Gündem

Ali İsmail Korkmaz davası: İğneyle kuyu kazmak

Eren Aysan: Suçludan reklam yıldızı yapmaya, hatta milletvekili bile devşirmeye varacaktır iş

04 Şubat 2014 22:31

Işıl Öz

Eskişehir'de Gezi Parkı gösterileri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'la ilgili dava dün Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Toplumsal Bellek Platformu aileleri de bu duruşmayı takip etti. Alaz Erdost, Eren Aysan ve Özge Mumcu, Ali İsmail'in çakmak çakmak bakan gözleri için, adalet için, biraz olsun vicdanını dinleyen hâkimler görebilmek için bu davayı takip ettiklerini söylediler ve sürece dair ne düşündüklerini T24'e aktardılar.

 

‘Omega 3 yoksunu, B12’si eksik biçare topraklar’

 

Alaz Erdost, “Eli kana bulanmış insanların ortak özelliği yoğun hafıza kaybıdır. Yakını zarar görmemişlerde de hafıza sorunları vardır ama onlar en çok görme sıkıntısı yaşarlar. Çocukluğumda bana yapılan en büyük eziyet zorla içirilen balık yağıydı. Zihnim gelişsin, öğrenme kapasitem artsın, hafızam güçlensin diye. Havuç yedirilirdi gözlerim iyi görsün diye. Benim yaşımdakiler şimdiki gibi bilmediler dışarıdan vitamin takviyelerini. Sanık sandalyesinde gördüklerimiz- 3 aşağı 5 yukarı aynı yaştayız, aynı yöntemlerle büyütüldük tahminen- hiç hatırlamıyor. Hiç görmüyor. Omega 3 yoksunu, B12’si eksik biçare topraklar. Ali İsmail'in annesinin aranarak alındığı, avukatların alınmaması için olay çıkarıldığı duruşma salonuna, insanlar silahıyla girip oturuyor. Katil devlet, katilini, katilleriyle korumaya devam ediyor ve katiller yine hiçbir şey hatırlamıyor.” dedi ve ekledi: “Ali İsmail benim arkadaşım, dostum, kuzenim, kardeşim. Ali İsmail’in ailesi benim ailem. Davası benim davam. Bizim davamız. Biz böyle yargılamaları çok gördük. Çok oynadılar bizimle mahkeme salonlarında. Gücümüz, yanımızdakiler oldu. Bu yargılamaların hiç birinden adalet beklentim yok. Beraber olmak için, ailemin yanında olmak içindir çabam- çabamız. Amcamın kardeşi için yazdığı şiiri okurum içimden babama.

“Öldü kardeşim/ Öldürdüler onu/ Akşamdı, hava tam kararmamıştı daha /Kan içindeydi, düşmüştü/ Akşamı görmek istemem artık/ Akşam kuşlarını görmek istemem/ Geceyi sesleyen yıldızın kımıltısını da/ Öldürdüler onu/ Döverek/ Bağırmadı bir kez olsun/ Ölüm mü içiyordu sesi/ Uyku mu çağırıyordu sesi/ Onun için görmek istemem/ Ölümü içen sessizliği/Uykunun çağırdığı sesi de…”

Sevgili Meryem okuduğunda şiiri, kardeşi Metin Göktepe için döker gözyaşlarını eminim. Şimdi hep beraber, aramızdan alınan küçük kardeşimiz için okuyoruz, Ali İsmail Korkmaz için. O yüzden çabalıyoruz. Artık kardeşler, kardeşlerinden ayrılmasınlar diye.”

 

‘Yıllarca sürecek bir yalnız koşu’

 

Eren Aysan, Kayseri ve duruşma sözcüğünün kendisine hep ilk gençlik acılarını hatırlattığını söyledi ve  “Sivas davasının ilk başladığı yer Kayseri’dir de ondan. Sonrasında kamuoyunun baskısıyla Ankara’ya alınmıştır dava... Ülkemizde siyasi cinayetler sonucu öldürülen hemen herkesin davası da yaklaşık bir biçimde taşradan geçer. Bu, davayı gözden ırak tutarak kamuoyunun ilgisini ters çevirmek üzere kurulmuş klasik bir anlayıştır. Yıllar yılı tekrarlanır durur. Ve biz yaşarız aynı acılar bilgisini… Şimdi de canım Ali İsmailimiz’in davasında olan aynı siyah beyaz filmin kötü ve alışılmış bir tekrarıdır, o kadar...” dedi.

“Bundan sonra ailenin direnme gücüne bağlıdır her şey... Yıllarca sürecek bir yalnız koşu başlamıştır yeniden. Çember tamamlanamayacaktır artık. Suçluların başlangıçta salıverilmesi, yapılan itirazlar sonucunda yakalanma emrinin gerçekleşmemesi süreci de katmerleyecektir. Sanıklar kırmızı bültenle aranmasına rağmen yakalanamayacak, yıllar geçince her birinin resmi nikahla evlendiği bile ortaya çıkacaktır. Sonra zamanaşımı olgusu kapıyı çalacak, bir anda suçlular ellerini kollarını sallayarak dolaşmaya başlayacaktır ortalıkta... Dahası suçludan reklam yıldızı yapmaya, hatta milletvekili bile devşirmeye varacaktır iş... Ne acı ki, hepsi hayatımızın yakıcı bir parçası olacak, nefessiz bırakacaktır bizi. Hepimizin hikayesi aynıdır aslında, kocaman bir sessiz çığlık olarak kalırız ortada... Derinden ve yalnız...” diye ekledi.

 

‘Hukuksuzluk dağında iğneyle kuyu kazma’

 

Özge Mumcu ise, Gezi olayları ile başlayan süreç içinde, polisin uyguladığı şiddetin , bu ölümleri faili meçhul zırhından da çıkardığının altını çizdi. “Yani, kamerayla dövülen, hastaneye gittiğinde kas gevşetici verilen ve beyin kanamasıyla ölen gencecik Ali İsmail'den söz ediyoruz. Sistematik bir öldürme hali ile sistematik bir kapatma çabası bu davalarda da mevcut olacak. Aileleri iğneyle kuyu kazar gibi iddianamelerle uğraşacakları günler bekliyor. Ancak toplumsal muhalefet bugün ailelerin yanında...” dedi ve ekledi: “Bu davalarda, hepimizin üzerine düşen, ailelerin yanında olarak bu hukuksuzluk dağında iğneyle kuyu kazmalarına yardımcı olmak...”

 

İlgili Haberler