Ne olmuştu?
Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 35-40 yıldır çözülemeyen Kürt sorunu için meşru bir organa ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Devlet dediğiniz kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan bunu yaptı. Devleti, İmralı ile muhatap kıldı. Mesela İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP'yi meşru organ olarak görebiliriz. Eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla çözebiliriz" demişti.
HDP'ye ilk tepki, eski HDP Eş Genel Başkanı, milletvekili Sezai Temelli'den gelmişti. Temelli, "Kürt sorununun çözümünün yegane muhatabı HDP değil ama bu sorunun çözümü adına bugün demokratik siyaseti var eden ve kolaylaştıran başlıca aktör HDP'dir. Ama asla unutulmaması gereken şey demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır" ifadesini kullanmıştı.
Temelli'nin tartışmalarının ardından Kürt sorununda HDP'nin rolü tartışmaları başlamıştı. Gazeteci İsmail Saymaz'a konuşan HDP'liler, Temelli'nin açıklamasını "sorumsuzluk" olarak nitelendirmiş, "Bizlerde rahatsızlık yarattı. Kurullarımızdan böyle bir açıklama çıkmaz. Böyle bir görüş partiden çıksa kriz olurdu" demişti.
Temelli, tartışma yaratan açıklamasının ardından bir açıklama daha yapmış, “O Tweet'teki görüşler elbette kişisel görüşümdür. Partiyi elbette bağlamaz. HDP adına bağlayıcı açıklamayı tabii ki yetkili organlarımız yapar” demişti.
Öte yandan Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da konuya ilişkin olarak sosyal medya hesabından, "Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir. Tabii ki HDP, Kürt sorununun çözümünde tüm tarafların ve her kesimin, açık ve şeffaf katılımını, muhataplığını bilecek siyasi birikime ve deneyime sahiptir. Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmalar gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz" açıklamasını yapmıştı.
TIKLAYIN - Siyasette “Kürt sorunu çözümünün adresi neresi?” tartışması
|