AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un açıklamalarına ilişkin, “Herhangi bir somut kanıt olmaksızın bir devlet çıkıp bir başka devleti ‘benim seçimlerime müdahale edecek’ diye suçluyorsa, kendi demokrasisinin ne kadar kırılgan olduğunu, kendi seçim sisteminin güvenliğinin ne kadar zayıf olduğunu söylüyor demektir. Umarız bu ifadeyi düzeltirler. Bizim hiç kimsenin seçimlerine karışmak gibi bir arzumuz olamaz” dedi.
AKP Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik, AK Parti MKYK görev dağılımını şu sözlerle açıkladı:
AK Parti Genel Başkanvekilliğine Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş getirildi. AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nda, Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, Ömer Çelik, Erkan Kandemir, Fatih Şahin, Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz, Hamza Dağ, Efkan Ala, Jülide Sarıeroğlu, Özlem Zengin, Mehmet Özhaseki, Nurettin Canikli, Vedat Demiröz, Mustafa Şen, Leyla Şahin Usta, Ömer İleri ve Çiğdem Karaaslan yer aldı.AK Parti Teşkilat Başkanlığına Erkan Kandemir, Genel Sekreterliğe Fatih Şahin, Siyasi Hukuki İşler Başkanlığına Hayati Yazıcı getirildi.AK Parti MYK'de Ali İhsan Yavuz Seçim İşleri Başkanı, Hamza Dağ Tanıtım ve Medya Başkanı, Efkan Ala Dış İlişkiler Başkanı olarak görev yapacak.
Sosyal Politikalar Başkanı Jülide Sarıeroğlu, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanı Özlem Zengin, Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki oldu.İnsan Hakları Başkanlığına Leyla Şahin Usta, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığına Ömer İleri, Çevre, Şehir ve Kültür Başkanlığına Çiğdem Karaaslan getirildi. Nurettin Canikli Ekonomi İşleri Başkanı, Vedat Demiröz Mali ve İdari İşler Başkanı, Mustafa Şen Ar-Ge Başkanı oldu. elik'in açıklamaları şöyle oldu:
"Önümüzdeki dönemde 2023-2024 seçimleriyle ilgili olarak bu MKYK'mız partimizin en üst yönetim organı olarak içinden çıkardığı MYK'mızla birlikte bütün bu siyasi süreçleri yönetecek. Naci Bostancı Grup Başkanı olarak görevine devam ediyor. Mahir Ünal, TBMM'de Grup Başkanvekili oldu, diğer Grup Başkanvekilimiz Mustafa Elitaş oldu. Bülent Turan, Emin Akbaşoğlu ve Cahit Özkan Grup Başkanvekilimiz."
Çelik, kabine revizyonuna ilişkin, "Bu tip durumlardaki tahminler boşa çıkar. Ne zaman, nasıl yapılacağı Genel Başkanımızın takdirindedir." değerlendirmesinde bulundu. Çelik, "Kim ne derse desin kadın haklarını güçlü bir şekilde savunuyoruz, bunu ahlaki bir zorunluluk olarak görüyoruz." dedi.
Macron'un Türkiye’nin Fransa seçimlerine müdahale edeceği iddiasına ilişkin değerlendirmede bulunan Çelik, "Umarız bu ifadeyi düzeltirler. Bizim hiç kimsenin iç işlerine, seçimlerine karışmak gibi bir arzumuz söz konusu olamaz." diye konuştu.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamalar şöyle:
"Türkiye'nin her tarafından geldiler"
Bir kere daha bütün arkadaşlarıma bu göreve seçilmelerden dolayı teşekkür ediyoruz. Teşkilatlarımız Türkiye'nin her tarafından geldiler. Büyük kongreler demokrasi şöleni olduğu gibi siyasi bir ahidleşmedir. Bütün teşkilatlarımıza burada beraber olduğumuz olamadığımız kardeşlerimize, arkadaşlarımıza, bütün vatandaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
"Kabine değişikliği cumhurbaşkanımızın takdirindedir"
Kabine değişikliği Cumhurbaşkanımızın takdirinde bir konu. Bu tip durumlardaki bütün tahminler boşa çıkar. Ne zaman yapacağı nasıl yapılacağı Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Listelerin uydurulmuş olduğunu görmüşünüzdür.
"Kadınların görkemli mücadelesi insanlık mücadelesidir"
Hepimizin odaklanması gereken konu kadınların kazanımların nasıl artacağıdır, kadına şiddetin önlenmesi için daha çok yapacağımızdır. Kadınların kazanımların artması politik bir tercih değildir, ahlakidir. Kim ne derse desin kadın haklarını güçlü bir şekilde savunuyoruz, bunu ahlaki bir zorunluluk olarak görüyoruz. Bunun altını çiziyoruz. Sistematik olarak geri bırakılmış, şiddetle karşı karşıya kalmış, kazanımları elinden alınmış kadınlara pozitif ayrımcılık uygulamak dengeyi bozan bir mesele değildir. Kadınlar onurlu, görkemli mücadelesi sayesinde elde edilmiştir. Kadınların görkemli mücadelesi aslında bir insanlık mücadelesidir.
"Kadın haklarından taviz vermek ahlaki zorunluluktan taviz vermektedir
Cumhurbaşkanımızın bu konuya verdiği önem açıktır. Kadın haklarının korunması bizim için politik tercih değil, ahlaki ve insani bir zorunluluk. Politik istikametimizi ahlaki ve insanı zorunluluğun üzerine yerleştiriyoruz. Kadın haklarından taviz vermek, şiddetle mücadelede üzerimize düşen bir şey var ve yapmıyorsak, bu ahlaki zorunluluktan ayrılmak anlamına gelir. Bunun enstrümanı yasalar olur, uluslararası sözleşmeler olur. Türkiye'de bunun takdirini yapacak olan tabii ki hükümettir. Kadınlarımızın kazanımlarını korumaya ve arttırmaya güçlü bir şekilde devam edeceğiz.
"Kadına şiddet sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz"
Mesele öncelikle kültüreldir, çocukların yetiştirilmesinden, sokaktaki gündelik hayattan başlayarak duyarlılık oluşturulması gerekmektedir. Her türlü yapıcı eleştiriye, fikre de açığız. Hep beraber kadınlarımızın kazanımlarını daha çok korumaya odaklanalım. Burada enstrümanların ne olduğundan ziyade hedefin güçlü bir şekilde korunması gerekir. Cumhurbaşkanımız çok net beyanlar verdi. Bu çok boyutlu bir mücadeledir. Buna karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz.
"Bu politik tercih değil ahlaki ve insani zorunluluktur"
Biz kadını şiddetten korumanın insanlığı koruma vazifesi olduğunun farkındayız. Kadına karşı şiddette tavizsiz ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu kararlılığımız için yasa çıkarılması gerekiyorsa, kültürel çalışma yapılması gerekiyorsa hazırız. Aile Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve diğer bakanlıklarımız bu konuyu takip etmeye devam ediyor. Bizim politik tercihimiz değildir bu, ahlaki ve insani zorunluluktur.
"Sayın Macron'un video konferanstaki çizgisini korumasını arzu ederiz"
Fransa Devlet Başkanı Sayın Macron'un sayın C cumhurbaşkanımızla yaptığı video görüşmesi son derece olumlu geçmişti. Doğrusunu söylemek gerekirse hepimiz sayın Macron'un oradaki çizgisini korumasını çok arzu ederiz. Akdeniz, Suriye, Libya'daki sorunlar konusunda tabii ki köklü ilişkilerimiz olan, müttefikimiz olan Fransa ile samimi, yapıcı bir diyalog olmasını isteriz. Cumhurbaşkanımız muhataplarıyla bu diyaloğa her zaman hazır olduğunu söylüyor. Sayın Macron'un geçmişteki üslubunu bırakarak ortaya koyduğu yaklaşımını hepimiz olumlu bulmuştuk. Sayın Macron'un açıklamasının video konferanstaki olumlu çizgiyle uyumlu olduğunu söyleyemeyeceğim.
"Hiçkimsenin seçimlerine karışmak gibi arzumuz olamaz"
Avrupa'daki aşırı sağcıların, faşistlerin dilidir bu. Bu konuda Fransız yönetimiyle açık bir diyalog içerisinde olmak isteriz. Fransa'daki Müslüman grup barışçıl, iyi nitelikleri olan insanlardan oluşan topluluktur. Bu şekildeki söylemler maalesef onları da rahatsız eden Fransa kamu düzeninin dengesini bozan yaklaşım. Seçimlere müdahale ile ilgili herhangi bir devlet başka devleti suçluyorsa ortaya somut bir kanıt koysun. 'Ben böyle düşünüyorum' yaklaşımının diplomatik teamülde yeri yoktur. Bir devlet çıkıp da başka devleti seçimlerime müdahale edecek diyorsa, demokrasisinin kırılgan olduğunu söylemiş oluyor. Demokrasi kültürünün, oyların korunması konusunda kendi sistemlerin zaaf içerisinde olduğunu söylemek istiyor. Biz bunların düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bizim hiç kimsenin seçimlerine karışmak gibi bir arzumuz söz konusu olamaz. Tabii ki Türkiye ile uyumlu çalışacak yönetimler olmasını isteriz.