Ruşen Çakır
(Vatan - 29 Eylül 2012)
Erdoğan sonrası dönemin startı yarın veriliyor
AKP’yi 2013, 2014 ve 2015’te yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere taşıyacak olan kadrolar yarın yapılacak kongrede belirlenecek. Yazarımız Ruşen Çakır AKP’ 4’üncü Olağan Büyük Kongresi’ni beş soru etrafında değerlendiriyor.
1- Milli Görüş hareketinde kongreler neden hep öne çıkar?
Kongreler öteden beri Milli Görüş hareketi için çok önemli anlar olmuştur. Çünkü bu hareketin en büyük iddiası örgütlenme alanındadır ve örgütlenmedeki maharet ve ustalık dosta düşmana en iyi kongrelerde gösterilir.
Gazeteci olarak Milli Görüş partilerinin kongrelerini yerinde izlemeye çalıştım: Refah Partisi’nin üçüncüsünden başlayarak tüm kongrelerine gittim; Fazilet Partisi ve AKP’nin de hiçbir kongresini kaçırmadım. (Her ne kadar “gömlek çıkarma”dan söz edilse de AKP’yi, bir şekilde Milli Görüş’ün devamı olarak gördüğümü daha önce yazmıştım.)
RP kongrelerinde her şey önceden belli olduğu için heyecanlı pek bir şey olmazdı. Belki tek istisna 13 Ekim 1996’da yapılan beşinci ve son kongrede Necmettin Erbakan’ın yaptığı ve sisteme entegre olabileceğinin işaretlerini verdiği uzun konuşmadır. Ne var ki 28 Şubatçılar Erbakan’ın uzattığı eli sıkmak yerine tabiri caizse kırmayı tercih ettiler ama orta vadede kazanan Erbakan (ve onun öğrencileri), kaybedense post-modern darbeci generaller ve onların destekçileri oldu.
Milli Görüş hareketi tarihindeki en kritik kongre 14 Mayıs 2000 günü gerçekleşti. O gün yapılan Fazilet Partisi’nin birinci ve sonuncu kongresinde Abdullah Gül, Erbakan’ın desteklediği genel başkan Recai Kutan’a karşı yenilikçi kanadın adayı olarak çıktı. Gül 521, Kutan ise 633 oy aldı.
AKP kongreleri de esas olarak RP dönemini çağrıştırır: Genel başkanlık için birden fazla aday çıkmaz, yönetim için listeler yarışmaz. Hal böyle olunca kongrenin organizasyonu, liderin yönetime kimleri uygun gördüğü ve yapacağı konuşma merak uyandırır.
2- Bu kongre özel olarak neden önemli?
Ancak yarınki kongre birçok açıdan hem AKP, hem de bu parti ülkenin kaderine damgasını vurduğu için tüm Türkiye için fazladan önem taşıyor. Öncelikle bu, genel başkan olarak Erdoğan’ın son kongresi. Cumhurbaşkanlığı için 2014’te aday olması beklenen Erdoğan, Köşk’e çıksa bile partisi üzerindeki kontrolünü kaybetmek istemeyecektir. Bu nedenle 4. Kongre’yi “AKP’de post-Erdoğan dönemine geçişin startı” olarak niteleyebiliriz.
Bu kongrede şekillenecek olan yeni yönetimin AKP’yi 2013 yerel, 2014 cumhurbaşkanlığı ve 2015 genel seçimlerine taşıyacak olmasının da altını çizelim.
Son olarak, AKP’nin yeniden yapılanmasında, MİT kriziyle birlikte su yüzüne çıkan “yeni tür iktidar savaşları”nın da ciddi bir faktör olacağını ileri sürebiliriz.
3- Erdoğan yeni bir “balkon konuşması” mı yapacak?
Erdoğan’ın çok uzun bir konuşma yapacağı anlaşılıyor. Bunun bir “balkon konuşması” olması yönünde epey beklenti var, hatta çok şey yazılıp çiziliyor ama sanmıyorum. Zaten Erdoğan’ın konuşma metnini hazırlayanlar da sosyal medyada “Metin ekibi olarak, kongre konuşmasıyla ilgili çıkan tüm haber ve yorumları komedi izler gibi izliyoruz” diyerek beklenti çıtasını aşağıya çekmeye çalışıyorlar. Erdoğan daha önceki “balkon konuşmaları”nı birinci çıktığı seçimlerin ardından yapmış, AKP’ye oy vermemiş, hatta ona düşman olan kesimlere hitap etmeyi, onların kaygı ve korkularını gidermeyi esas almıştı. Yarınsa seçim değil kongre söz konusu olduğu için kendi tabanına ve parti teşkilatını gözeten bir konuşma yapması doğal olacaktır.
4- Erdoğan ne tür mesajlar verebilir?
Erdoğan’ın yeni bir Oslo süreci başlatılabileceği sözleri, hükümetin Kürt sorununda tekrar açılım perspektifine döneceği şeklinde yorumlanıyor ve Erdoğan’ın kongrede bu bağlamda net mesajlar vereceği söyleniyor. AKP liderinin “aslında Kürt sorunu yok” çizgisinde ısrar etmeyeceği kesin olmakla birlikte siyaseten kendisini ve hükümetini bağlayıcı çıkışlar yapacağını sanmam. Nitekim kongrenin temel sloganı da “Büyük Millet, Büyük Güç, Hedef 2023”, diğer bir deyişle “tek millet” duruşundan taviz yok. Bununla birlikte Erdoğan’ın Kürt sorununun insani yönünü öne çıkarmasını, yani Kürtlerin zihinlerinden çok kalplerine hitap etmesini bekliyorum.
5- Parti yönetimi nasıl şekillenir?
İşletilen istişare mekanizmaları, yaptırılan anketler vb.den sonra, tıpkı seçimlerde adayların belirlenmesi gibi yeni AKP yönetiminin kimlerden oluşacağını Erdoğan saptayacak. Bu nedenle medyada çıkan spekülasyonlar birer “tahmin”den ibaret. Yine de Numan Kurtulmuş başta olmak üzere birkaç eski HAS Partilinin, Süleyman Soylu ve Osman Can’ın vitrine çıkarılması şaşırtıcı olmayacaktır. Erdoğan milletvekili adaylarını belirlerken Kürt sorununa angaje olmuş isimlerin üzerini çizmiş yerlerine düşük profilli pek tanınmayan kişileri tercih etmişti. Eğer parti yönetimine Kürt sorununun çözümü noktasında iddia sahibi bir(kaç) isim katarsa sahiden ilginç olur. Bu bağlamda Haşim Haşimi’nin adı geçiyor ki bunda şaşıracak bir şey yok. Şaşırtıcı olan Milli Görüş geçmişine sahip Haşimi’nin bugüne kadar AKP’ye katılmamış olmasıdır.
unutmamak gerekiyor: Yarın Erdoğan sonrası AKP’nin sadece startı verilecek. Yani yepyeni bir süreç başlayacak. Bu nedenle yönetime girecek veya yönetimden çıkacak isimlere bakıp çok iddialı tahliller yapmak yanlış olacaktır. Belli bir süre sonra kabine revizyonu; TBMM grup yönetiminin değişimi gündeme gelebilir. Ayrıca iktidar partisi kongrenin hemen ardından yerel seçim için hazırlıklara başlayacak. Dolayısıyla Erdoğan parti yönetimine almayacağı bazı isimleri pekala başka, hatta çok daha etkili yerler için düşünüyor olabilir.
Kongre öncesi ‘2. adam’ mesajı
Başbakan Erdoğan, Numan Kurtulmuş’a verdiği önemi vurgulayan bir fotoğraf verdi. Erdoğan ve Kurtulmuş AK Parti Genel Merkezi’nde buluştuktan biraraya geldi. İkili önce Genel Merkez’in karşısındaki Başyazıcıoğlu Camii’nde Cuma namazını kıldı. Birlikte yürüyerek gittiği camiden çıktıktan sonra yine partinin karşısındaki lokantaya geçen Erdoğan ve Kurtulmuş öğle yemeğini de birlikte yedi. Erdoğan’ın kongre öncesi basına Kurtulmuş ile birlikt bu şekilde fotoğraf vermesi, siyasi kulislerde “2. adam” mesajı olarak yorumlandı. Erdoğan ve Kurtulmuş’un öğle yemeğine, Erdoğan’ın kurmayları da katıldı. Cağ kebabı, etli ekmek, tandır ve kadayıf dolması yenilen yemeğin faturasını kredi kartıyla ödeyen Başbakan’ın garsonlara da bahşiş verdiği belirtildi.