-"MHP VE CHP UMDUKLARINI BULAMAYACAK" ANKARA (A.A) - 13.04.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP ve MHP'nin hazırladıkları milletvekili aday listeleri ile seçimlerde umduklarını bulamayacağını belirtti. Arınç, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 12 Haziran'daki milletvekili genel seçiminde partisinin almasını beklediği oy oranı ve çıkaracağı milletvekili sayısına ilişkin soru üzerine Arınç, ''AK Parti, Allah'ın izniyle, milletimizin takdiri ile yeniden üçüncü dönem iktidar olacaktır. Yani bir yeni seçim başarısı ile karşı karşıyayız'' diye konuştu. AK Parti'nin iktidara, Anayasa'yı tek başına değiştirme gücünde gelip gelmeyeceğinin rakip partilerin de merak konusu olduğunu ifade eden Arınç, şunları söyledi: ''Her iki ihtimale de biz hazırız. İkisi de milletin takdiri. Bizim oy oranı bakımından bir şey söyleyemeyeceğim ama 2007'deki yüzde 47'lik oy oranını muhafaza etmek bile büyük bir başarıdır. Çünkü hiçbir partinin hiçbir zaman ulaşamayacağı bir oy oranıydı. Onu geçersek başarımızı katmerlenmiş olur, o oy oranını yakalarsak AK Parti başarı çizgisini devam ettiriyor demektir. Ben AK Parti'nin başarısı konusuna Allah'ın izni ile hiçbir endişe olmadığını biliyorum. Bu aday listeleri ile her iki siyasi partinin de umduklarını bulamayacağını düşünüyorum, CHP ve MHP açısından. AK Parti'deki dinamizm, heyecan, vizyon, yenilenme bu iki partide de yok.'' -''CHP'DEKİ DEĞİŞİMİ ÇOK ÖNEMLİ GÖRÜYORUM''- CHP'deki liste değişikliğinin revizyon olarak algılanıp algılanmayacağı konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Arınç, bunu CHP'lilerin değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Arınç, şöyle konuştu: ''Listedeki değişiklikleri eğer Berhan Şimşek, eğer Canan Arıtman, eğer Mustafa Özyürek ve onun gibiler eleştiriyorsa bu liste CHP'ye oy kaybettirmez. Bugün yerlerinde olmadıkları için Sayın Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'nin bu listesini beğenmeyenlerin tabanda hiçbir karşılığı yoktur. Bunun arkalarında üç tane, beş tane oy bile bulamazsınız. Bunların hepsi şu kişinin veya bu kişinin emriyle, talimatıyla, ricasıyla partiye gelmiş insanlardır. Kişilikleri üzerine bir şey demiyorum ama siyasetin malzemesi insandır. Eğer bir insanla el sıkışmamış, birisiyle bir meseleyi konuşmamış, birisinin kahvesine girmemiş, birisinin taziyesinde bulunmamış, birisiyle bugüne kadar bir 'merhaba' bile etmemişseniz siyasette bunun karşılığı yoktur. Sizi liderler bir yerlere getirebilir ama gittiğiniz zaman arkanızdan ağlayan olmaz. Dolayısıyla ben CHP'deki değişimi çok önemli görüyorum. Kendi içlerinde bu eleştirilecektir ama CHP bir değişim arzusu gösteriyorsa eksiğiyle fazlasıyla ben bunu önemli görüyorum. Şüphesiz yaptıkları çok hatalar var. DYP'de, ANAP'ta geçmişte bulunmuş, bugün yaşları itibarıyla da halk üzerindeki itibarları noktasında da artık sıfır noktasına gelmiş bazı kişileri sırf 'merkez sağdan da aday var, biz artık herkese kucak açan bir partiyiz' düşüncesiyle ortaya çıkmaları bence çok yanlış olmuştur.'' ''Keşke AK Parti'deki gibi bir değişimin 10'da biri CHP'de olabilseydi, 20'de biri MHP'de olabilseydi'' diyen Arınç, AK Parti'nin kadın aday sayısı, 25-35 yaş arası aday sayısı, adayların kariyer ve meslek konusundaki gelişmelerin görüldüğünü bildirdi. Arınç, ''Sadece eskiden şu bakanlığı ya da bu başkanlığı yapmış insanları parti listelerinden aday gösterdiğinizde bunlar oy toplamazlar. Bu matematik bir iş değildir, bu sosyolojik bir iştir. Yani toplumda karşılığı olmayan kişilerle bir parti yenilenmiş olmaz'' diye konuştu. ''CHP'de listeyi eleştirenlere bakılarak listeyle ilgili yorumun da bir ölçüde yapılabileceğini söylediniz'' ifadesine Arınç, ''Yani bu kişilerle eğer CHP eleştiriliyorsa bugün, Kılıçdaroğlu hiç merak etmesin bir tek oyu bile eksilmeyecektir'' karşılığını verdi. -"BU LİSTE AK PARTİ'YE 3-5 PUAN DAHA İLAVE EDECEKTİR" Bazı bakanların da seçim bölgelerinin başka illere kaydırıldığı belirtilerek, ''Sizin isminiz bir ara Şanlıurfa'yla anıldı. Ondan da bahsettiniz, 'Gülüp geçiyorum' dediniz. Ama bunun maddi bir temeli var mıydı?'' sorusunun yöneltilmesi üzerine Arınç, ''Gülüp geçiyorum derken, böyle bir şeyin olmayacağını düşünüyordum. Yoksa Şanlıurfa'nın bütün muhtarları imza toplayıp Ankara'ya gönderdiler. Van'ın bütün sivil toplum örgütleri, 'Sizi istiyoruz' dediler'' diye konuştu. Kendisinin 2009 seçimleri öncesinde Merkez Karar Yürütme Kurulu toplantısında çok açık bir şekilde, ''Nerede bana ihtiyaç varsa beni oradan gösterin. Diyarbakır'da aday yoksa ben giderim. Hakkari'de aday bulamıyorsanız ben giderim'' dediğini ifade eden Arınç, ''Beni böyle bilirler geçmişten bu yana. Bu kez çok daha güzel bir teklifle karşıma çıktılar. Şaşırdım, ama gerekçeleriyle beraber bunu çok uygun buldum. Bursa'da benim iftihar edeceğim bir ildir. Orada da hiçbir yabancılık çekmeyeceğim. Zaten şu ana kadar da çok olumlu tepkiler aldım'' diye konuştu. Türkiye'de artık yabancılık bulunmadığını belirten Arınç, Karadenizli birisinin gelip Manisa'da siyaset yapabileceğine, Manisalı birisinin de Diyarbakır'da siyaset yapabileceğine dikkati çekerek, ''Çünkü bütün Türkiye bizim ve Türkiye'nin meseleleri de hemen hemen her bölgesiyle aynı'' dedi. Listelerde farklı yerlerde görevlendirme yapılmasını çok iyi bir taktik olarak gördüğünü ve bunun başarılı olacağını ve sinerji yaratacağını düşündüğünü dile getiren Arınç, sözlerini ''Türkiye genelinde farklı yerlerde farklı insanların görevlendirilmesi, hatta bazı yerlerde listelerin tamamen değişmiş olması, bazılarında yüzde 80'lik değişimin söz konusu olması AK Parti'ye en azından 3-5 puan daha ilave edecektir. Ben bunu çok başarılı görüyorum'' diye sürdürdü. -TUTUKLU ADAYLAR- ''CHP ve MHP'nin listesinde, özellikle BDP'nin bağımsız göstereceği adayların listesine baktığımızda, 14 adayın özellikle Balyoz, Ergenekon ve KCK davalarından tutuklu olduğunu görüyoruz. Siz aynı zamanda bir hukukçusunuz. Hukukçu olarak değerlendirdiğinizde, bu isimler seçilirse şayet tahliyeleri söz konusu mu? Milletvekilliği yapabilecekler mi? Bu adaylıkla ilgili yorumunuz nedir?'' sorusu üzerine Arınç, daha önce bu kişilerin aday gösterilmesinin ne anlama geleceğini çok açık bir şekilde ifade ettiğini söyledi. Bugün bu kişilerin doğrudan tahliye olup olmayacakları konusunda hukuki bir tartışma bulunduğunu ancak bu tartışmanın içine girmek istemediğini belirterek, şöyle devam etti: ''Ama, birtakım davaların sanıklarının içeriden çıkarılmak amacıyla veya onların temsil ettikleri oy potansiyelinden pay almak amacıyla aday gösterildiğini biliyorum. Bu geçmişte de olmuştur bugün de oluyor. Elbette her insan cezaevinden çıkmak amacıyla milletvekili olmak isteyebilir. Önemli olan onların bağımsız aday mı olacağı, yoksa bir partiden mi aday olacağıdır. Bağımsız adaylığın önünde hiçbir engel yok. Bildiğim kadarıyla pek çok kişi de bağımsız adaylığını koyuyor. Bunların alacakları oy da bellidir. Ama bu haysiyetli bir iştir. 'Yani benim arkamda bir kitle varsa beni bağımsız milletvekili yapar' diye de düşünülebilir. Dolayısıyla onların bu hareketi çok makul ve çok doğru bir hareketidir. Ama onların bir parti listesinden aday gösterilmesi o partilerin bence bir zafiyetidir. Seçmen bunu mutlaka bir şekilde karşılayacaktır. Dolayısıyla isim isim bunları tartışmak yerine bunların seçim sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Tahliye olup olmamaları konusuna gelince, biliyorsunuz BDP içerisinde bir polise bile tokat atmak edepsizliğini gösteren birisi geçtiğimiz seçimde de cezaevinden milletvekili seçilerek çıkabilmişti. Yine kendisinin aday olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla içeride milletvekili seçildiği halde tutuklu kalması mümkündür ama bu olası değildir. Milletvekili seçilen birisi eminim ki, 'tutuklama şartlarının ortadan kalktığı' düşüncesiyle tahliye edilecektir ve bu kişiler parlamentoya da girecektir.''