AKP'yi takip eden gazeteciler, Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete yönelik eleştirileriyle başlayıp dün gece gerçekleşen AKP'li eski bakanların da katıldığı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ziyaretinin ardından Arınç'ın "Erdoğan'a verdiğim cevap edepliydi, umarım herkes ders çıkarmıştır" demesiyle devam eden süreci yorumladı.
Radikal'in derlemesine göre; AKP'nin kurucu siyasi kadrolarının Bülent Arınç, Hüseyin Çelik gibi ağır toplarının AKP'nin mevcut yönetimine ve çevresine dair sert eleştirileri yeni bir tartışma başlattı. Bu eleştiriler kamuoyunda "Yeni bir parti mi kurulacak?", "AKP içinde muhalif bir hareket mi başlıyor?" sorularını gündeme getirdi. AKP'yi kuruluşundan beri yakından izleyen, gazeteciler son gelişmeleri değerlendirdi:
Farklı bir parti kurma çabaları olmadığını belirten Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki şunları söyledi:
"Benim gördüğüm kadarı ile ve Sayın Bülent Arınç ile Sayın Hüseyin Çelik'in açıklamalarına bakınca bu tartışmayı "AK Parti içinde bir ayrılık, farklı bir parti kurma veya parti içi muhalefet çıkarma" girişimi olarak değerlendirmek yanlış. Sayın Abdullah Gül'ün de öyle söylendiği gibi bir "arabuluculuk" vb. rol üstlendiğini söylemek kesinlikle doğru olmaz"
Son gelişmeleri Ak Parti'yi fabrika ayarlarına döndürme gayreti olarak yorumlayan Meydan gazetesi Ankara Temsilcisi Ömer Şahin şöyle yazdı:
"İstifalar, tasfiyeler, Gül’ün Köşk’e çıkışı Erdoğan’ı adım adım partinin tek güç odağı haline dönüştürdü. 2010 referandumuyla askeri/yargı vesayeti de kırılınca liberaller dahil kurulmuş ‘zoraki’ ittifaklar yıkıldı.AK Parti 2011’den sonra yeniden dizayn edildi. 17/25 Aralık olayları milat oldu. Artık lidere bağlılığın esas olduğu yeni döneme uygun kadrolar, sözcüler ve kalemler mevcut. Her aykırı görüşü ‘paralel’, ‘gezici’, ‘hain’, ‘Kraliçe’in adamı’, ‘faiz lobisi’ vb. gibi sıfatlarla itham eden bu koronun sırtını Saray’a yasladığı düşünülüyor. Gül, Arınç, Çelik dahil partinin taşıyıcı kolonu olmuş isimler de nasibini alıyor bu ithamlardan. Gelinen noktada partinin evrildiği bu nokta önemlidir.
Dış politika, terörle mücadele, hukuk gibi alanlarda yaşanan gelişmelerin doğurduğu kaygılar var. Erdoğan’ın 1 numaralı gündemi olan Başkanlık Sistemi yerine Islah edilmiş bir parlamenter sisteme sıcak bakıyorlar. Erdoğan’ın domine ettiği yeni politika ve siyasal dille mutabık oldukları söylenemez.
Yaşananları en azından ‘şimdilik’ yeni bir parti arayışı olarak göremeyiz. Daha çok AK Parti’yi fabrika ayarlarına döndürme gayreti bir nevi balans ayarı olarak değerlendirilebilir."
Uzun vadede yeni parti tartışmalarına tanıklık edileceğini öne süren FOX TV Ankara Temsilcisi Sedat Bozkurt şöyle konuştu:
"Muhafazakar bir sağ partide, parti içi muhalefetin imkansız değil ama zor olduğu bilinir. Bu nedenle AK Parti içindeki, yönetime ilişkin itirazları klasik parti içi muhalefet hareketi olarak değerlendirmek biraz zordur. Ama, omurgasını halen Milli Görüş oluşturduğu için, bir pratikten yola çıkarak bunu değerlendirmek mümkün: Yenilikçi ve gelenekçi ayrışması…
Kısa vadede bu kutuplaşmaların birbirini yoklamasını izleriz. Orta vadede Başkanlık sistemi tartışmalarını hızını kaybeder. Uzun vadede AK Parti’nin kurumsal yapısının vereceği tepkiye göre ya yeni bir AK Parti ya da yeni bir parti tartışmalarına tanıklık yaparız."
Artık kolay kolay kapanabilecek bir husus olmadığının altını çizen gazeteci Ruşen Çakır şöyle konuştu:
“Bunu kesinlikle sanmıyorum, aranın kolay kolay kapanabileceğini düşünmüyorum. Çünkü gerek Arınç’ın söyledikleri gerek Hüseyin Çelik’in söyledikleri artık kolay kolay halledilebilecek bir husus değil. Gül’ün ara bulabilmesi için Erdoğan ile arasının iyi olması lâzım ki bu mümkün değil, zira ortada çok ciddi görüş ayrılıkları var. Şunu öğrendim Arınç’ın evindeki görüşme önceden planlanmış. Gül artık İstanbul’da yaşıyor ve Ankara’ya gittiğinde onlarla da görüşmeyi düşünmüş olmalı. Bu durum birbirinden bağımsız ama bir şekilde bağımlı hususlar."