Yazar Ahmet Ümit, İstanbul Plus'a verdiği röportajda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan beklentilerinin neler olduğu sorusuna, "O kadar çok şey bekliyorum ki hepsini sıralasam Ekrem Başkan'ın gözü korkar. Ama öncelikle hep birlikte, İstanbullu olmayı bu şehirde yaşayanlara kazandırabilirsek, bütün sorunlara çözüm anahtarı buluruz" dedi.
Röportajda İstanbul'u, yeni romanını ve şehirden beklentilerinden bahseden yazar, Gaziantep'ten İstanbul'a geldiği yılın sonunda İstanbul'u terk etmek istediğini ama şehirden uzaklaştıktan 15 gün, 1 ay kadar sonra uzak kalamayarak geri döndüğünü söyledi.
Kitaplarında İstanbul'a ve tarihsel ögelere çokça yer veren Ümit, yeni kitabı 'Aşkımız Eski Bir Roman'da okura sunduğu öykülerin, başlangıçta kısa öyküler olarak yola çıktığını ve yazdıkça küçük birer roman halini aldığını ifade etti. Polisiye roman türünün tanınan yazarı, sözlerine şöyle devam etti: "Yazarken şehrin yeni durumunu inceledim, hikâyelerimi bu yeni sosyal-psikoloji üzerine kurdum."
Fotoğraf: Pera Palas
Röportajın ilgili kısımları şöyle:
Uzun yıllar sonra yerel seçimlerde İstanbul'u CHP kazandı. Yeni başkandan ne bekliyorsunuz?
O kadar çok şey bekliyorum ki hepsini sıralasam Ekrem Başkan'ın gözü korkar. Ama öncelikle hep birlikte, İstanbulllu olmayı bu şehirde yaşayanlara kazandırabilirsek, bütün sorunların çözüm anahtarını buluruz. Çünkü İstanbullu olmak demek, şehrine, semtine, mahallene, sokağına, evine sahip çıkmak demek. Unutmayalım, insanlar şehirleri inşa eder ama şehirler de insanları inşa eder. İstanbul'un taşı toprağı altın değil, kültürdür.
Pera Palas sizin için neden bu kadar önemli? Onunla hikâyeniz nasıl başladı, ilk gittiğiniz günü hatırlıyor musunuz?
Pera Palas sadece benim için değil bu şehirde yaşayan herkes için önemli olmalı. Çünkü sadece bir otel değil, aynı zamanda bu şehrin kimliğini oluşturan anıtlardan biri. O yüzden her İstanbullu'nun gezmesi, görmesi, öğrenmesi gerek. Geçmişin ruhunu en iyi yansıtan bu olağanüstü binayı tanımadan 'Ben İstanbulluyum' demek olmaz. Ben ilk 90'lı yılların başında gitmiştim, içeri girer girmez de hayran kalmıştım. Yıllarca bir odasına yaşayabilirim.
Şehirlerle ilişkiniz nasıl yansıyor romanlarınıza? Memleketiniz Gaziantep tarhanayla girmiş bu romana, Beyoğlu zaten malum... Elinizde not defteriyle mi dolaşıyorsunuz?
Romanlar, doğrudan şehirlerle alakalıdır. Benim romanlarım için de geçerli bu. Evet yazacağım şehirleri elimde kamera, kayıt cihazı ve not defteriyle dolaşırım. Konya'yı, Londra'yı, Paris'i, Selanik'i, İzmir'i böyle dolaştım. Romanın geçtiği şehirleri, mekânları görmek, oranın doğasını, insanını tanımak romanı hem daha verimli hem daha gerçekçi yapıyor.