Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki Validebağ Korusu’na cami projesini eleştirenlere, “Diğer mahalledeki cami dolmuyor diye, bu mahalledeki için de ‘İhtiyaç yok’ diyenlere... Ben de, Afrika ormanlarını gösteririm.. İlla orman istiyorsanız, bakın Afrika’da yeterince orman var.. Gidin orada istediğiniz gibi semirtin.. Burada ne diye, belediyenin bütün arsalarını, yeşil alan yaptırmaya kalkıyorsunuz ki!” diye seslendi.
Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’te “Dindar anneler... Prima almıyorsunuz işte o kadar!” başlığıyla yayımlanan (23 Ekim 2014) yazısı şöyle:
Dindar anneler... Prima almıyorsunuz işte o kadar!
Cami çok.. Yeşil alan istiyoruz diyorlar.
Nerde diyorlar bunu?
Validebağ Korusu’nun hemen bitiminde..
Validebağ Korusu dedik diye, 500-600 m2’lik bir yer aklınıza gelmesin..
Tamı tamına.. 354.000 m2’lik bir yeşil alan orası..
İnsaf edin ya..
354.000 m2’lik yeşil alanın hemen bitiminde bile.. “Yeşil yok” derseniz..
Size kim inanır?
•
354.000 m2’lik yeşil alanın bitiminde, “Yeşil yok” diye ayak sürüyenler..
Aynı zamanda ibadet mekanı ihtiyacı için de, “Cami çok” diyorlar.
Ama yakın çevrede bir tane cami gösteremiyorlar..
Ağababaları Yaşar Nuri taktiği ile, “100 metre ara ile cami var” ezberini, gözleri kapalı tekrarlıyorlar.
Oysa konu basit. Yakın çevrede gösterirsiniz camiyi. Yürüyüş mesafesinde..
Biz de, “Bir cami varmış, ikincisine ihtiyaç yok” deriz.
Ama bir cümlede iki yalanı birden söylerseniz.. 354.000 m2’lik yeşil alanın dibinde, “Yeşil alanımız yok” derken..
Cami olmayan yerde, “Cami çok” derseniz..
Bunun adı basit bir eleştiri, basit bir talep olmaz.. Soytarılık olur!
•
“Cami doldu taştı da.. Şimdi bir yenisini mi yapmak istiyorsunuz” diye itiraz ediyorlar.
Camilerin dolması için, olumlu eleştiriye ben de katılırım. Bu vesile ile, eleştiri sahiplerine bir çağrı da yapmış olalım..
Haydi; 354 bin m2’lik yeşil alan ile gözü doymayan, gözlerini toprak doyurasıcalar..
Sizler de buyrun, camilerimizi dolduralım.
Öldüğünüzde geleceğiniz camiyi, canlı iken şenlendirelim..
Camilerimiz boş kalmasın!
Size söz..
“Camiler doldu.. Haydi bir tane daha yapalım” demeyeceğim..
Yeter ki, siz camiye gelin..
Amacınızın cami karşıtlığı değil, iyiniyetli bir girişim olduğunu ispatlayın!
•
Camileri dolduramadığımız için yenilerinin yapılmamasını isteyen arkadaşlara ben de desem ki:
“Siz de yeşil alanları dolduramıyorsunuz. Bakın Validebağ Korusu’nun yeşil alanlarına.. Haftanın 7 günü, 24 saat dolu mu sanki? Koca koca göbeklerinizi her gün taşıyacağınıza.. Biraz yürüyüş yapın. Hem göbeğiniz erir. Hem de yeşil alanlar boş kalmaz.. Boş kalmayınca da, ‘yeni yeni yeşil alanlar üretelim’ deriz..”
Haksız mı olurum..
•
Diğer mahalledeki cami dolmuyor diye, bu mahalledeki için de “İhtiyaç yok” diyenlere....
Ben de, Afrika ormanlarını gösteririm..
İlla orman istiyorsanız, bakın Afrika’da yeterince orman var.. Gidin orada istediğiniz gibi semirtin.. Burada ne diye, belediyenin bütün arsalarını, yeşil alan yaptırmaya kalkıyorsunuz ki!
Ha.. Yeşil alana çok meraklı iseniz..
Pamuk eller cebe..
Oturduğunuz o kaşanelerin bir kısmını yıkın. Oraları yeşil alana çevirelim..
Siz kendi arsanızın yeşil alana dönmesini istemiyorsanız, belediyenin arsasının yeşil alana dönmesini niye istiyorsunuz ki?
•
Dün Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen açıkladı.
Cami yapılmak istenen alan, zaten şu an itibari ile yeşil değil, beton..
Cami istemeyenlerin, lüks araçlarını bedava park ettikleri bir işgal alanı..
Belediye başkanı söz verdi ama.. Ben icraat istiyorum. Geriye dönük olarak, o alanı kimler, kaç yıldır otopark olarak kullanıyor ise.. Hepsinden ecrimisil istensin. İcra takipleri hemen başlatılsın!
•
Her şeye varım da..
“Çevre” diye ortaya çıkanların..
Kendileri çevreyi/insanı zehirleyenler olunca..
İşte buna fena bozuluyorum.
Somut örnek.
Caminin yapılmasına karşı çıkan ve vekalet verip, camiyi engellemeye çalışanlardan birisi de, Hayrünnisa Aligil imiş.
Kimmiş bu Aligil?
Amerikan merkezli, kimyasal ağırlıklı temizlik malzemeleri pazarlayan şirketin Türkiye temsilcisi.
Kimyasal ürünlerin insan sağlığına zararlarını uzun uzun anlatacak değilim..
Ama.. Sen kimyasal ürünlerle çevreyi ve insanı zehirleyerek para kazan. Sonra “Cami istemiyorum, her yer yeşil alan olsun” de.
Akıl işi mi bu?
Git ABD’de yaşa o zaman. Burada ne işiniz var?
Ama her şey, yine bizde bitiyor..
Bu hanım, temsilcisi olduğu ürünlerin tanıtımını yaparken taa 2004’te demiş ki: “Saniyede beş bebek Prima ile bezleniyor. Günde 60 bin kişi bizim şampuanlarla yıkanıyor. Günde 2.5 milyon kişi İpana ile dişlerini fırçalıyor. Saatte 10 ton çamaşır bizim ürünlerle temizleniyor!”
Anlarsınız ya..
Dindar hanımlar da, çocuklarına Prima’yı almasa.. Sonra bakıp görsek; müslüman mahallesinde camiye karşı çıkılıyor mu?