Politika

AKP'nin Eskişehir adayı Sakallı: Ben iş yaptım, Büyükerşen benim yaptığım işlerin PR'ını yaptı

"Eskişehir sadece bir algı üzerinden değil, bir gerçek ve gerçeklik üzerinden hizmet etmeye çalışacak”

21 Mart 2019 01:23

2004-2014 yılları arasında Odunpazarı belediye başkanlığı yapan AKP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Burhan Sakallı, "Türkiye genelinde bir algısının olduğu işlerin önemli bir bölümü zaten benim yaptığım işler. Aslında bir anlamda ben iş yaptım, sayın büyükşehir belediye başkanı da benim yaptığım işlerin PR’ını belki yaptı" ifadelerini kullandı.

Eskişehir’de belediyecilik hizmetlerinin merkez ile sınırlandırıldığını savunan Sakallı, “Önümüzdeki dönemde sadece kent merkezinde hayata geçirilen belediyecilik, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin tüm hizmetleri, Eskişehir'in hem Odunpazarı hem de Tepebaşı, sonra dış ilçelerimiz olmak üzere tüm ilçeleri yayılacak ve yaygınlaştırılacak. Eskişehir sadece bir algı üzerinden değil hakikaten bir gerçek ve gerçeklik üzerinden hizmet etmeye çalışacak” dedi.

CNN Türk’te yayınlanan 40 programına konuk olan Burhan Sakallı'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Yılmaz Büyükerşen’i koltuğundan ederim” diyor musunuz?

Ben leylekler tarafından getirilip bacadan bırakılmış bir belediye başkan adayı değilim. Ben 10 yıl boyunca 2004-2014 yılları arasında Eskişehir'in büyük ilçesi olan 404 bin nüfuslu Odunpazarı'nda belediye başkanlığı yaptım. Hemşerilerim beni tanıyor. Eskişehir beni tanıyor. Vatandaşlarımızla bu 10 yıl boyunca iyi günde kötü günde birlikte olduk.

Yılmaz Büyükerşen'in de belediye başkanlığı yapıp, hani Türkiye genelinde bir algısının olduğu işlerin önemli bir bölümü zaten benim yaptığım işler. Aslında bir anlamda ben iş yaptım, Sayın büyükşehir belediye başkanı da benim yaptığım işlerin PR’ını belki yaptı. Yani bugün sizin Eskişehir’le ilgili olarak zihninizde kalan işlerin önemli bir bölümü, Odunpazarı belediye başkanlığım döneminde yaptığım, arkadaşlarımızla beraber yaptığımız işler.

Dolayısıyla bugün bu işlerin en önemli bölümü, benim belediye başkanlığı dönemimde yapılan işler. Sonraki dönemde zaten Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin hepimizin hayatına değen, hepimizin hayatını iyileştiren, hepimizin hayatını bir üst lige çıkartan çok fazla bir işi olmadı. Yılmaz Büyükerşen'in de Türkiye'de ya da Eskişehir'de bir algısı varsa o algının önemli bir bölümünün de sahibi benim. Bunu bir problem olarak görmüyorum.

Kimseyi koltuğundan etmek ya da etmemek gibi bir şey değil. Bunu bir bayrak yarışı olarak düşünüyorum. Yılmaz Büyükerşen de dahil olmak üzere bir eski belediye başkanı olarak söylüyorum. Tüm belediye başkanları iyi, güzel, değerli şeyler yaptı. Ama artık bundan sonrası bir bayrak yarışına ihtiyaç hissettiriyor.

Eskişehir’in belediyecilik anlamında en büyük eksiği nedir?

Bir şeyin gerçeği ile hakikati aynı şeyler değil. Daha doğrusu bir şeyin algısı ile kendisi, gerçekliği aynı şeyler değil. Eskişehir’le ilgili böyle bir algı var. Eskişehir’le ilgili böyle bir algı olsa bile bunun önemli bir bölümünde mesela Eskişehir’le ilgili tarihi dokunun restore edilmesi ile ilgili bütün o süreçleri başlatan, yöneten ve bunu bir dünya markası aşamasına getiren belediye başkanı benim. Peki, eksikleri var mı? Var.

Eskişehir'in en önemli eksiği şu; Eskişehir'de bir kent merkezine yönelik bir belediyecilik yapılıyor ve bu belediyecilik maalesef şehrimizin kenar mahallelerinde bir türlü ulaşmıyor. Kenar mahallelerde hâlâ imar sorunları var. Altyapı sorunları var. Trafik sorunu, ulaşım sorunu, otopark sorunları var. Hala üstyapı sorunları var. Yapılması gereken bir sürü iş varken yapılamayan sorunlar var. Hala neredeyse 30 yıl öncesinin 40 yıl öncesinin mahalleleri, Eskişehir'de o gün kuruldukları gibi, köylerden kasabalardan ilçelerden gelen vatandaşlarımızın o gün ilk kurdukları gibi bir mahalle düzeni devam ediyor.

Biz şunu iddia ediyoruz; önümüzdeki dönemde sadece kent merkezinde hayata geçirilen belediyecilik, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin tüm hizmetleri, Eskişehir'in hem Odunpazarı hem de Tepebaşı, sonra dış ilçelerimiz olmak üzere tüm ilçeleri yayılacak ve yaygınlaştırılacak. Eskişehir sadece bir algı üzerinden değil hakikaten bir gerçek ve gerçeklik üzerinden hizmet etmeye çalışacak. Çünkü Eskişehir'in buna ihtiyacı var. Benim de zaten iddiam, tezim bu.

“Eskişehir’e orkestra şefi olmak” ne demek? Bu iddianızın temeli nedir?

Eskişehir'in kıymetleri var, değerleri var. Yıllar içerisinde belki de yüzyıllar içerisinde biriktirdiği değerler bu değerler. Fakat her biri kendi yerinde kalakalmış vaziyette. Ticarete, sanayiye, teknolojiye, endüstriye, akademiye, sanata, kültüre ilişkin değerler var. Hayatın her alanında biriktirmiş onlarca yüzlerce değeri var Eskişehir'in. Fakat bu değerler, bir araya getirilip buradan bir büyük orkestra kurulamıyor. Bir muazzam beste yapılamıyor.

Eskilerin deyimiyle belediye başkanı, şehrin kaderinin kendine emanet edildiği ve eskiler tarafından şehrimin denilen kişilerdi. Şehrin kaderi her anlamda büyükşehir belediye başkanı ile belediye başkanına emanet ediliyor. Şehrin bütün değerlerini, şehrin bütün taraflarını, şehirdeki bütün paydaşları, Sanayi, ticaret, ekonomi, esnaf, küçük esnaf, öğrenci, öğretmen tüm taraftarı bir araya getirip, hepimizin ortak rüyaya, ortak hayale ihtiyacı var. Ben bütün bunları bir araya getirip getireyim ve şehri bir ortak akılla yönetelim istiyorum.

Hiç kimseyle kavga etmedim. Sanayisi ile kavgası olmayan, ticareti ile kavgası olmayan, esnafı ile kavgası olmayan, akademisi ile üniversitesi ile kavgası olmayan, kültürü, sanatı ile kavgası olmayan, bütün değerlerin bir araya geldiği ortak akılla şehrimizin hayatın her alanında, dünyanın gelişmiş büyük şehirleri ile rekabet edebilen bir şehir haline getirmek için, bir araya gelmeye, bir ortakla ihtiyacımız var. Bu maalesef geçen yıllar içerisinde yapılamadı. Şimdi 31 Mart'ta şehrimiz bize bunun için tarihi bir fırsat sunuyor. Ümit ediyorum hemşerilerimiz bu tarihi fırsatı değerlendirecekler.

Neden “Gençlere iş bulmak belediye başkanının görevi” iddiasındasınız?

Dünyanın bütün ülkelerinde hem birleşik devletlerde hem Uzak Doğu'da, Japonya'da hem de Avrupa'da belediye başkanları o şehrin her şeyinden sorumlular. Bu biraz da bizim işimize geliyor galiba. Ben biraz da Çetin Altan deyimi ile 'enseyi karartmadan' durumdan vazife çıkartarak, velev ki kanunlarda, yönetmeliklerde böyle bir şey yoksa bile mademki belediye başkanı şehrin ve şehirde yaşayan herkesin kaderini kendine emanet edildiği insan ise yapması gerekenler var.

Bu şehirde bir istihdam sorunu varsa, bir işsizlik sorunu varsa, gençlerin mezun olduktan sonra liselerinden ya da üniversitelerinden sonra iş bulma ile ilgili bir sorunları varsa belediye başkanı buna yönelik de bir şey yapmalı. Sizin ya da bizim alıştığımız eski klasik belediyecilikte doğru böyle bir şey yok. Yollar yapıyor, parklar yapıyor, kongre merkezleri yapıyor, orkestralar kuruyor, kültür merkezi, sosyal tesisler yapıyor. Mesela işsizlikle, istihdamla o şehre bir istihdam getirilmesi ile ilgili, şehrinin ticari anlamda ekonomik anlamda her anlamda bir üst lige çıkması konusunda kim mücadele edecek? Kim çalışacak, kim gayret gösterecek? İşte bu kişi belediye başkanı.

Hani eskiden üçleme vardı; çukur, çamur, çöp derlerdi. Ama benim yeni nesil belediye başkanlığı ya da yeni nesil belediyecilik dediğimi şey; hayatın her alanında şehrine ve şehrin insanlarına sahip çıkan bir belediye başkanı olmayı öngörüyor. Onun için ben ısrarla şunu söylüyorum; Ben önümüzdeki 5 yıl ve 5 yıllarda Eskişehir'de özellikle gençler ve kadınlar olmak üzere, gençlerin, kadınların istihdamı için elimden gelen her şeyi yapacağım. Buna yönelik projeleriniz var. Yerli tramvay yapacağız. 8-10 bin genç arkadaş istihdam edeceğiz. Termal sağlık turizmi kuracağız 8-10 bin genç istihdam edeceğiz. Tarımsal kalkınmada, kırsal kalkınmada gençlerle ve kadınlarla birlikte olacağız. Her anlamda ama her anlamda istihdamı arttıracağız.

Eskişehir’i nasıl daha ucuz bir şehir haline getirmeyi düşünüyorsunuz?

Bu şehirde, 3 üniversitede sadece üniversite öğrencisi olarak 70-75 bin civarında öğrencimiz var. Bunların önemli bir bölümü ebeveynlerinden gelen harçlıklarla okullarında okuyorlar. Bir kısmı burs alıyor. Önemli bir kısmı aynı anda hem okuyor, hem de çalışıyor. O halde bu şehrin herkes için ve öğrenciler ile gençler için mutlaka ucuz hale getirmesi gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının da aynı şeyleri söylediğini gördüm. Biz 1 Nisan’dan sonra hayatı ucuzlatma adına, tüm toplu taşıma ücretlerini hepimiz için herkes için ucuzlatıyoruz. Hem siviller için hem de öğrenciler için. Çeşmelerimizden akan suyu ucuzlatıyoruz. Bizim oralarda damacanasıyla bolca kullandığımız Eskişehir’in yerel bir suyu olan ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen Kalabak suyunu ucuzlatıyoruz. 5 yıl içerisinde çeşmelerimizden içilebilir evsafta memba suyu akıtmayı taahhüt ediyoruz. Eskişehir'de otopark ücretlerinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Otopark ücretleri yüksek olduğu için vatandaşlarımız ve hemşerilerimiz araçlarını otoparka koymak yerine, çarşıdaki esnafından alışveriş etmek yerine AVM’lere gidiyorlar. Çünkü bildiğiniz gibi AVM'lerin otoparkları ücretsiz. Esnafın da hayatını kolaylaştırmak ve ticari hayatı iyileştirmek için bunu yapıyoruz. Vatandaşlarımız ‘asfalt parası’ derler. Harcamalara katılım payı dediğimiz o payı kaldırıyoruz. Ben daha önce belediye başkanlığım döneminde bunu yaptım. Öğrenciler için bütün kampüslerde üniversite ve lise kampüslerinde interneti ücretsiz hale getiriyoruz. Eskişehir'deki tüm kültür sanat ve spor etkinliklerini öğrencilerimiz ve gençler için ücretsiz hale getiriyoruz. Bir öğrenci kart, Eskişehir kart geliştiriyoruz. Öğrencilerimiz onunla toplu taşımaya da binebilecekler, müzeye de gidebilecekler. Bütün kültür-sanat aktivitelerini ücretsiz olarak izleyebilecekler.