Medya

AKP'li Savcı Sayan'dan Can Ataklı'ya: Senin o dilini keserim, gerizekalı!

Korkusuz yazarı Can Ataklı, Sayan'la arasında geçen tartışmayı köşesinde yazdı

15 Kasım 2016 00:36

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın en yakınındaki isimlerin başında gelen, CHP'de MYK üyeliği de yapmış olan ve 1 Kasım seçiminde AKP’den milletvekili aday adayı olan Savcı Sayan, bir televizyon programında tartıştığı gazeteci Can Ataklı'yı "Senin dilini keserim" diyerek tehdit etti. TGRT Haber'de ekrana gelen Yüzde Yüz Gündem programına eski CHP'li yeni AKP'li Savcı Sayanile Gazeteci Can Ataklı arasında tartışma damgasını vurdu.

İşte o diyaloglar:

Savcı Sayan: Can Ataklı Müslümanlara ve Erdoğan’a olan o kinini benim üzerimden aklamaya çalışma
Can Ataklı: Ucuzluk yapma be kardeşim
Savcı Sayan: Biraz saygılı ol. Ucuz sensin
Can Ataklı: Ne bu kalitesizlik böyle?
Savcı Sayan: Kalitesiz sensin.
Can Ataklı: Sus be kardeşim tüm Türkiye biliyor seni.
Savcı Sayan: Türkiye senin ne kadar kalitesiz aptal olduğunu biliyor. Ben orada olsam senin o dilini keserim. Geri zekalı, aptal. Sen her programda saygısızca konuşuyorsun…

 

Ataklı tartışmayı köşesine taşıdı

 

Korkusuz yazarı Can Ataklı, AKP'li Savcı Sayan'la geçen akşam yaşanan tartışmanın perde arkasını köşesinde yazdı. "Başımdan geçenler" başlıklı yazısında Ataklı, geçen akşam TGRT'de Sami Dadağlıoğlu'nun sunduğu Yüzde Yüz Gündem isimli programda Savcı Sayan'ın kendisine söylediği, "Geri zekalı senin dilini keserim" sözlerini anlattı.

Ataklı yazısında, "İlk kez çoklu bir TV tartışma programında bir kişinin ağır hakaretlerine ve en sonunda da 'can güvenliğimi' hedef alan garip bir tehdide maruz kaldım" ifadelerine yer verdi.

Ataklı, Savcı Sayan yaşadığı sert tartışmayı şöyle anlattı:

(Programın sunucusu Sami) Dadağlıoğlu önce Amerikan seçimleri ve Türkiye'ye etkileri hakkındaki düşüncelerimizi sordu.

Hepimiz seçimler üzerine görüşlerimizi açıkladık.

Daha sonra 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika'nın olup olmadığını sordu. Konukların ortak görüşü bu olayda Amerika'nın parmağı olduğu yönündeydi.

Ben de aynı görüşü belirttikten sonra “Ancak” dedim “Bizler burada Amerika'yı da suçlayabiliriz. Kimse de bunu neden söylediğimiz konusunda bizi sorumlu tutamaz. Buna karşı iktidar sahipleri bu iddiayı ortaya atarsa bunun gereğini de yapmak zorundadır” diye devam ettim.

Söz programa Ankara'dan katlan Savcı Sayan'a gelince “Can Ataklı'nın neden Amerika'ya laf söyleyemediğini anlamakta zorluk çekiyorum” dedi.

Ne böyle bir şey söylemişim ne de bunu ima etmişim. Doğal olarak tepki gösterdim ve “Yapmayın ama bu ucuzluğu, bakın burada herkes belli bir kalite içinde konuştu, siz de kaliteye gelin” dedim.
Bunu dememle birlikte Savcı Sayan adeta kendinden geçti.

Benim için “aptal, geri zekalı, Türkiye senin ne olduğunu biliyor” gibi lafları öfkeyle söyledikten sonra “Can Ataklı'nın Müslümanlara ve Tayyip Erdoğan'a olan kinini de herkes biliyor” demez mi?

Savcı Sayan en sonunda da “Eğer orada olsaydım senin dilini koparırdım, geri zekalı” diye bağırdıktan sonra “Ama sana haddini bildireceğim” tehdidini de savurdu.

Bütün bunları son derece sakin biçimde, gülerek, hatta eğlenerek izledim.

Şimdi bunları neden yazdım?

Çünkü bu tiplerin tek amacı var. O da şu; Söylenmemiş sözleri söylenmiş gibi konuşup, söylenenleri tam anlamayan izleyicilerin bir bölümünü duygusal açıdan etkileyerek ben ve benim gibileri itibarsızlaştırmak, karalamak, aşağılamak ve hedef yapmak. Sinir bozucu müdahalelerle denge bozup daha sonra geri alamayacağı sözler söyleterek zora sokmak. Böylelikle “Bu adamlar sadece kin ve nefret içinde kavga ediyorlar, bunları ekranlara çıkarmamak gerek” algısını yaratmak.

Bu tuzağa düşmemek gerekiyor. Yıllarca ekranlarda canlı yayınlara çıkarak bu tuzakları boşa çıkarmayı öğrendiğimi düşünmeme rağmen yine de bazı anlarda bunu başaramadığımı hissediyorum.

Ama Sayan'ın tuzağından da az hasarla kurtulduğumu düşünüyorum.