Emekli diplomatlar, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Kardak ziyaretini anayasa değişikliği referandumuyla ilişkilendirdi. Emekli büyükelçi ve eski CHP milletvekili Faruk Loğoğlu, nisan ayının sonuna kadar dış politikada riskli adımlar atılabileceğini ileri sürerek "Kardak konusu, yeni bir konu değil. Yunanistan ile Türkiye arasında gri bölgeler önceden beri vardır. Kardak meselesi de paylaşılamayan, korunan bir sorundur. AKP’nin Genelkurmay Başkanı’nı Kardak’a göndermesi, referandumda milliyetçi oylara yönelik bir hamle olarak yorumlanabilir. Önümüzdeki iki-üç ay içerisinde dış politikada atılacak bütün adımlar referandumla bağlantılı olacaktır" görüşünü savundu.
Hulusi Akar ve kuvvet komutanları Kardak Kayalıkları'nı ziyaret etti
BirGün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, AKP’nin tüm söylemlerine rağmen Musul Operasyonu’nun dışında tutulması, onlarca kayıp verilen Fırat Kalkanı Harekâtı’nda El Bab bölgesinin aşılamaması ve Trump’ın vize yasağına sessiz kalmasının ardından son olarak Ege’de Yunanistan ile yaşanan krizi yorumlayan deneyimli diplomatlar, iç politikada yaşanan gelişmelerin dış politikaya yansıtıldığını söylüyor.
"Nisan sonuna kadar riskli adımlar atılabilir"
Partili cumhurbaşkanı sistemini içeren anayasa değişikliği teklifinin referanduma gitmesine yönelik Meclis kararını hatırlatan emekli büyükelçi ve eski CHP milletvekili Faruk Loğoğlu, nisan ayının sonuna kadar dış politikada riskli adımlar atılabileceğini söyledi.
Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta ve genel dış politika gelişmelerinde bekleme pozisyonunda olduğunu söyleyen Loğoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Ankara, ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu başta olmak üzere genel dış politika hamlelerinin ne olacağını görmek istiyor. İlk gelen işaretler, Ankara açısından pek olumlu değil. Trump’ın hamleleri, Obama döneminde Suriye’de PYD ve YPG’ye verilen desteğin IŞİD ile mücadele bağlamında devam edeceğini gösteriyor. Türkiye bugüne kadar buna ciddi tepki gösteremedi.
"Bu cılız tepkinin nedeni ise Trump’ı şu safhada karşı cepheye almak istememeleri. ABD’yi kışkırtmak ve kızdırmak istemiyorlar. Göçmen yasağı konusunda bütün Amerika’nın sesi fazlaca çıkarken, AKP tarafından Trump’ı kızdırmamak için verilen küçük tepki kabul edilemez."
"Kardak milliyetçi oylara yönelik bir hamle"
"Kardak konusu, yeni bir konu değil. Yunanistan ile Türkiye arasında gri bölgeler önceden beri vardır. Kardak meselesi de paylaşılamayan, korunan bir sorundur. AKP’nin Genelkurmay Başkanı’nı Kardak’a göndermesi, referandumda milliyetçi oylara yönelik bir hamle olarak yorumlanabilir. İktidarın odak noktası, referandumu öyle veya böyle kazanmak. Bunun için ellerinden gelen bütün bahaneleri kullanacaklar. Önümüzdeki iki-üç ay içerisinde dış politikada atılacak bütün adımlar referandumla bağlantılı olacaktır. Onu etkilemesi istenen adımlar olacaktır."
"Yeni gelişmelere hazırlıklı olunmalı"
Emekli diplomat Ünal Çeviköz ise dış politikada önümüzdeki günlerde yeni gelişmelerin oluşabileceğini ve hükümetin buna hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.
Çeviköz, “Kardak meselesinde yapılanlar son derece anlamsız davranışlar. Hamle, iç politikada süren bir olayın dış politikaya yansımasıdır. Darbe girişiminin ardından Yunanistan’a kaçan askerlerin iade edilmemesinin ardından yaşanmış bir gelişme olarak değerlendirmek de mümkündür” diye konuştu.
"İlk yapılması gereken Suriye’den çekilmek"
Türkiye’nin dış politikasında büyük bir sıkışıklığın olduğunu, adım atılacak pozisyonun neredeyse kalmadığını anlatan Ünal Çeviköz, sıkışıklığın nedenlerini ve hükümetin yapması gerekenleri şöyle anlattı:
"Bu sıkışıklık uzun yıllardır sürüyor. Nedeni ise AKP’nin arka arkaya attığı yanlış ve gecikmiş hamlelerdir. Bu hamleler, atılacak ve atılması gereken yeni hamlelerin de önünü tıkamıştır. ABD’nin yeni dış politika hamlelerinin şu an için bilinmezliği de bunun nedenlerinden birisi. Sıkışıklık, en azından ABD’nin politikaları netleşene kadar sürecek. Dış politikada, içeride yaşanan olaylar düşünülmeden yapılması gereken ilk şey Fırat Kalkanı Operasyonu’nun derhal sona erdirilmesidir. Sağlanan güvenli bölgeler de uluslararası güçlerin denetimine bırakılmalıdır ama mevcut gelişmelerle birlikte yorumlanması gerekirse bunun yapılma ihtimali de son derece güç görünüyor.”