Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi'nde, Ayvalık Köyü'ndeki Jandarma Karakolu'na PKK'lılar tarafından düzenlenen saldırıda şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan'ın cenaze törenindeki tepkisi ile Türkiye gündemine oturan ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan'la ilgili olarak, Üniforma içindeki bir insanın bunu yapmaması gerekiyor" yorumunu yaptı. Akdoğan, "Üniforma ile verilen o görüntü terör örgütü yayınlarında kullanılıyor. Sivil insanlar bile vatan sağ olsun diyor. Biz de tehdit alıyoruz. Dolayısıyla terörün ekmeğine yağ sürmemesi gerekiyor. Bu tablo bizi üzdü" dedi.
Hükümet kurulamamasının ve ülkenin erken seçime gitmesinin sorumlusunun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu söyleyen Yalçın Akdoğan, "Türkiye’nin seçime gitmesinin sorumlusu Devlet Bahçeli’dir. Bütün kapıları kapattı, tüm opsiyonlar tükendi ve Türkiye seçime gitti. Bütün bu sorumsuz davranışlardan sonra ‘Siz HDP ile hükümet kuruyorsunuz’ diyor. Bunun sorumluluğu Sayın Bahçeli’ye aittir" ifadelerini kullandı.
'Siyasi partiler sorumluluğunu yerine getirmedi'
Partisi AKP'nin HDP'yle koalisyonu hoş karşılamadığını ancak yaşanan durumun iradeleri dışında olduğunu söyleyen Akdoğan'ın konuşmasının satır başları şu şekilde:
"Sayın Başbakan gerçekten çok samimi bir gayret gösterdi. Herkesle görüştü, herkese el uzattı ama maalesef bir sonuç çıkmadı. Siyasi partiler sorumluluğunu yerine getirmedi. Umarım bundan sonraki süreçte milletvekilleri sorumluluğunu yerine getirir ve bakan olarak hükümete girerler.
Cumhurbaşkanı görevi Kılıçdaroğlu’na vermedi çünkü başka bir hükümet alternatifi yoktu. Ortada çok açık bir tablo vardı. Bundan dolayı meşruiyet çizgisinden sapıldığı kanaatinde değilim. Bu ahlaksız teklif değil. Bu Anayasal bir teklif ve Anayasal bir görev. Bu görevden şahısların ve partilerin kaçmaması gerek. Burada bir by-pass da söz konusu değil. Bu mecburen teklif ediliyor. Onlar teklifi reddetmeden bağımsızlardan bakan alınamıyor. Önce onlara teklif edip ret yanıtı alınması gerekiyor.
'HDP'yle koalisyonu hoş karşılasak yapardık'
HDP ile koalisyonu biz hoş karşılamıyoruz. Hoş karşılasak gider koalisyon yapardık. Ama burada bizim irademiz devre dışıdır. Anayasa böyle diyor. Türkiye’nin seçime gitmesinin sorumlusu Devlet Bahçeli’dir. Bütün kapıları kapattı, tüm opsiyonlar tükendi ve Türkiye seçime gitti. Bütün bu sorumsuz davranışlardan sonra ‘Siz HDP ile hükümet kuruyorsunuz’ diyor. Bunun sorumluluğu Sayın Bahçeli’ye aittir.
Sayın Bahçeli’yi hepimiz tanıyoruz. Beyefendi bir insandır. Ama yazılı metin okurken tam bir canavara dönüşüyor. Sayın Bahçeli’de kişilik bölünmesi var. Okuyor ve alt alta küfürler savuruyor. Devletin tepesindeki isme, Sayın Cumhurbaşkanı’na hakaret ediyor. Partide tek adam olmuş, tek adamlığını küfürlerle yürütüyor. Bugün hiç utanmadan bize yalan söylüyor diyor ama kendisi yalan söylüyor.
Bahçeli Cumhurbaşkanı’nın erken seçim istediğini nereden biliyor? MHP ile koalisyon istemediğini nereden biliyor? Cumhurbaşkanı’nın AK Parti’ye bir telkini ve tavrı söz konusu değil. Siz hükümet kurmak istemiyorsunuz. Neden siyaset yapıyorsunuz? Hükümet olmuyorsunuz, koalisyon ortağı olmuyorsunuz, seçim hükümetine üye vermiyorsun. Yarın vatandaştan nasıl oy isteyeceksin?
'Allah aşkına MHP’nin ne dediğini bilen var mı?'
Siyasetin bir amacı olur. Allah aşkına MHP’nin ne dediğini bilen var mı? Örneğin çözüm sürecine karşılar. Bu konuda ne istediğini bilen var mı MHP’nin? Çözüm önerisi ne? Yok. Bir siyasetsizlik hali var. Her şeye karşı olmak, her şeyi reddetmek. Burada bir siyasi bunama hali var. Bunu MHP’ye oy veren insanların görmesi lazım. AK Parti’nin yaptıklarına ortak olmak istemiyorsanız başka bir partiyle koalisyon yaparsınız. Ama hayır. Ben hep muhalefet olacağım. Müzmin muhalefet.
Bu süreci seçim hesaplarına kurban etmemek lazım. Burada sadece sorumlu davranması gereken AK Parti değil. Vatandaş bu süreçlerde partilerin nasıl tavır aldığına da bakıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız koalisyon görüşmelerinden bir şey çıkmasını temenni eden konuşmalar da yaptı. Ama çıkmazsa da hayatın sonu değil dedi. MHP bu süreçte hangi özveride bulundu. Hep kaçıyorsun, hep kapıları kapatıyorsun. Bu sadece bizim görevimiz değil. Sırf seçimde ‘HDP’liler kabineye girdi’ demek için bunu yaptı.
Bunun rasyonel bir karşılığı var. Samimi bir şekilde bunu için çaba harcandı. Ama buradan bir koalisyon kurma zemini görülmedi. Tabanların da burada nasıl baktığı çok önemli. Böyle bakıldığında bir sonuca varılamadı. Bu iki zıt parti çok samimi bir şekilde gayret gösterdiler. Bir yol aradılar. Birçok konuda da bu yollar bulundu ama her konuda bulunamadı. Sonra biz MHP’ye gittik ama bir çırpıda tüm ihtimaller kaldırılıp atıldı.
'MHP ile CHP vermezse 7-8 tane bağımsız bakan olacak'
Bir yazı gelecek. O yazıyı aldığında Sayın Başbakanımız belli şahıslara teklif yazısı gönderecek. Gelecek cevaplara göre bağımsız üye aşamasına geçilecek. Bağımsızların atanması için o tekliflerin yapılması ve reddedilmesi gerekiyor. Dediğim gibi bu bizim için bir tercih değil, Anayasal zorunluluktur.
MHP ile CHP vermezse 7-8 tane bağımsız Bakan olacak. AK Parti’nin sanıyorum 11 kişilik bir kontenjanı var. 25 kişilik AK Parti kabinesi 11’e düşecek. Kimlerin kabineye gireceği de Sayın Başbakanın takdiridir.
'Üniformalı görüntü terör organı yayınlarında terörün ekmeğine yağ sürmemek gerekiyor'
Şehit cenazelerinde çok büyük acı oluyor. Biz de katılıyoruz. Ağlamak istiyoruz ama terör örgütünü sevindirmemek için ağlamıyoruz. Ama bunun ötesinde bu cenazeleri provoke eden insanlar var. Ben de katıldım ve şehit yakınlarıyla kucaklaştım. Tek bir sorun yok. Ama arabaya binerken birkaç kişi, örgütlü yapılar, provokasyon çıkarıyor. Bunun üzerine gidilmesi gerekiyor. Kimler milleti galeyana getirmek istiyor, bunun araştırılması gerekiyor. Burada vakar da gerekiyor.
Üniforma ile verilen o görüntü terör örgütü yayınlarında kullanılıyor. Sivil insanlar bile vatan sağ olsun diyor. Biz de tehdit alıyoruz. Dolayısıyla terörün ekmeğine yağ sürmemesi gerekiyor. Bu tablo bizi üzdü. Üniforma içindeki bir insanın bunu yapmaması gerekiyordu. Sivil insanlar o metaneti gösterirken. Şehidin mezhebiyle ilgili iddialar son derece yakışıksızdır. Bizde şehidin mezhebi sorulmaz.
Bu olaylar terör örgütleri tarafından eş zamanlı olarak başlatıldı. Buna karşı devlet terörle mücadele sürecini başlatmıştır. Bu süreçte bir ihanet vardır. Bir ihanet varsa barajı geçmek için yapılmıştır. Süreci barajı geçmek için bozmuşlardır. Diyarbakır’daki bombalama olayından sonra HDP birkaç puan oyunu arttırdı. Bunu nasıl iktidar partisine mal etmeye çalışabilirsiniz. Bu operasyonların siyasi herhangi bir getiri götürü hesabı yapılmadan yürütülüyor. Bundan önce Türkiye’yi bölecekler diyenler, operasyonlar başlayınca savaş karşıtlığı üzerinden eleştiri yapıyor. Reddiyeciliğin bir çıkış yolu yoktur. Hükümet neticede terörle mücadeleyi etkin bir şekilde başlattı ve devam ettirmek durumundadır. 90’lı yıllardaki terörle mücadele konsepti şu anda uygulanmıyor. O dönem faili meçhuller, hukuk dışı tedbirler vardı. Bugünkü güvenlik konsepti tamamen hukuk içerisinde yürütülüyor.
'HDP sırf barajı geçmek için sürecin düşmanlarıyla işbirliği yaptı'
Terörist şehre ilk defa inmiyor. Eskiden memurlar bir yerden bir yere sevk edilmek için toplu halde bekler, öyle sevk edilirdi. Burada bir güvenlik açığı oluştu, evet. Burada iyi niyetle, süreç zora girmesin diye geri duran bürokratlar oldu. Ama paralel yapıdan çok sabotaj da oldu.
HDP sırf barajı geçmek için sürecin düşmanlarıyla işbirliği yaptı. Bu kadar uğraşmışız emek vermişiz, süreç bozulmasın istedik. Ama onlar Tayyip Erdoğan düşmanlarına kendilerini kullandırtıyor. AK Parti olmazsa kimle yürüteceksiniz süreci. Burada bir güven sarsılması yaşanmıştır. Örgüt hiçbir sözünde durmamıştır. Türkiye’yi terk etmemiştir. Eylemsizlik demiştir ama ona da karakol basma dışında hiçbir şekilde uymamıştır. Yol kesme, adam kaçırma, silahlanma uygulamıştır.
Devletin ilgili birimleri bu görüşmeleri ihtiyaç duyduğunda yapar. 90’lı yıllarda da yapmıştır, MHP’nin iktidarda olduğu dönemde de yapmıştır. İhtiyaç duyulduğunda yapılır. Ama HDP ile temas olur mu? Burada ciddi bir güven bunalımı var.