CHP Cezaevlerini İnceleme Komisyonu, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Grup Başkanvekili Özgür Özel’den oluşan heyetin, tutuklu bulunan gazetecilerle görüşmeler gerçekleştirmesi sonrası yapılan açıklamada, 226 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık’ın, “Bize bu kumpası kuranlar, FETÖ’cülerle birlikte hapiste yatmadan adalet gelmez. Bu kumpası kuranlar da ilk kumpası kuranlar gibi yargılanır. Moralim çok yüksek. Ne zaman bilmiyorum ama buradan yine başım dik çıkacağımı biliyorum” dediğini belirtti.
CHP Cezaevlerini İnceleme Komisyonu, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Grup Başkanvekili Özgür Özel’den oluşan heyet, Silivri ve Bakırköy cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerle görüşmeler gerçekleştirdi.
Heyet, Cumhuriyet gazetesi davasından tutuklu olan gazeteciler, Sözcü gazetesinden Görkem Ulu ve Mediha Olgun’un yanı sıra DieWelt çalışanı Deniz Yücel ile görüştü. Görüşme sonrası açıklama yapan heyet, 226 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık’ın, “Bize bu kumpası kuranlar, FETÖ’cülerle birlikte hapiste yatmadan adalet gelmez. Bu kumpası kuranlar da ilk kumpası kuranlar gibi yargılanır. Moralim çok yüksek. Ne zaman bilmiyorum ama buradan yine başım dik çıkacağımı biliyorum” dediğini belirtti.
Tutuklu Cumhuriyet gazetesi çalışanları, CHP heyeti ile yaptığı görüşmelerde, ilk duruşmada iddianamenin çöktüğüne, mahkeme heyetinin de bunu bazı ifadelerinde kabul ettiğine işaret etti. İlk duruşmada serbest kalan Cumhuriyet çalışanlarının özgürlüğü hak ettiğini belirten tutuklu gazeteciler, 11 Eylül’de yapılacak duruşmanın önemine dikkati çekti.
"Haklı olduğumuz ortaya çıktı"
CHP heyetine bireysel taleplerinin olmadığını söyleyen tutuklu gazetecilerden Murat Sabuncu, “Toplumsal taleplerimiz var” dedi. Sabuncu, “Duruşmada ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Bu nedenle CHP’nin gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü’nü büyük bir dikkatle takip ettik, gerçekleştireceğiniz Adalet Kurultayı’nı da büyük bir dikkatle takip edeceğiz” diye konuştu.
"Basın özgürlüğünü temsil ediyoruz"
Akın Atalay ise mahkemeden sonra davanın çöktüğünü belirterek, şu ifadeleri kullandı; “Cezaevinde kalanların burada tutulmasının hukuksal bir rasyonalitesi yoktu ve bir ara formül bulundu. Bazı arkadaşlarımız çıktı, bazılarımız burada tutulmaya devam ediyor. Biz, davada sadece Cumhuriyet gazetesini değil, gazeteciliği ve basın özgürlüğünü de temsil ediyoruz.”
"Mahkeme bile savunamadı"
İddianameyi savunamayan bir mahkeme heyetiyle karşı karşıya olduklarını bildiren Kadri Gürsel ise, “Bugüne kadar gerçekleri yazdık, gerçeklerin arkasında olduk. Bana yönelik hesaplaşmanın sadece Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olmadığını, daha önceki televizyon programlarımın ve tüm duruşumun cezalandırılmak istendiğinin farkındayım” diye konuştu.
"Buradan yine başım dik çıkacağım"
Ahmet şık ise organize bir suç örgütüyle karşı karşıya olduklarını ifade ederek, “Bize bu kumpası kuranlar, FETÖ’cülerle birlikte hapiste yatmadan adalet gelmez. Bu kumpası kuranlar da ilk kumpası kuranlar gibi yargılanır. Moralim çok yüksek. Ne zaman bilmiyorum ama buradan yine başım dik çıkacağımı biliyorum” dedi.
"178 gündür iddianame bekliyorum"
Deniz Yücel ise CHP heyetine haberlerindeki tırnak içi ifadeler nedeniyle suçlandığını söyledi. Tırnak içi ifadelerin görüş verenleri bağlayacağını hatırlatan Yücel, “Bir inatlaşma var ancak ben bu inatlaşmanın mağduru olmayı hak etmiyorum. Tecrit altındayım, 178 gündür iddianameyi bekliyorum” diye konuştu.
"Ülke normalleşmeli"
Tutuklu Sözcü gazetesi çalışanı Gökmen Ulu da, Türkiye’de mesleğini yaptığını ve gerçekleri yazdığı için baskıya uğradığını söylerken, bir diğer tutuklu Sözcü çalışanı Mediha Olgun ise, “Özgürlüğüme kavuşacağıma inanıyorum. Kısa zamanda ülkenin normalleşmesi gerekiyor. Yaptığım haberle nasıl tutuklandığımı hâlâ anlamış değilim” ifadelerini kullandı.