Medya

Adnan Bulut: Türkiye hiçbir döneminde böyle bir zorbalık yaşamamıştır; kendilerinden olmayan gazetecilerin ya işsiz ya hapiste kalmasını tercih ediyorlar!

"Patrondan ziyade gazeteci bakışı olarak haberleri yapmaya çalışıyoruz"

16 Aralık 2022 19:49

KRT TV Genel Müdürü Adnan Bulut, Maltepe Belediyesi’nin 'Yeni Medya Düzeni ve Medyanın Rolü' Forumu’nda; “Türkiye hiçbir döneminde böyle bir kindar dönem, böyle bir zorbalık yaşamamıştır. Başka yayın organlarının yayın yapmasını engellemeye çalışıyorlar. Kendilerinden olmayan gazetecilerin ya işsiz ya hapiste kalmasını tercih ediyorlar” dedi. Halk TV Haber Yayın Yönetmeni Bengü Şap Babaeker de ana akım medyanın tüm işlevini kaybettiğini belirterek, alternatif medyanın güçlendiğini söyledi. TELE1 Ankara Temsilcisi Zeynel Lüle ise “Patrondan ziyade gazeteci bakışı olarak haberleri yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Maltepe Belediyesi’nin “Yeni Dünya Düzeni ve Medyanın Rolü” forumu, bugün Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlendi. KRT TV Genel Müdürü Adnan Bulut, Halk TV Haber Yayın Yönetmeni Bengü Şap Babaeker ve TELE1 Ankara Temsilcisi Zeynel Lüle; gazeteci Necdet Saraç’ın moderatörlüğünde “Alternatif Medyanın Rolü” başlıklı oturumda konuştu.

Adnan Bulut: O sığ karanlık dağılıyor, ışık göründü

KRT’nin kuruluş sürecini anlatan Adnan Bulut, kanalın, Türkiye’nin en çok izlenilen kanallardan birisi hâline geldiğini söyledi. “Bir grup idealist insan, orada yayıncılık yapmaya çalışıyoruz ama elektrik faturamızı ödemekte zorlanıyoruz” diyen Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uydu kirasını ödemekte zorlanıyoruz. Digitürk’ten yayın yapmamız gerekiyor, bunu ödemekte zorlanıyoruz. Kanaltürk döneminde bize reklam veren bir holding sahibi, özel bir sohbette demişti ki, ‘Adnan Bey, ben artık size reklam veremeyeceğim’. ‘Niye, yaşamak için desteğinize ihtiyacımız var’ dedim. ‘Geçenlerde bir restorana gittim. Elimi yıkamak için tuvalete gittiğimde yanıma, ekranlardan tanıdığım AKP’li yanaştı; 'Sen bu Kanaltürk’e reklam vermeyi sürdürecek misin' dedi. Beni, şirketimi batırmakla tehdit etti. 'Artık size reklam vermem mümkün değil. Artık başınızın çaresine bakın’ dedi. Reklam veren holding, şirket yöneticilerine ‘Reklam vermeyin, yoksa vergi müfettişlerini gönderirim ve milyonlarca cezayı yazarım, seni de batırırım’ diye. Türk basınının geldiği durum, son AKP dönemindeki çalıştığım kurumlar ve kendim üzerinden anlatmaya çalıştığım şey, Türk basının geldiği nokta budur. O sığ karanlık dağılıyor, ışık göründü. Son 20 yılda hiç hissetmediğim kadar iyi hissediyorum kendimi. En azından umuda doğru yürüyüş başladı. Bunda Altılı Masa’nın çevreye yaydığı umut dalgası da hepimize aslında, Türkiye’nin iyileşmesi, normalleşmesi anlamında bir umut, hırs, çalışma isteği veriyor.

"Her şey çok daha güzel olacak"

55 yaşına geldim. Şu seçimden sonra umarım Türkiye, Türk basını normalleşir. Ben de artık balık tutmaya gideyim, çünkü 20 yıldır dayak yiyorum. Çok yoruldum. Yaşadığım zulmü ben bilirim. Bizi açlıkla imtihan ettiler. Bunlar zorba, bunlar kindarlar çünkü. Türkiye hiçbir döneminde böyle bir kindar dönem, böyle bir zorbalık yaşamamıştır. Başkalarına yaşam hakkı tanımıyorlar. Başka yayın organlarının yayın yapmasını engellemeye çalışıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden olmayan gazetecilerin ya işsiz ya hapiste kalmasını tercih ediyorlar. Tüm bu deneyimleri yaşamış bir insan olarak söylüyorum ki, bu karanlık dağılıyor. Bizim umuda yolculuğumuz sürüyor ve dünden aldığım enerjiyle her şey çok daha güzel olacak, diyorum.”

Bengü Şap Babaeker: Toplum, ana akım medyada haber bulamıyor

Halk TV Haber Yayın Yönetmeni Bengü Şap Babaeker de medyanın yüzde 90’ının iktidarın kontrolünde olduğunu belirtti. Babaeker, şunları söyledi:

“Böyle olunca toplum, haber alma hakkını kullanmak için başka mecralar aramak zorunda kalıyor. Çünkü ana akım medyada haber bulamıyor, haber alma hakkını kullanamıyor. Tam da ana akım medya tüm işlevini, medya olma gücünü, halkın haber alma hakkını kullanabileceği özelliğini yitirince Türkiye’de alternatif medya güçlendi. Şu anda Halk TV, TELE1, KRT diyebileceğimiz 3 televizyon şu anda toplumun, haber alma hakkını kullanmak istediğinde başvurduğu ilk televizyon kanalları. 15 gündür biz Türkiye’de önce Hiranur Vakfı’nı tartıştık. 6 yaşında bir çocuğu, babası, kendisine veliaht diye gözüne kestirdiği 29 yaşındaki müridine vermiş. Babanın onayıyla, rızasıyla bir çocuk, senelerce istismara uğramış. Bunu bütün tarikat bilmiş, herkes görmüş ve susmuş. Çocuk, büyüyüp kadına dönüştüğünde, ne yaşadığını fark ettiğinde adalete sığınmış, 2012’de o dosya, tarikatın yargıdaki kolları sayesinde örtbas edilmiş. 2020’de tekrar bu dosya açılmış ve aradan 2 yıl geçtikten sonra sesini ancak alternatif medyadan duyurabilen, gazeteciliğin yüz akı Timur Soykan bu dosyaya ulaşmış ve BirGün gazetesindeki köşesinde yazmış. Timur Soykan bu haberi, Hürriyet’te çalışıyor olsaydı, Sabah gazetesinde çalışıyor olsaydı, yazamazdı. Bu haberi BirGün’de yazdı. Timur Soykan, Halk TV programcısı. O fotoğrafları Halk TV’de yayınladı. Bu skandal, bu rezalet böyle açığa çıktıktan sonra tüm televizyonlar, gazeteler bunun arkasında gelince gördünüz. Dün Kadir İstekli de tutuklandı, 6 yaşından beri kızını istismara maruz bırakma rızası gösteren o tarikat lideri de tutuklandı.”

Zeynel Lüle: Patrondan ziyade gazeteci bakışı olarak haberleri yapmaya çalışıyoruz

TELE1 Ankara Temsilcisi Zeynel Lüle, kurumunda çalışmaktan çok memnun olduğunu dile getirdi. Rahatlıkla kendini ifade edebildiğini de vurgulayan Lüle, şöyle konuştu:

“Bir gazeteci patrona sahip olmamız açısından da gazeteci gözüyle her şeye bakıyor olabilmemiz bizim için çok önemli bir avantaj. Bir şekilde arkadaşça, gazeteci arkadaşlar bir kanal yürütüyoruz gibi bir durum var. Bu da bizi biraz daha rahatlatan bir durum. Haberlere bakışımız da tabii ki, patrondan ziyade gazeteci bakışı olarak haberleri yapmaya çalışıyoruz. 3 kanal zaten iktidar açısında çok ciddi sorun yaşadığımız Halk TV, TELE1 ve KRT. Basın İlan Kurumu da yazılı basına karşı Demokles’in kılıcını gösteriyor Evrensel, BirGün, Cumhuriyet gazetesi; onlardan en çok çeken yazılı basınlar. Sonuçta böylesine imkânlarla bir şekilde bu düzeni, bu durumu devam ettirmeye çalışıyoruz ama elimizi taşın altına koyduk. 6 aylık da bir süremiz var diye düşünüyoruz.” (ANKA)