Gündem

AİHM kararı sonrası Uğur Kaymaz davası yenilenebilir

Kaymaz davasında Türkiye'yi tazminata mahkûm eden AİHM, yargılanan polislerin beraat etmesinin toplumda 'cezasızlık' algısı yarattığına işaret etti

27 Şubat 2014 17:15

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Mardin'de 2004'te 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın babasıyla birlikte güvenlik güçlerince öldürülmesine yönelik davada Türkiye'yi mahkum etmesinin ardından dikkatler devletin ne yapacağına çevrildi. Milliyet gazetesinden Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre, bugüne kadar rücu mekanizmasını işletmeyen devletin beraatlarına karar verilen 4 polisten ödediği tazminatı tahsil edip etmeyeceği merak konusu olurken, polislerin yeniden yargılanması zorunluluğuna işaret edildi.

AİHM, Kaymaz davasında önceki gün kararını açıkladı ve Türkiye'yi 70 bin euro maddi, 70 bin euro da manevi olmak üzere toplam 140 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti. Kararda, Ahmet Kaymaz'ın PKK'lı olduğu ve evinde silahlı PKK'lıları sakladığı şüphesiyle yapıldığı belirtilen operasyonun ölüm riskini en aza indirecek şekilde planlanmadığı ve yürütülmediği, ölümle sonuçlanan müdahalenin de "gerekli" olmadığı ifade edildi. Kararda, sanık polislerin olaydan 10 gün sonra sorgulandığı, savcının da ifadelerini 1 yıl sonra aldığına dikkat çekilerek, bunun toplumda cezasızlık algısı yarattığına da işaret edildi.

 

Sırttan sıralı 9 kurşun

 

Türkiye'nin mahkumiyetine neden olan davada, skandallar eksik olmadı. Öldürüldüğünde henüz 12 yaşında olan ve otopsisinde yakın mesafeden sıralı 12 kurşunla öldüğü belirlenen Uğur Kaymaz ve babasının ölümüne ilişkin soruşturmada, önce polislerin "Uğur, 12 yaşında değildi, daha büyüktü, silah kullandı" savunmaları gündeme geldi. Sanıklara göre, bunun en büyük kanıtı da Uğur'un bıyıklarının terlemiş, koltuk altında tüyler çıkmış olmasıydı. Ancak bu iddia adli tıp raporlarıyla yalanlandı.

Adli Tıp, babasının ardından sokağa terlikle çıkan ve bu sırada sırtından sıralı biçimde 9, göğsünden 3 kurşun yiyerek öldürülen Uğur Kaymaz'ın kalaşnikof silah taşıyamayacak ve çatışmaya giremeyecek kadar küçük olduğu yönünde bir rapor hazırladı. Ancak bu rapor da polislerin cezalandırılmasını sağlamadı.

 

Güvenli kent Eskişehir

 

Mardin Başsavcılığı, Uğur'un annesi hakkında evinde bulunan fotoğraflar nedeniyle dava açarken, polislerin meşru müdafaa boyutunda kaldığı yönünde fezleke düzenledi. Ancak 4 polis hakkında "hafif" cezaların istendiği bu dava güvenlik gerekçeleriyle Eskişehir'de görüldü. Önce Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi, sonra Yargıtay Başsavcılığı, son olarak da Yargıtay 1. Ceza Dairesi, polislerin meşru müdafaada bulunduğunu kabul etti. 4 polis hakkındaki yargılama süreci, beraatle noktalandı. Adli tıp raporunda ise, çatışma yaşanmış olsa bile sıralı biçimde sırtından 9 kurşun yiyen birisinin çatışmayı sürdüremeyeceği vurgulandı. Bu durum, Uğur'un, "herhangi bir çatışmayı sürdüremeyecek" yaşta olduğu ve savunmasız durumdayken öldürüldüğü yorumlarına yol açtı.

 

Sadece maaş kesme cezası

 

Olay sonrası açığa alınan sanık polisler, dava başlamadan görevlerine iade edildi. Polislerin can güvenliği gerekçesiyle Kızıltepe olan görev yerleri de değiştirildi. Polislere sadece aylıktan kesme cezası verildi. Bugüne kadar rücu mekanizmasını işletmeyen devletin beraatlerine karar verilen 4 polisten ödediği tazminatı tahsil edip etmeyeceği merak konusu olurken, polislerin yeniden yargılanması zorunluluğuna işaret edildi. Yeniden yargılama halinde, AİHM'nin de işaret ettiği skandalların da giderilmesi gerekiyor.

 

İlgili Haberler