Medya

Akşam yazarı: Vatan evlatları bir macera uğruna mı şehit düşüyor?

"Zamana yayılmış bir savaş sürecinin içindeyiz"

23 Aralık 2016 11:11

Akşam yazarı Kurtuluş Tayiz, dün 16 askerin şehit olduğu El Bab operasyonuyla ilgili olarak "Askerlerimiz sınırlarımız dışında, El Bab'da neden şehit düştü? Bir macera uğruna mı? Türkiye’nin bölünmesi sürecine Suriye’den başlandığı için Türk askeri El Bab'da bulunuyor" görüşünü savundu. "Ülkemizin, topraklarımızın savunmasını El Bab'da yaptıkları için askerlerimiz çatışmalara giriyor, savaşıyor ve şehit düşüyor" iddiasını ileri süren Tayiz "Askerlerimizin şehit düşmesini tartışma konusu yapan, şehitlerin ve ailelerinin ruhuna acı vermeye çalışan çevrelerin aslında gizlemeye çalıştığı vatanın tehdit altında olduğu gerçeğidir" diye yazdı.

Kurtuluş Tayiz'in "Vatan evlatları bir macera uğruna mı şehit düşüyor?" başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Askerlerimiz sınırlarımız dışında, El Bab'da neden şehit düştü? Bir macera uğruna mı? Türkiye’nin bölünmesi sürecine Suriye’den başlandığı için Türk askeri El Bab'da bulunuyor. Ülkemizin, topraklarımızın savunmasını El Bab'da yaptıkları için askerlerimiz çatışmalara giriyor, savaşıyor ve şehit düşüyor. Askerlerimizin şehit düşmesini tartışma konusu yapan, şehitlerin ve ailelerinin ruhuna acı vermeye çalışan çevrelerin aslında gizlemeye çalıştığı vatanın tehdit altında olduğu gerçeğidir. Evet, İstiklal Harbi’nden sonra Türkler ikinci bir Kurtuluş Mücadelesi'yle karşı karşıyadır. Klasik, bilindik bir savaş ve tehditle karşı karşıya değiliz; doğrusal olmayan asimetrik bir savaş veriyoruz. Terör örgütleri bu savaşın ana unsurlarını oluşturuyor. Terör örgütlerinin arkalarında İstiklal Harbi’nde olduğu gibi gerçek uluslararası güçler, aktörler bulunmakta. Topraklarımız tehdit altında, vatanımız tehdit altında. Ülkemizin toplumsal ve siyasal birliği tehdit altında. Ortadoğu yeniden şekillendirilirken Türkiye haritası da yeniden çizilmek isteniyor. Zamana yayılmış bir savaş sürecinin içindeyiz. Tehdit de gerçek, bölünme riski de. Bu gerçeği göz ardı edebilir miyiz? Terörü “terör” diyerek küçümseyebilir miyiz? Hangi aklı başında insan PKK, DEAŞ, FETÖ tehdidini bir “iç sorun”, “iktidar savaşı” olarak niteleyebilir. Ne PKK, ne de FETÖ bir iktidar savaşı veya mücadelesidir; “terör”, ülkeye yönelen tehdidin sadece maskeli bir dışavurumudur.

Belki farkında değiliz ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kaç gündür ülkemizin karşı karşıya olduğu tehdidi millete bütün açık yürekliliğiyle anlatmaya başladı: Türkiye’ye yeni bir Sevr dayatılıyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin içinden geçtiği tarihi durumu dün şu sözlerle anlattı: “Şu an içinde bulunduğumuz durum bambaşka. Bugün ülke ve millet olarak bekamızı, geleceğimizi, istiklalimizi güvence altına alma mecburiyetiyle karşı karşıyayız. Onun için 79 milyon, diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak geleceğimiz için bir ve beraber hareket etmeliyiz.”

Erdoğan, Lozan’dan daha geri gitme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuza dikkat çekerek, şu önemli uyarıda bulundu: “Dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgenin yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı kritik dönemde eğer durmaya kalkarsak kendimizi bulacağımız yer Sevr şartlarıdır. Halbuki biz hâlâ Lozan’daki kayıplarımızın üzüntüsüyle yaşayan bir milletiz. Açık konuşmak lazım Türkiye, İstiklal Harbi’nden sonraki en büyük mücadelesini veriyor. Bu mücadele; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet mücadelesidir.”

El Bab’da şehit düşen askerler vatan uğrunda canlarını feda eden ana kuzularıdır. Bu gerçeğin hakkını teslim etmeden yapılan bütün konuşmaların anlamsız, boş ve dahi istikamet şaşırtmak olduğunu bilelim.