Medya

"AKP’de adam yerine konulmak, en büyük, tek büyük idealdir"

Ahmet Tan: Reis ile resim çektirmeye türlü - çeşitli adam yerine konma dereceleri vardır

08 Ekim 2017 17:44

* Ahmet Tan

İkisi de ne yazık ki Arapça. 
“Saygınlık” ve “erk” de diyebiliriz. 
Ama “itibar” ile “iktidar”ın yerini tutmuyor! 
İkisinden de, ödün vermek mümkün değil. 
Sultanahmet Camisi’ni gölgede bırakacak Çamlıca’daki cami ile Ankara’daki 1.056 odalı Saray’ı inşa etme vesilesi ile “İtibardan tasarruf olmaz” dedi. 
Ama kastettiği aynı zamanda “iktidar”dı! 
Madem iktidar elinde dibine kadar kullanıyor. Yüksek yargı başkanlarını peşine takıp çay toplamaya götürmesi hem itibar hem de iktidar gösterisiydi.

***

İslamiyet kumarı yasakladığı halde iç ve dış siyasette bu türlü açık poker hamlelerine bayılıyor. 
Niyet Şam’da cuma namazı idi. Kısmet 3.5 (yoksa 4 mü?) milyon Suriyelinin bizim camilerin çevresinde dolanması imiş! 
Laik Cumhuriyetin temel ilkeleri üzerine barbut attı. 
Hep kazandı. Ama halkın yarısı bitti demeden de oyun bitmeyecek! 
Dün adı “istişare” olan Afyon’daki parti toplantısında “davanın kazanılmasına” iki el daha kaldığını açıkladı: 
- Mart ve Kasım 2019! 
İstişare “danışma” demek. Külliye’nin 1.056 odasından danışman fışkırırken bu toplu “danışma” seansı biraz akıl karıştırıcı. 
Nitekim “ihanet etmemiş olana” yeni mevkiler makam sözleri verdi bile. 
Aklı karışan karışana:
“Ak Parti Lideri” mi, yoksa “Cumhurbaşkanı mı?” 
Başta TRT, tüm TV’ler altyazı ile bir yandan “Cumhurbaşkanı Afyon’da” dediler; bir yandan da “Ak Parti Lideri’nin partililere seslendiğini” anlattılar. 
Reis, halkımız için yerse, makamı itibarıyla, artık “Az kuru az pilav”dır!

***

Zamanında, “Belediye adamından devlet adamı olmaz!” başlıklı bir yazı yazdığım için ünlü bir yerel siyasetçi dostu küstürmüştüm. 
Geçenlerde karşılaştık. Hâlâ o yazıma takılı kalmış: 
“Bak” dedi, “yanıldın. Sayın Erdoğan haksız olduğunu kanıtladı!” 
“Yoo” dedim, “aksine. O devlet adamı olmadı ki. Devlet eridi o tek adam oldu!”

***

Kimileri için siyaset ve iktidar aşkının arkasında itibar ve adam yerine konmak açlığı yatar. (Bu muhalefetteki partiler için de geçerli. Bkz: Bahçeli- MHP.) 
Daha yüksekten uçanlar için özellikle de kenar mahalle veya kasaba erbabı için de itibar ve iktidar sevdası daha çok gösteriş, debdebe, höt-zöt ve afra tafradır.

***

İktidar (hatta parti içi iktidar) makam - mevki sahibi olmayı garanti eder. 
Ama itibarı yani adam yerine konmayı güvence altına almaz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dünya siyaset psikoloji literatürüne geçecek bir örnek sunarak istifa etti. 
Allah için salya sümük sergilemedi. Ama içtenlikle ve açıkça “Adam yerine konmadığını” itiraf etti. 
Dünyanın en büyük 10 megakentinin seçimle gelmiş başkanını adam yerine koymayan hangi çılgınmış, diye şaşan da olmadı, soran da! 
Hatta milyonluk bir kentin seçimle gelmiş başkanının istifa ederken “Kendimiİslama adayacağım” demesine bile aldıran olmadı. 
Acaba Reis gibi dünya da mı kendisini “adam yerine koymadı”... 
Zaten, koysaydı, koltuğu terk edebilir miydi? 
MİT Başkanı Hakan Fidan edebildi mi? 
O da milletvekili olmak için makamdan kalkmaya kalkmıştı. Kalkması ile oturması bir oldu. 
Tek adamlık düzeninde, “adam yerine konulmak” kolay olmuyor!

***

AKP’de adam yerine konulmak, en büyük, tek büyük idealdir. 
Külliye’de bir davete katılmaktan başdanışmanlığa, “yancı” bir vakfın yönetim kurulu üyeliğinden Reis ile resim çektirmeye türlü - çeşitli adam yerine konma dereceleri vardır. 
Sonrası Reis’in kulağına gidecek iki sözcüğe kalır. 
Ardından karınca kararınca ve kaderince gelsin para pul, mevki, şöhret... 
Bu insanın başına önce parti, sonra devlet kuşu konması demektir.
Ama bu kuş ebabil kuşundan daha uçarıdır.
Çoğu zaman “Kışt!” demesine bile gerek olmadan Reis’in bir bakışı ile uçar gider.

______________________________________________________________

Bu yazı Cumhuriyet.com.tr'den alınmıştır