Yaşam

Adnan Hoca yargılandı, hâkimler birbirleriyle tartıştı

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Oktar'ın da aralarında bulunduğu tutuksuz 4 sanık katıldı.

12 Şubat 2013 18:52

Başlangıcı 2000 yılına dayanan ve kamuoyunda ''Adnan Hoca'' olarak tanınan Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın, Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden yargılandığı davada mahkeme hakimleri birbirleriyle taştıştı.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Oktar'ın da aralarında bulunduğu tutuksuz 4 sanık katıldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Selahattin Toğuş'un mahkemeye celse arasında gelen evrakları okumasının ardından, sanık Adnan Oktar'a, ''Nasıl oldunuz, iyileştiniz mi?'' diye sordu. Oktar da ''İyileştim. Şu an duruşmadayım'' diye cevapladı.

Avukatların yazılı taleplerini dosyaya ekleyen Başkan Toğuş'un, ''Yazılı taleplerinizin haricinde, sözlü talebiniz var mı?'' diye sorduğu sanık ve sanık avukatları, başka taleplerinin olmadığını ifade etti.
Yine bir talebi olup olmadığı sorulan sanık Adnan Oktar'ın, ''Size güveniyoruz'' dediği Başkan Toğuş, ''Güveneceksiniz, sonuçta burası devlet kapısıdır. Burada bir yanlış olursa bunun Ankara'sı var'' ifadesini kullandı.

 

Hakimler arasında tartışma

 

Daha sonra sanıklarla avukatları tarafından mahkemeye yazılı olarak sunulan taleplere ilişkin ara kararını yazdırmaya başlayan Toğuş, avukatların, davanın düşmesi taleplerine yönelik zamanaşımı konusunun daha sonra değerlendirilmesine karar verildiğini tutanağa yazdırdı.

Bu sırada üye hakim Savaş Yıldırım, Başkan Toğuş'a hitaben ''Bu konuda ya şimdi karar verin ya da tutanağa bu şekilde bir ara karar yazdırmayın. Çünkü böyle bir ara karar, usule aykırıdır'' diye uyarıda bulundu. Uyarı üzerine başkan Toğuş ile Yıldırım, duruşmada bir süre tartıştı. Daha sonra, Yıldırım'ın uyarısını dikkate alan başkan Toğuş, bu ara kararı tutanaktan çıkarttırdı.

Duruşmada hazır bulunan Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 4 sanığa, bir sonraki celsede hazır bulunmalarını bildiren başkan Toğuş, gelmemeleri halinde haklarında yakalama kararı çıkarılacağını da ara karara yazdırdı. Bu ara karara da yüksek sesle itiraz eden hakim Savaş Yıldırım, ''Sanıkları bağışık yargılayın. Adamları yakalamak için elinizden geleni yapıyorsunuz'' dedi.

Başkan Toğuş'un, ''Evet, yapacağız tabii ki'' karşılığını verdiği Hakim Yıldırım, ''Tutuklama için çok meraklısınız. Böyle ara karar olmaz. Bu kararın altına biz de imza atacağız'' ifadesini kullandı. Yeniden konuşan Toğuş, ''Bunun yeri burası değil. Müzakere edilerek karar verilir. Burada tartışmayalım''
dedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Toğuş, bu tartışma sonrası ara karar tutanağına, yakalama emri olmaksızın, ''sanıkların duruşmada hazır bulunmaları'' ifadelerini geçirdi. Ara kararların yazdırılmasından sonra duruşmaya gün verilmesi aşamasında da kısa süreli bir tartışma yaşandı. Üye hakim Salim Tuna, duruşmayı 22 Mart 2013 tarihine erteleyebileceklerini söyledi. Bunun üzerine avukatlar, beklenen evrakların geç geleceğini belirterek, duruşmanın Nisan ayı sonlarında yapılmasını talep etti. Bunun üzerine duruşma, 26 Nisan 2013 tarihine ertelendi.

 

Davanın geçmişi

 

İstanbul 1 No'lu DGM'de, 7 Nisan 2000'de görülmesine başlanan dava, mahkemenin 12 Eylül 2003'te verdiği ''görevsizlik kararı'' üzerine İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmişti. Bu kararda, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 34 sanığın, ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' ve ''tehditle menfaat temin etmek'' suçlarından 4 ile 11 yıl, diğer 2 sanığın da ''cürüm işlemek amacıyla oluşturulan teşekküle yardım etmek'' suçundan 1'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istenmişti.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, dava İstanbul 1 No'lu DGM'de sürdüğü esnada mahkeme heyetinin reddedilmesi üzerine heyetin davadan çekildiğini anlatmıştı.

Bunun üzerine davaya bakmaya başlayan İstanbul 2 No'lu DGM'nin dosyayı ''görevsizlik kararı'' ile İstanbul 3 No'lu DGM'ye gönderdiğini, iki mahkeme arasında oluşan uyuşmazlığı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin de 3 No'lu Mahkeme'nin görevli olduğunu bildirdiğini belirten savcı Erbay, sanıklar hakkındaki ''çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve örgüte üye olmak'' suçlarını düzenleyen eski TCK'nın 313. maddesinin DGM kapsamından çıkarılması üzerine dosyanın İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiğini hatırlatmıştı.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, dava konusu olayların Adnan Oktar'ın Silivri'deki villasında geçtiği gerekçesiyle ''görevsizlik kararı'' vererek dosyayı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiğini kaydeden savcı Erbay, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nin de olayların Beykoz'daki villada geçtiğini belirterek, dosyayı Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiğini anlatmıştı.

Bu mahkemeler arasında oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosyayı tekrar inceleyen Yargıtay'ın, davaya bakmakla İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğunu bildirdiğini ifade eden savcı Erbay, sanık avukatlarının ''görevsizlik kararı''nda geçen bazı cümlelerden dolayı İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti'nin reddini istediklerini, heyetin de davadan çekildiğini kaydetmişti.

Dava dosyasının bu defa İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gittiğini, bu mahkemenin bankacılık suçları konusunda, 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ise kaçakçılık suçları konusunda ihtisas mahkemesi olması nedeniyle dosyanın İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiğini anlatan savcı Erbay, mahkemenin davaya ilişkin ilk incelemesini 23 Haziran 2004'te yaptığını hatırlatmıştı.

 

Mahkemenin önceki kararı
 


İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yaptığı yargılama sonucunda 24 Ekim 2005'te Adnan Oktar ile 34 sanık hakkındaki dava dosyasının zaman aşımı dolduğundan düşmesine karar vermişti. Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 17 Mayıs 2007'de Adnan Oktar ile 17 sanık hakkındaki yerel mahkemenin kararını bozmuştu.

Yüksek mahkeme, bozma kararında, ''bu kişilerin grup olarak bir araya geldiklerini, basın-yayın kuruluşları üzerinde nüfuz elde etme, kendilerine ve başkalarına haksız çıkar sağlama, destekledikleri kişi ve siyasi partilerin seçimlerde oy elde etmesi için zor ve tehdit uygulamak suretiyle yıldırma, korkutma ve sindirme gücü kullanarak suç işlemek amacıyla örgüt kurduğunu'' belirtmişti.

Kararda, sanıkların eylemlerinin, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu'nda baskı, cebir ve şiddet kullanarak çıkar amaçlı örgüt kurma ve yönetme suçunu düzenleyen 1. madde kapsamına girdiğinin sabit olduğuna yer verilmişti.

Yüksek mahkeme, bu suç yönünden aralarında Oktar'ın da bulunduğu 18 sanık hakkında zaman aşımı süresinin dolmadığına işaret etmişti. Yeniden yapılan yargılamada, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili ağır ceza mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğuna karar vermişti.

Uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise davaya bakmakla İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğunu belirterek, dosyayı iade etmişti.

Bunun üzerine yargılaması sürdürülerek 9 Mayıs 2008'de karara bağlanan davada, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 6 sanık, ''çıkar amaçlı örgüt kurmak ve yönetmek'' suçundan 3'er yıl hapis cezasına çarptırılırken, 1 sanığın cezası ertelenmiş, 9 sanığın davası zaman aşımından düşmüş, 2 sanığın dosyası ise ayrılmıştı.

Bu karar da Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından 28 Aralık 2009 tarihli kararla, 7 sanık açısından bozulmuştu.