Medya

36 yıllık arkadaşı Hakan Kara'yı yazdı: Cumhuriyet'in hafızasıdır o

"Hakan Kara gözaltına alınırken arşivini barındırdığı harddisklerine de el konulduğunu duyunca çok güldüm!"

05 Aralık 2016 11:51

36 yıllık arkadaşı Sedat Pişirici, Cumhuriyet'e yönelik yapılan operasyon kapsamında tutuklanan 10 yazar, çizer ve yöneticinin arasında bulunan Hakan Kara hakkında konuk yazar olarak gazete bir yazı kaleme aldı. Pişirici, "Haberde başı sıkışan ona gelirdi. Bilirlerdi ki o muazzam arşiviyle 'Cumhuriyet'in hafızasıdır Hakan Kara" diye yazdı. 

Pişirici'nin Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (5 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan 'Cumhuriyet'in hafızasıdır o' başlıklı yazısı şöyle:

Hakan Kara gözaltına alınırken arşivini barındırdığı harddisklerine de el konulduğunu duyunca çok güldüm! Çünkü polisin, savcının ya da bilirkişinin, içinde binlerce haber, bilgi, belge barındıran o harddisklerin içinden çıkması mümkün değildi. Arşivcidir Hakan, her şeyi kaydeder. Hiçbir şeyi silmez, atmaz. Bunu nereden mi biliyorum? Geride bıraktığımız 36 yıldan. İnsan yeri geliyor anasından babasından, yeri geliyor eşinden, sevgilisinden, sebep oluyor kardeşinden, evladından ayrı düşüyor ama biz Hakan ile 36 yıldır ayrı düşmedik. Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nun birinci sınıfında tanıştık Hakan Karasinir ile. Yanlış okumadınız, asıl soyadı Karasinir’dir Hakan’ın.

Ama habere Karasinir soyadı ile attığı imza çoğu zaman uzun gelince, Hikmet Abi (Çetinkaya) tarafından kısaltılıp “Kara” olmuştur. Bana kalırsa iyi de olmuştur. Bir gerçeği ifade etmiştir. Çünkü ben, geçen 36 yıl içinde bir kere bile “sinir”ini görmedim Hakan Kara’nın. Ama duydum. O da geçen sene, kalbinin kırıldığı zamandı. Biz Hakan’la gazetecilik okumaya, 12 Eylül darbesinden bir hafta sonra başladık. Başlangıçta yakınlaşmamızı sağlayan şey, ikimizin de İzmir Atatürk Lisesi mezunu olmasıydı. Okulda dersler basitti. Kulakları çınlasın Şadan Gökovalı ve Hüsamettin Ünsal hocalarımız, “Burada okumakla gazeteci olunmaz, gidin bir yerde çalışın” dediler, biz de tuttuk öğütlerini. Hakan, Dünya gazetesinin İzmir bürosunda iş buldu, sonra Günaydın gazetesinin İzmir bürosunda gece muhabirliği yaptı. Mesleki yolculuğunun üçüncü adımı Cumhuriyet gazetesi İzmir bürosu oldu. O günden bugüne Cumhuriyet’i hiç terk etmedi, Cumhuriyet onu bir-iki kez terk etmek istese de! Hakan bütün titizliği, çalışkanlığı ve disiplini ile hep görevini yaptı.Şöyle bir insandan bahsediyoruz aslında. Diyelim ki dost sofrasında takıldığımız bir konu var, “Ben o konuyu araştırdım” diye söze başlayan ya da ertesi gün iletişim kurup “Dün gece içinden çıkamadığımız mevzu var ya, ben araştırdım...” diye bilgi veren; veya arayıp “Bugün evlilik yıldönümün / eşinin-çocuğunun doğum günü” diye uyaran. Hakan ile aynı gazetede hiç çalışmadık ama özellikle Cumhuriyet’in haber müdürü olduğu uzun yıllar boyunca onunla çalışan meslektaşlarımdan duyduğuma göre, gazetede de öyleydi Hakan. Haberde başı sıkışan ona gelirdi.

Bilirlerdi ki o muazzam arşiviyle “Cumhuriyet”in hafızasıdır Hakan Kara. Her fırsatta uzun uzun sohbet ederdik. Son muhabbetimiz, gözaltına alınmasından önce, 28 Ekim Cuma günü, dört saat sürmüştü. Memleket meselesinden azade, yapay zekâdan başlayıp yeni arşivleme imkânlarına uzanan, nasıl bir tekne almalıyız diye sorup dünyayı en efektif nasıl dolaşırıza hülyalanan dört uzun saat. Bilseydim ona hapislik gözüktüğünü, salmazdım o gün arkadaşımı. Ama Turgut Uyar’dan uyarlayacak olursak, Kasım toparlandı gitti işte, Aralık filan da gider bu gidişle... Hakan ve Kadri ve Murat ve hepsi, çıkarlar dört duvarın arasından illa ki. Yine bakarlar işlerine güçlerine. Kış kışlığını yaptığıyla kalır. Kardeşim önce kavuşur geçen bir ay boyunca dimdik duran sevgilisi Sinem’e, yavrusu Ada’ya, ailesine. Hasretini giderdikten sonra biz yine döneriz muhabbetimize.