim baskısı, bizzat şahit olduğum üzere vardı. Çalışan adamı eziyorlar, sistem değil yani” diye konuştu.

"320'de çalışan arkadaşların havalandırması yetersizdi"

Korkmaz, mağdur avukatlarından Sercan Aran’ın havalandırma sistemine ilişkin sorusuna, “Havalandırma sisteminde duyumum olmuştu. 320’de çalışan arkadaşların havalandırması yetersizdi. Ne yapsalar olmuyordu. Sendika seçimlerinden dolayı önce seçimleri yaptılar, sonra pervane bakımı, ama olmadı” diye yanıt verdi.

Korkmaz, bazı işçilerin şeflerine hediyeler vererek işe gitmediklerini söyledi. Korkmaz, sanık avukatlarının o şeflerin kimler olduğuna ilişkin sorusuna, “Burada yok. Şu anda madende çalışıyorum, söylemem mümkün olabilir mi” diye yanıt verdi. Bu sırada bazı madenci ailelerinin, "Demek ki halen madende rüşvet devam ediyor" dediği duyuldu.

Amasra maden faciasına ilişkin davada, tanık olarak dinlenen yaralı madenci İzzet Ak, madende üretim baskısını işletme müdürü Selçuk Ekmekçi’nin yaptığını; “Gürkan Çavuş çok söylerdi. Selçuk Ekmekçi gece 2’de kendisini arar, baskı yaparmış. Hedef tutmadıysa önce kartiye mühendisini arardı, ‘Adamları çalıştıramıyor musunuz?’ diye hesap sorardı” diye açıkladı. Yaralı madenci Burak Sümertaş ise Ekmekçi’nin denetimlerde işçilere “Denetçilerle muhatap olmasın” talimatı verdiğini belirtti.

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait müessesede 43 madencinin ölümüyle sonuçlanan 14 Ekim 2022 tarihli faciaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın üçüncü duruşması bugün yapılıyor. Sanıklardan, madenin müessese müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği şube müdür vekili Volkan Soylu, işletme baş mühendisi Mehmet Tural 'olası kastla öldürme' suçundan bin 80 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanıyor. Davanın 3'ü tutuklu diğer 19 sanığın ise, 'bilinçli taksirle öldürme' suçunu işledikleri iddiasıyla 18 yıla kadar hapsi isteniyor.

Yaralı madenci Burak Sümertaş, madene denetime gelindiğinde dönemin müessese müdürü Selçuk Ekmekçi’nin işçilerin denetçilerle konuşmasını yasakladığını “ Selçuk Ekmekçi ‘Denetlemeye gelecekler, işçiler kesinlikle denetçilerle muhatap olmasın’ demiş. Müfettişler (üretimin yapıldığı bölgeye) geldiğinde ‘Amaç ney burada’ dedi. Selçuk Ekmekçi bizi muhatap etmedi” diye konuştu.

Sümertaş, işe ilk girdiklerinde maske eğitimi aldıklarını aktararak, “Sonradan slayt gösterisi ile eğitim oldu. Bir kez gösterdiler normal maske üzerinden, sonraki eğitimlerde maskeyi hiç açmadık. Slayt gösterisi yapıyorlardı. Kazadan sonra 2 sefer maske eğitim aldım, iş güvenliği eğitiminin süresi 3 güne çıktı. Bu yıl içinde 2 sefer iş güvenliği eğimine gittim” dedi.

"Üretim baskısını Selçuk Ekmekçi yapıyordu"

Yaralı madenci İzzet Ak, madende üretim baskısı olduğunu açıklayarak, “Sürekli geç çıkarlardı. İçeride gaz olduğundan, gazı çıkaramadıklarından ve iş bitmediği için de nezaretçi tarafından salınmadıklarını söylerlerdi… Üretim baskısı vardı. Ben yazıhanede olduğumdan az çok bir şeyler bilirim. Selçuk Ekmekçi var. Cihat fazla bir şeye karışmazdı, kartiye mühendisi pek karışmazdı. Gürkan Çavuş çok söylerdi. Selçuk Ekmekçi gece 2'de kendisini arar, baskı yaparmış. Hedef tutmadıysa önce kartiye mühendisini arardı, ‘Adamları çalıştıramıyor musunuz?’ diye hesap sorardı” dedi.

Ak, madende önlem olarak yere serpilen taş tozuna ilişkin “Taş tozunu kolay yerlere serperlerdi. Evden çıktığınızda kapı önüne serper gibi. -300, -350 gibi kotlarda hiç yoktu. Yapılsa bu kadar kötü sonuçlar çıkmayabilirdi” diye bilgi verdi.

Ak, “Ayaklarda doğal havalandırma vardı, çok sıkıntı yoktu. Ama bacada öyle değildi. Bacada, -320 kotuna 4 tane vantüp koymuşlar. En fazla 1-2 tane konur, ben hayatımda ilk defa böyle şey gördüm” diye konuştu.

Ak, okuma yazma bilmediğini ve işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini tamamlamaları için gereken sınavlardaki soruların kendilerine verildiğini açıkladı.

 

Ne olmuştu? 

Bartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesi'ne ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de saat 18.15 sıralarında meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmiş, 11 işçi yaralanmıştı. Bir işçi sevk edildiği hastanede 4 Kasım 2022'de, bir işçi de 5 Nisan'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, dört şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden üçü çıkarıldıkları hâkimlikçe, dokuzu savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.

İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural'ın 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan 1050 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapsi talep ediliyor.

Bu dört sanığın iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan 1062'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer dördü tutuklu 19 sanığın ise, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi isteniyor.

Mahkeme heyeti, 28 Nisan'daki duruşmada açıkladığı ara kararda, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer yedi sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti.