15 Temmuz Darbe Girişimi

15 Temmuz gecesi Merkez Orduevi'ndeki 2 asker, darbecilerle yaşanan çatışmayı anlattı

"17 Temmuz sabahı hemşire bana, 'Haberin yok mu darbe girişimi oldu' dedi"

12 Nisan 2017 10:18

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Merkez Orduevi'nde bulunan Tümgeneral Ali Doğan İnce’yi derdest etmeye gelen 4 darbeci subayla silahlı çatışmaya giren Er Müslüm Uzun ile Uzman Çavuş Erdal Anbarcı, o gece yaşananları anlattı.


Fotoğraflarla çatışma anı


Habertürk gazetesinden Hüseyin Şentürk'ün haberine göre çatışmadan Uzun yara almadan kurtulurken, darbeci askerlerin kurşunlarıyla tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Anbarcı (41), yaşadıklarını şöyle anlattı:

"O gece Özel Koruma Tabur Komutanlığı lojmanının nizamiyesinde nöbetçiydim. Saat 20.30 gibi bir binbaşı ile bir başçavuş araçla nizamiyeye geldi. Tedbir amaçlı denetleme olduğunu söyledi. Bunun öncesinde 2 araç lojman kısmına geçip içeriye girmiş. Kontrol ettiğim araçta kaç silah olduğunu öğrenmeye çalışırken, o iki araç çıkıp gitti. Binbaşı ve başçavuşun olduğu araç da o aracı görünce ayrıldı. Lojmandan bir asker koşup Genelkurmay Lojistik Komutanı Korgeneral Tayfun Fikret Erbilgin’in zorla araca bindirilip kaçırıldığını, cep telefonlarının da alındığını söyledi. Bunun üzerine ön kapının kapatılmasını telsizle bildirdim. Ama araçlar Paşa’yı kaçırdı. Amirlerimi arayıp bilgi verdim.

"İşini bitirmeye geldik"

"Nöbet yerime geçtim. Bu sırada uçaklar helikopterler uçuyordu. Yanımıza Tümgeneral Ali Doğan İnce geldi, bana dönüp ‘Bu saatte neden uçar ki bunca uçak ve helikopter’ diyerek telefon etmek üzere ayrıldı. Ön nizamiyedeki nöbetçi asker, telsizle ‘Size doğru silahlı kişiler geliyor’ diye çağrı yaptı. Silahımı alıp nizamiye kapısının önüne çıktım. Askeri plakalı araçtaki asker, ‘Bana Ali Paşa’yı vereceksin, işini bitirmeye geldik. Aç kapıyı’ dedi. Bir yüzbaşı kimliğini uzatır gibi yapıp silahımın namlusundan çekmeye çalıştı. Yarbay ve arkasındaki binbaşı, ‘Mermiden de mi korkmuyorsun’ diyerek havaya bir el ateş etti. Nizamiyede bekleyen nöbetçi asker, bir el havaya ateş açtı. Mevzime koşmaya başlayınca peşimden ateş açıldı. Mevziye girip araca ateş açtım. Ağaçların arasına saklanan yarbay bana ateş etti. Önce koluma, sonra belime kurşun isabet etti. Çatışma sürerken sağ bacağıma iki mermi isabet etti. Yerde oturur vaziyette çöküp kaldım

"Bununla devam et"

"Askerim Müslüm Uzun ile göz göze geldim. Silahı tutukluk yapmış ateş edemiyordu. Belimdeki silahı ona atıp, ‘Bununla devam et’ dedim. Bilincim açıktı ve bir süre daha çatışma devam etti. Silah sesleri kesilince er Müslüm beni çekip duvara yasladı. Kan kaybediyordum. Müslüm, atletimi yırtıp yarama tampon yaptı. Bir yandan yardım isterken, ben de telefonumla komutandan ambulans göndermesini istedim. Hastaneye gidene kadar bilincim açıktı. Yoğun bakıma girdikten sonrasını hatırlamıyorum.

"Destek neden gelmedi?"

"17 Temmuz sabahı korna sesleriyle uyandım. Hemşireye seslenip, ‘Bu korna sesleri neyin nesi’ diye sordum. Hemşire bana, ‘Haberin yok mu darbe girişimi oldu’ dedi. Ben darbe girişimini böyle öğrendim. O gün benim doğum günümdü. Hâlâ anlamıyorum. İlk nizamiyeden silahlı araç girdiği bilgisi telsizle verildi ama peşinden destek gelmedi. Ben ve askerim dakikalarca göğüs göğüse darbecilerle çatıştık. Günler sonra savcılık benim olayla ilgili ifademi alırken bu ayrıntının da araştırılmasını istedim.”

"Halime şükrediyorum"

İki çocuk babası olan Erdal Anbarcı, çatışmada vücuduna isabet eden 6 mermi nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunu belirterek, “Yine de bu halime şükrediyorum. Şimdi gaziyim. O gece darbecilere karşı beni yalnız bırakmayıp benle birlikte savaşan er Müslüm Uzun ile de görüşüyorum. Terhis olduktan sonra beni gelip ziyaret etti. Ömür boyu dostluğumuz devam edecek onunla” dedi.

"Denetleme için geldik' dediler"

Çatışmada, hayatını kurtardığı Uzman Çavuş Erdal Anbarcı’nın silahını alıp darbecilere ateş eden er Müslüm Uzun, yara almadan kurtuldu. Terhis olup memleketi Gaziantep’e gitti. Müslüm Uzun da o geceyi şöyle anlattı:

"18.00’de nizamiyeye geldim. Hava karardıktan sonra 3 aracın geldiğini görüp durdurmak istedim ama 2’si durmayıp lojmanlara gitti. En sondaki araç durdu. Bir başçavuş Genelkurmay’dan denetleme için geldiklerini söyledi. Erdal Anbarcı komutanımı çağırdım. Aynı araçtan binbaşı yanımıza gelip bizlerle tokalaştı. Nizamiye kulübesine girdik. Çekmeceleri açtırdılar bana.

"Bizi oyalıyorlardı"

"Bizi oyaladıklarını fark ettim. Diğeri monitörden izliyordu. 2 araç nizamiyeden çıkınca binbaşı ve yanındaki asker de araca binip uzaklaştı. Bir asker ‘Paşa’yı kaçırdılar’ diye bağırdı. Tüm giriş çıkışlar kapatıldı. Silahlı askerlerin geldiği haber verildi. Darbecilerin aracı Erdal komutanımın yanında durdu. Paşayı almaya geldiklerini söylüyorlardı. Erdal komutanım, ‘Alamazsınız’ diye cevap verdi. Onlar silah doğrultunca komutanım da doğrulttu. Havaya ateş açınca Erdal komutanım koş- maya başladı, arkasından ateş ettiler. Mevziye girerken komutanım vuruldu. Silahım tutukluluk yapınca Erdal komutanımın silahını alıp ateş etmeye başladım. Yaralarına tampon yaptım. Darbeciler kaçtı. Komutanımı hastaneye gönderdik.”

"Onunnla can dostuyuz"

Terhis olduğunu söyleyen Müslüm Uzun, "Bana belge verdiler. Komutanımı evinde gidip ziyaret ettim. Artık can dostuyuz onunla" dedi. Terhis olduktan sonra iş bulamadığını söyleyen Uzun, zaman zaman bir takside şoförlük yaptığını söyledi.

İlgili Haberler