Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerini bırakma kararı almasının ardından Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu'nun, gazetenin bugünkü nüshasında (5 Mayıs 2016) yayımlanan yazısı internete yüklenmedi. Karahasanoğlu, Yeni Akit'in internet sitesinde yer almayan yazısında "Erdoğan ile Davutoğlu arasında ihtilaf olmadığı" görüşünü dile getirdi.
Karahasanoğlu, yazısında "Fitnecilerin kazanması, mümkün değil.. Farz edelim Ahmet Davutoğlu gitti.. Yerine Fetullah Gülen mi gelecek? Veya.. Kemal Kılıçdaroğlu mu gelecek? Yoksa yoksa.. Meral Akşener mi gelecek? Binde bir ihtimal bile olsa.. Böyle bir şey söz konusu mu? Tabii ki değil.. O zaman, fitnecilerin bu sevinci niye?" diye sordu.
Ali Karahasanoğlu'nun, "Pelikan' mıymış, neymiş!" (5 Mayıs 2016) yazısı (*) şöyle:
"Sözümona, Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında ihtilaf çıkmış!
AK Parti ikiye ayrılmış!
Bir tarafta Hoca’cılar yer alıyormuş.
Bir tarafta Reis’çiler..
Kimisi Ahmet Davutoğlu’ndan...
Kimisi Tayyip Erdoğan’dan yana imişler!
Yeni tartışma konumuz, bu mu şimdi?
PKK’lılar hala her gün iki üç askerimizi polisimizi şehit ederken...
Biz oturup, “Reis’çi miyiz, Hoca’cı mıyız”ı mı tartışacağoz?
Veya şöyle soralım.
Hoca’cı olsak ne olur, Reis’çi olsak ne olur?
Veya soruyu çevirelim:
Hoca’cı da olsak... Reis’çi de olsak...
İkisi de nihai noktada..
Kime yarar?
*
“Pelikan” ne ise?
Onun arkasında tartışılan şu..
Paralel yapı, 17 Aralık’ta en haince saldırıyı hayata geçirmişti...
Bel altı ne kadar saldırı varsa, gerçekleştirmişlerdi.
Uydurma rüşvet iddialarından..
En alçakça yatak odası iftiralarına kadar...
Yetmemiş..
Bir belediyede MHP’li olmuşlar.
Bir başka belediyede CHP’li...
Hatta bir başka belediyede, HDP’li..
Öyle bir hava estirdiler ki..
Yanında durdukları siyasi hareketi, uçuracaklardı.
Ne çıktı, 30 Mart seçim sonuçları açıklandığında?..
Sergiledikleri tüm ilkesizliklere rağmen..
Paraleli ile.. CHP’si ile.. PKK’lıları ile...
AK Parti karşıtlarının alayının...
Hiçbir halt olmadıkları ortaya çıktı!
*
Ama teslim olmadılar.
“30 Mart deneme idi. Şimdi bizi, esas Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göreceksiniz” dediler..
“Abdullah Gül yeniden aday gösterilmeliydi” ile başladılar..
Her türlü fitneyi hata geçirdiler..
Yine olmadı; Cumhurbaşkanı birinci turda seçildi, Erdoğan karşıtlarının hepsi mat oldu!
Cumhurbaşkanı seçiminin hemen ertesinde..
AK Parti Genel Başkanlığı’na, “Şu mu gelsin, bu mu gelsin” tartışmasında..
Hedefleri yine tek idi:
“Tayyip Erdoğan’ın dediği olmasın da.. En yakın tarihte kim maraza çıkartabilecek ise... O olsun..”
Bunda da.. Yine istedikleri olmadı!
Sonrasında..
Tüm ümitlerini, 7 Haziran’a ertelediler..
7 Haziran’da birazcık başarılı da oldular..
Büyükşehirlerde bile..Alnı secdeli insanlara.. PKK’lılara oy verdirtip.. Kimi yerlerde ateistlere, kimi yerlerde sarhoşlara oy verdirtip, “AK Parti kazanmasın da.. İsterse PKK kazansın” dediler.
Kendi başarıları değil ama, AK Partililerin biraz rehavet göstermesi ile..
Kısmen başarılı oldılar.
Faturayı hemen Tayyip Erdoğan’a kesmeye kalktılar..
Yemedi..
1 Kasım’da..
Eski sonuçların aynısı tekrar çıktı, AK Parti’ye karşı birleşen muhalefetten bir cacık olmayacağı kesinleşti..
Şu konuda fitne ile..
Bu konuda fitne ile..
“Cumhurbaşkanı ve hükümet arasındaki ilişkileri nasıl bozabiliriz”e oynadılar...
Devletin zirvesinde olmasa da..
Devletin zirvesindekileri destekleyenler arasında bir fitneyi başarılı olarak çıkarttılar...
Şimdi onun üzerinden..
Zirvede de bir fitne çıkartmanın peşindeler...
İyi güzel de..
Bunun sonunda..
Paralel ne kazanır?
PKK ne kazanır?
PKK destekçisi solaklar, AK Parti karşıtı CHP’liler ne kazanır?
Peşinen söyleyeyim..
Hiçbirisi..
Hiçbir şey kazanamaz..
Dindarlar bazı şeyleri kaybedebilir..
Hortumcuların üzerine gidilmesinde..
Derin devlet mensuplarının derdest edilmesinde.. Paralel yapının çökertilmesinde.. PKK ile mücadelede..
Bazı gevşemeler yaşanabilir..
Bazı mevzilerde ertelemeler, bazı gayrıciddi gelişmeler yaşaabilir..
Ama nihai noktada..
Fitnecilerin kazanması, mümkün değil..
Farz edelim Ahmet Davutoğlu gitti..
Yerine Fetullah Gülen mi gelecek?
Veya..
Kemal Kılıçdaroğlu mu gelecek?
Yoksa yoksa..
Meral Akşener mi gelecek?
Binde bir ihtimal bile olsa.. Böyle bir şey söz konusu mu?
Tabii ki değil..
O zaman, fitnecilerin bu sevinci niye?
Davutoğlu’na yakın isimlerin..
Erdoğan’a yakın isimlerle tartışmasından..
Niye ölümüne sevinç duyuyorlar?
Bana kalırsa..
Ne kadar Erdoğan karşıtı varsa..
Hepsinin..
Fitne çıkartmak yerine..
Uslu uslu oturmaları lazım.
Çünkü bu fitnede başarılı olurlarsa..
Davutoğlu görevi bırakacak/görevden alınacak olursa...
Erdoğan’a daha yakın bir isim o göreve gelecektir..
Bu da, fitneciler için hiç de iyi bir gelişme olmayacaktır...
Ben hatırlatayım da..
Fitneye devam edip etmemek...
Onların bileceği bir iş!
*
Fitnecilerin kumpasını tahmin edebiliyorum..
Onlar ne Erdoğan’dan..
Ne de Davutoğlu’ndan yanalar..
Onların derdi..
Karışıklık çıksın..
Onlar da karambolden kafayı çıkartsınlar..
Taca giden topu “gol” saydırsınlar..
Erdoğan ile Davutoğlu arasında bir ihtilaf olmadığı kanaatindeyim ama..
“Goool” die bağırmak için..
Sabah akşam bin role girip..
Fitneyi sürdürüyorlar..
Duamız o ki; fitnelerin altında kalırlar!"
(*) Ali Karahasanoğlu'nun "Pelikan' mıymış, neymiş?" başlıklı yazısının internette yayımlanmamasının haber olmasının ardından yazı Yeni Akit'in internet sitesine yüklendi.