Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenler için bedelsiz ev yapmak istediğini söyleyen iş adamı Ali Ağaoğlu hakkında İstanbul Levent’teki en değerli askeri araziyi ucuza kapatmak için iştahını kabartması 15 Temmuz şehitlerine açık ve net bir hakarettir" diye yazdı. Hakan, "Şehit istismarcısına" dediği Ali Ağaoğlu'yla ilgili olarak hükümete çağrıda bulunurken "Hemen ve derhal... Bu Ali Ağaoğlu denilen darbe fırsatçısına bir devlet ya da hükümet yetkilisi 'Hadi oradan be! Sen anca avucunu yalarsın' demelidir" ifadelerini kullandı.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (8 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan 'Hadi oradan Ali Ağaoğlu' başlıklı yazısı şöyle:
Ali Ağaoğlu adlı uyanık müteahhidin, "15 Temmuz şehitlerine ev yapıp vereceğim" diyerek...
İstanbul Levent’teki en değerli askeri araziyi ucuza kapatmak için iştahını kabartması...
Üstelik bunu yaparken şehitleri kullanma açıkgözlülüğü yapması...
Her şeyden önce...
15 Temmuz şehitlerine açık ve net bir hakarettir.
*
Hemen ve derhal...
Bu Ali Ağaoğlu denilen...
Darbe fırsatçısına...
Şehit istismarcısına...
Bir devlet ya da hükümet yetkilisi...
“Hadi oradan be! Sen anca avucunu yalarsın” demelidir.
*
Aksi takdirde...
Şehitlerin aziz ruhları azap çeker.
Ey zenginler!
Şehit ailelerine ev verecekseniz... Lütfen biraz sessizce verin.
Şehitlerin yakınlarına iş verecekseniz... Lütfen gürültü yapmadan verin.
Şehit ailelerine sahip çıkacaksanız... Lütfen azıcık tantanasız sahip çıkın.
*
“Bir elin verdiğini öbür el görmesin” diyen o kutlu sözü ne çabuk unuttunuz yahu!
Cemaatler müsterih olmasın
Yalçın Akdoğan, yürütülen soruşturmalar çerçevesinde konuşurken...
Şöyle demişti:
“Diğer cemaatlerin müsterih olmasında fayda var. Hukuki sürecin muhatabı bu örgüt ve yandaşlarıdır.”
*
Yalçın Akdoğan’ın ne demek istediğini, niyetini ve amacını tabii ki anlıyorum.
*
Ama ben yine de diğer cemaatlerin çok da müsterih olmamasında fayda görüyorum.
*
Bu konuda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yaptığı şu açıklamanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum:
“Bundan sonra hiçbir cemaate devlet gibi hareket etme imkânı asla verilmeyecek.”
Asım'ın nesli, Mustafa Kemal'in askerleri
Bu ülkede hiç kimse ama hiç kimse...
“Asım’ın nesli” ile “Mustafa Kemal’in askerleri”nin bir araya gelebileceğine en küçük bir ihtimal veremezdi.
*
FETÖ var ya FETÖ...
İşte bunu da başardı.
*
Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Edirne’de demokrasi için toplanan yurttaşlara...
“Asım’ın nesliyiz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attırdı.
*
Bu da oldu yani.
Gerçekten oldu.
FETÖ’yü Atalay üzerinden Amerika'ya anlatmak
Herkes FETÖ’nün Amerika’ya ve Batı’ya nasıl anlatılacağı konusunda kafa yoruyor bugünlerde.
Benim de bir önerim var.
*
Amerika’ya ve Batı’ya şöyle seslenebiliriz:
*
Ağalar!
Bildiğiniz bütün ezberleri bozun.
Bu öyle sinsi bir örgüt ki... Bir tarafı tanklarla sivil halkı katlederken... Diğer tarafı Atalay adlı kötü komedyenin felaket esprileriyle halka eza eder...
Sakın bu örgütü başka terör örgütleriyle karıştırmayın. Adamların komedyeni bile var yahu!
Şunları yapan FETÖ'ye hizmet eder
Linç eden...
*
Cadı avına soyunan...
*
İşkenceyi mazur gösteren...
*
Kutuplaştıran...
*
Olumlu hava var diye rahatsız olan...
*
Ayrıştıran...
*
Düşmanlaştıran...
*
Dışlayan...
*
Haksızlıkları görmezden gelen...
*
Düşünce özgürlüğünün önüne set çeken...
*
“Kutsal hocaefendi” yaklaşımını sürdüren...
*
Fırsatçılık yapan...
*
FETÖ’nün baş kahramanıdır.
Yurdumun en aymaz liberal solcusu
Ergenekon ve Balyoz’un Fetullah ürünü bir girişim olduğu açığa çıkmışken...
Ergenekon ve Balyoz’dan yüzlerce kişinin mağdur edildiği belli olmuşken...
Asıl darbecilerin, Fetullahçılar olduğunu gün gibi aşikâr hale gelmişken...
Ergenekon ve Balyoz’un bir “kumpas” olduğu yapanlar tarafından itiraf edilirken...
Ülkemizin en aymaz liberal solcusu Ahmet Aziz Nesin, şöyle yazmış sosyal medyada:
“Darbe girişimi Ergenekoncuların işine yaradı. Şimdi herkes onları masum çocuk diye tanıtıp sanki Türkiye’de derin devlet yokmuş gibi anlatıyor.”
*
Fetullahçıların yürüttüğü Ergenekon ve Balyoz kampanyasının en sihirli soruları şunlardı:
Ne yani? Derin devlet yok mu?
Ne yani? Faili meçhuller olmadı mı?
Ne yani? Darbe yapılmadı mı?.
*
Derin devlet vardı. Faili meçhuller vardı. Darbeler yapıldı.
Ama bütün bunlar...
Devlete sızan Fetullahçı çetenin kumpasına gözü kapatmanın gerekçesi olabilir mi?
*
İnsan azıcık pişman olur, azıcık üzülür.
Ve halkın huzuruna çıkıp...
“Ben öyle bir aymazlık içindeymişim ki... Halkın üzerine tank sürmekten bile çekinmeyen katliamcı ve darbeci Fetullahçılar eliyle derin devletle, faili meçhullerle ve darbelerle mücadele edilebileceğine inanmışım” der.
*
Ama Ahmet Nesin gibilerin aymazlığı, öyle kibirli bir aymazlık ki...
“Hata yapmışım” dememek için...
O köhne teraneye sarılmaya devam ediyor.