Gündem

ABD Büyükelçisi: Suriye'de bağımsız bir Kürt devleti niyetimiz yok

'Türkiye, Irak ve Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz'

24 Haziran 2015 15:47

ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, Washington’un Türkiye Suriye sınırında Rojava kantonlarından oluşan bir Kürt devleti kurulmasını desteklediği iddialarıyla ilgili olarak, “Bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur. Bizim böyle bir niyetimiz, tasarımız, politikamız yok. ABD bu bölgede sınırların değiştirilmesine karşıdır, aynı Avrupa ve Avrasya’da sınırların güç kullanarak değiştirilmesine karşı olduğu gibi” dedi.

Star’dan Saadet Oruç’a konuşan John Bass, “ABD, Türkiye, Suriye ve Irak’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü şekilde desteklemektedir. Şu anda Suriye ve Irak’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne en büyük tehdidin DEAŞ (IŞİD – T24) olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Saadet Oruç’un ABD Ankara Büyükelçisi John Bass’la yaptığı söyleşi şöyle:

Tel Abyad’daki gelişmelerle başlamak istiyoruz. Lafı dolandırmadan soralım: ABD, sınırımızda bir Kürt devleti kurma sürecine liderlik mi ediyor?

Hayır. Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bugün bir araya gelebilmemiz beni çok mutlu etti. Bunun nedenlerinden biri de geçtiğimiz hafta Türk basınında ortaya çıkan ve ABD’nin, Türkiye’nin sınırları da dahil olmak üzere bölgenin demografisini ve sınırlarını değiştirmeye yönelik bir komplo ya da büyük plan hazırladığı yönündeki anlayıştan son derece rahatsız olmam. Bunun gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur. Bizim böyle bir niyetimiz, tasarımız, politikamız yok. ABD bu bölgede sınırların değiştirilmesine karşıdır, aynı Avrupa ve Avrasya’da sınırların güç kullanarak değiştirilmesine karşı olduğu gibi.

Değinmek istediğim ikinci nokta: ABD, Türkiye, Suriye ve Irak’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü şekilde desteklemektedir. Şu anda Suriye ve Irak’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne en büyük tehdidin DEAŞ olduğuna inanıyoruz. DEAŞ’a baskı uygulayarak faaliyet yeteneğini düşürme ve çatışmalarda verdiği kayıpları telafi etme kapasitesini azaltmaya yoğunlaştırmamızın nedeni de bu. Bu nedenle DEAŞ’ın Rakka’dan Tel Abyad’a ve Türkiye sınırına erişimini kesmenin son derece önemli olduğunu düşündük. Çünkü Terörizm Raporu’nda da göreceğiniz üzere, Türkiye hükümeti ve ortaklarının çabalarına rağmen DEAŞ son 6 ila 8 aydır Türkiye sınırına yakınlığı ve buradaki varlığından yararlanarak verdiği kayıpların bir kısmını telafi etmeyi başardı. Bu nedenle biz de DEAŞ’ın sınıra erişimini engelleyecek yollar bulmaya odaklandık.

Arapları da destekliyoruz

Suriye’deki PYD, PKK’nın kollarından biri. ABD, PKK’yı terör örgütü olarak görmesine rağmen, PYD’yi terör örgütleri listesine eklemiyor. Peki, bu noktada DEAŞ’a karşı PYD ile neden işbirliği yapıyorsunuz?

Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadele veren çeşitli gruplara hava saldırıları ile destek oluyoruz. Bunlar arasında Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Suriyeli Arap gruplar ve PYD de dahil olmak üzere bazı Suriyeli Kürt gruplar da var.

Azez’de Suriyeli muhalifler IŞİD’le savaşıyor ama onları desteklemiyorsunuz?

Suriye’nin kuzeybatısında mı? Mara hattı üzerinde, Azez ve Mara’nın içinde ve çevresinde, bu alanlarda iki hafta içerisinde hava saldırıları gerçekleştirdik, ılımlı Suriyeliler’e destek amacıyla.

 

Demografi değişmeyecek

Ancak Suriyeli muhalifler ve IŞİD arasında çatışmalar meydana geldi; PYD orada değildi, siz de hava saldırısı ile destek vermediniz.

Son iki hafta içerisinde o bölgelerde DEAŞ’a karşı savaşan ılımlı Suriyeli muhaliflerin, Suriyeli Arap grupların çabalarını desteklemek için Suriye’nin kuzeybatısındaki DEAŞ hedeflerine yönelik olarak pek çok kez hava saldırısı düzenledik. Suriye’nin kuzeyindeki durumla ilgili bir şey daha söylemek istiyorum: Şu anda sürdürülen çatışmanın bölgenin demografisini kalıcı bir şekilde değiştirmek amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Suriye’nin merkezinin kuzeyinde ya da diğer bölgelerde demografinin değiştiğini görmek istemiyoruz. Ayrıca Tel Abyad’da ya da civarında yaşayıp, çatışmalardan kaçmak için evlerini terk edenlerin güvenli olduğunu hissettikleri anda evlerine dönme fırsatına sahip olmalarının önemli olduğunu düşünüyoruz.

PYD, Tel Abyad’daki çatışmalar sırasında insanları Türkiye sınırına doğru göç etmeye zorladı ve ardından geri dönmelerine engel oldu. Sonra da Kuzey Iraklı Kürtleri Tel Abyad’a yerleştirdi. Bu sizce bir demografi operasyonu değil mi?

Ben durumu bu şekilde betimlemezdim. Bizim amacımız kesinlikle bu değil ve söylediğim gibi, demografiyi kalıcı olarak değiştirmek için mevcut çatışmadan faydalanmayı amaçlayan her çabayı reddediyoruz. İster Suriyeli Kürt olsun, ister Suriyeli Arap ya da Türkmen olsun, evini terk etmek zorunda kalan kişilerin kendilerini güvende hissettiklerinde evlerine dönebilmelerini mümkün kılacak bir sonucu sahada elde etmek istiyoruz. Yeterince güvende olduklarını hissettikleri zaman, geri dönebilmelerinin gerekliliği yönündeki beklentimizi de açık bir biçimde ortaya koyuyoruz. O nedenle, sizin de bahsettiğiniz sınırın Suriye tarafının kapatılmasına dair haberleri ciddiye alıyor, inceliyor ve güvenlik açısından iyi bir nedeni olmadıkça bu tür durumların önüne geçilmesini istiyoruz.

Türkiye’nin endişesini anlıyoruz

Peki ya PYD? Türkiye PYD’yi bir terör örgütü olarak görüyor ama siz çatışma alanında PYD ile işbirliği yapıyorsunuz.

PYD ile işbirliğimiz Türkiye odaklı ya da Türkiye’nin istikrarını bozmaya yönelik ya da Suriye’de Türkiye sınırı üzerinde özerk bir Kürt bölgesi kurmaya yönelik değil. PYD ile yaptığımız sınırlı işbirliği, Türkiye sınırı etrafındaki bölgelerde DEAŞ’a karşı gerçekleştirilen hava saldırılarını kapsıyor. Türkiye’nin PYD hakkındaki endişelerini anlıyoruz. Geçen yıl, DEAŞ’ın Türkiye’nin Suriye sınırında büyük mesafeleri kontrol ettiğini gördük. Nüfuz alanının genişlediğini ve gerçekten istikrarı bozucu bir düşman ve terör örgütü olarak faaliyetlerine devam ettiğini, Türk hükümetinin yoğun çabalarına rağmen, DEAŞ’ın Türkiye üzerinden kaçakçılık yoluyla kaynak sağlamayı sürdürdüğünü gördük. Türk devleti ve ordusu, DEAŞ mensuplarının Suriye’den ayrılıp Türkiye üzerinden farklı yerlere ulaşmasını engellemek için son derece yoğun çalışmalar yürütmek durumunda kaldı. DEAŞ’ın ideolojisini yaymasını ve pek çok ülkede ve Türkiye’de hücreler oluşturmasını önlemek Türkiye de dahil olmak üzere hepimizin menfaatinedir. DEAŞ’in burada kök saldığını görmenin uzun vadede Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu olduğunu düşünmüyorum.

 

Irak’ta federatif, Suriye’de üniter

 

Somut ifadelerle açıklamak gerekirse, ülkenizin bağımsız bir Kürt devletine dair politikası nedir?

Türkiye, Irak ve Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi sözcüsü Safin Dizayi ve lideri Barzani, ‘bağımsız bir Kürt devleti hayali kurduklarını ve bunun bir zaman meselesi olduğunu’ belirtiyor.  Salih Müslim’in de PKK’ya bağlı ve son derece aktif olduklarını da biliyoruz. Siz de bölgede onlarla işbirliği yapıyorsunuz.

Onlarla Suriye’de bağımsız bir Kürt devleti ya da özerk bir bölge oluşturmak amacıyla işbirliğinde bulunmuyoruz. Tüm Suriyelilerin temsil edildiği bir hükümete sahip olan, birleşik bir Suriye’yi destekliyoruz. Ayrıca çeşitli etnik grupların yönetime katılması için uygun fırsatların nasıl dengeleneceğine karar vermek ve bu grupların menfaatlerinin anlaşılmasını sağlamak Suriye halkı açısından önemli olacak. Suriye’de PYD ile bağımsız bir Kürt devleti kurulması amacı ile ya da bu yönde bir politika hedefiyle işbirliği yapmıyoruz.

Kuzey Irak’ta bir bağımsız Kürt devleti ilan edilirse, bunun önüne geçmek için bir adım atacak mısınız?

Ne olabileceğine dair varsayımlara şu anda girmenin yapıcı olacağını düşünmüyorum. ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı Biden, özel temsilcimiz John Allen ve temsilci yardımcımız Brett McGurk tarafından verilen beyanlara dikkatle bakmanızı söyleyebilirim. Hepsi de ‘Irak’ın farklı topluluklara kendilerini yönetme ve ihtiyaçlarını karşılama fırsatı sağlayan, yüksek seviyede bir federal yapı sergileyen ancak merkezi hükümetle bağlarını koruyan, birlik içerisinde bir devlet olarak kendi kendini idame ettirebilmesine destek verilmesinin öneminden bahsetmişlerdir.

Barzani ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden diğer yetkililerin vermiş olduğu somut beyanlar var. Bu varsayımlara dayanan bir soru değil. İhtimallerden de bahsediyoruz. Eğer bunu yaparlarsa, önleyecek misiniz?

“Eğer” içeriyorsa, bu soru varsayımsaldır.

Diplomatlar olarak sizler de sürekli “eğer” içeren sorularla uğraşıyorsunuz.

Anlatmak istediğim şey şu; beyanlarımızı dikkatle incelerseniz, farklı toplulukların kendi yerel meselelerini belli ölçüde çözmelerine imkan sağlayan federal bir yapıya sahip Irak’ı, mevcut coğrafyası ve sınırlarıyla desteklediğimizi göreceksiniz. Dolayısıyla, Irak’ta gelecekte meydana gelebilecek herhangi bir gelişmeye bu açıdan yaklaşacağız.

Kaynaklarımızın verdiği bilgiye göre; geçen yıl Haziran ve Temmuz’da Türk yetkilileri, ABD makamlarına  PKK ve PYD arasındaki ilişkiye dair  bilgi verdi. ABD bunları dikkate almamış gibi görünüyor. 

Örgütleri ‘yabancı terör örgütü’ olarak tanımlamada kullanılan ölçütleri değerlendirirken farklı bilgi kaynaklarını dikkatle inceliyoruz. Bu noktada -sizin de bildiğiniz gibi- PYD’yi yabancı terör örgütü olarak adlandırmış değiliz. Ancak Türkiye’nin böyle düşünmesini, PYD ile PKK arasında güçlü bağlar görmesini önemle dikkate almaktayız.

Türkiye’den gelen bilgilere güvenmiyor musunuz?

Bunun güven meselesi olduğunu düşünmüyorum. İlk olarak bu bölgeyi anlama meselesi, ikincisi farklı gruplar arasındaki bağlantıları anlamaya çalışma ve üçüncü olarak da elde edilen bilgileri ABD hukukunun gerektirdiği koşulların yapısıyla yan yana koyma meselesi. Fakat burada önemli olan -daha önce de belirtmiş olduğum gibi- terör örgütlerinin ortak güvenliğimize yönelik çeşitli tehditleriyle mücadelede Türk hükümetiyle yakın çalışmaya devam ediyor olmamızdır. Ayrıca Türkiye halkı ve hükümetinin sonuçlandıracağı bir konu olan çözüm sürecine güçlü şekilde destek vermeyi de sürdürüyoruz.

İlgili Haberler