AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Gezi Parkı'nda başlayan ve ilk haliyle anlaşılabilir olan bir eylemin, kısa sürede başka bir hüviyete bürünerek, geniş ölçüde etkili olduğunu belirterek, “İşin doğrusu, bu bizler için beklenmedik bir gelişmeydi. Karne, bu ölçüde başarılıyken neden biz bu 20 günü yaşadık? Temel soru bu” dedi.
AKP Ar-ge Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye, Demokrasi ve Son 20 gün” konulu çalıştay, Beşiktaş'taki Malta Köşkü'nde yapıldı.
Gezi Parkı odaklı gelişmelerin ele alındığı çalıştayın açılışında konuşan Soylu, son 20 günde yaşanan olayların soğukkanlılıkla sağduyuyla ve objektif biçimde ele alınmasının iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasal aktörlerin görevi olduğunu ifade etti.
AKP olarak olayların başladığı günden itibaren basın, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, gençler ve sanatçılarla temas halinde olduklarını dile getiren Soylu, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere partinin yöneticilerinin bu olaylara ilişkin olabildiğince geniş bir okuma yaptığını ve meseleyi ekonomik, sosyal ve siyasal yönleriyle derinlemesine incelediğini anlattı.
‘En ilginç 20 gün’
Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, "Demokrasi tarihimizin en ilginç 20 gününü yaşadık. Gezi Parkı'nda başlayan ve ilk haliyle anlaşılabilir olan bir eylem, kısa sürede başka bir hüviyete bürünerek geniş ölçüde etkili oldu. İşin doğrusu, bu bizler için beklenmedik bir gelişmeydi" ifadelerini kullandı.
Olayların kısa sürede farklı boyutlar kazandığını aktaran Soylu, "Ağaçlar için başlayan eylem hükümet devirmeye dönük bir motivasyon üretti. Eylemde yasa dışı örgütler ön aldı. Toplumun farklılık arz eden sınıfsal, etnik ve mezhepsel kesimleri görünür oldular. Sanatçılar, kendilerini bu eylemlerin merkezine konuşlandılar. Sosyal medya üzerinden yayılan provokatif eylemler yönetildi ve dış basının benzer olaylarda gösterdiğinden daha abartılı bir ilgisi söz konusu oldu" değerlendirmesini yaptı.
Soylu, asıl üzerinde durdukları konunun gençlerin bu olaylarda aldığı rol olduğunu belirterek, "Bu gençlik için 'apolitik' deniyor. Gerçekten öyle mi değil mi bunu anlamak istiyoruz. O gençliğin motivasyonlarını, duygularını, kavram dünyalarını anlama ihtiyacı hissediyoruz" diye konuştu.
‘Parlak karne’
Demokratik ülkelerde iktidar ile toplum ilişkisinin performansa göre şekillendiğini, halkın zayıf karneye karşılık sokaklara çıktığını, iyi karnenin ise istikrar ve huzur getirdiğini anlatan Soylu, "AK Parti'nin on yıllık parlak karnesine rağmen neden benzer toplumsal refleksler alınamıyor? Bunun üzerinde hassasiyetle durma ihtiyacı hissediyoruz" dedi.
Olağanüstü hal ve devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılmasından işkenceyle mücadeleye, Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısının değiştirilmesinden Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruya, darbelerle yüzleşmeye, çözüm sürecine kadar AK Parti iktidarında kaydedilen demokratik gelişmeleri anımsatan Soylu, AK Parti döneminde gündeme gelen pek çok gelişmenin, Türk demokrasisinin standartlarını yükselttiğini ve ülkeyi siyasal çoğulculuğun, her türlü sivil örgütlenmenin, en aykırı fikir ve taleplerin bile gündeme getirilebildiği hür düşünce ortamının oluştuğu bir noktaya taşıdığını anlattı.
Türkiye'nin, AK Parti döneminde, gelişmiş ekonomilerle arasındaki açığı kapattığını, istikrarlı büyümeyi sağladığını, ihracatını 150 milyar doların üstüne çıkardığını, kişi başına düşen gelirin 10 bin doları geçtiğini, enflasyonun tek haneli rakamlara indiğini, devletin borçlanma faizinin düştüğünü, IMF'ya borcun kapandığını anlatan Soylu, "Karne bu ölçüde başarılıyken neden biz bu 20 günü yaşadık? Temel soru bu" ifadelerini kullandı.
Cevap bekleyen sorular
AKP Genel Başkan Yardımcısı Soylu, yaşanan olaylarla ilgili cevabını aradıkları soruları şöyle sıraladı:
"Kapatmaya çalıştığımız demokrasi açığı hala sürüyor mu? Yönettiğimiz toplumun gelişme hızının acaba neresinde kaldık? Yeni yetişen nesillerin kafa konforunu anlamakta yetersiz mi kalıyoruz? Empati yapma gereğini siyasi ihtiyaç ve hedeflerimizin gerisine mi ittik? Türkiye'yi taşıdığımız gelişme hızı yeni toplumsal sınıflar mı yaratıyor? Sosyal medya niçin protestocular için bir isyan inşa aracına dönüşmüş ve biz neden bu aracı bu ölçüde etkin kullanamadık? Apolitik gençlerle çevre hassasiyeti taşıyanlarla illegal örgütlerle organik olan ya da olmayan nasıl bir bağlantı gelişti? Bu örgütler bizim gençlerle kuramadığımız hangi bağlantıyı kurdular? Hangi zeminde bir arada oldular? Toplumda siyasal olarak çok örtüşmediğimiz ve aynı düzlemde olmadığımız kesimlerin bu kadar yüksek bir vandalizm üretmesine neden olan motivasyon neydi? Bu işin bir takım dış bağlantılarını tespit etmemize rağmen nasıl oldu da geçmişe göre çok daha açık bir Türkiye'de böyle bir zemin oluşturuldu? Bir taraftan anti-kapitalizm üreten, diğer taraftan kapitalizmin tüm araçlarıyla buluşan bu yapıyı nasıl yorumlamalıyız? Türkiye'yi derinden etkileyen bu 20 günü nasıl okumalı ve bundan hangi sonuçları çıkarmalıyız?"
Soylu, sorulara yanıt bulmanın önemine dikkat çekerek, "Bu sadece bir siyasi partinin meselesi değil. Türkiye'nin bir nesil ve gelecek meselesidir" dedi.
Soylu'nun konuşmasından sonra basına kapalı devam eden çalıştaya, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AKP Ar-Ge Başkan Yardımcısı Zeynep Karahan Uslu, AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu, Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla, Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Doç Dr. Hüseyin Yayman, ANAR Genel Müdürü Dr. İbrahim Uslu, GENAR Genel Müdürü Mustafa Şen, ARTER'in sahibi Erol Olçok ile gazeteciler Fehmi Koru, Mustafa Akyol, Nihal Bengisu Karaca, Markar Eseyan, Yıldıray Oğur katıldı.