15 Temmuz darbe girişiminde saat 00:25 sularında CNN Türk'te Hande Fırat'a bağlanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaklaşık 20 dakika önce Marmaris'teki yerel gazetecilere yaptığı açıklamanın neden yayınlanmadığını anlatan Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı, "Sadece bizim değil, orada hiçbir kurumun profesyonel ekibi yoktu çünkü kimse cumhurbaşkanının orada olduğunu bilmiyordu" dedi. Kazancı, "Açıklama haberi gelir gelmez, yerel muhabirleri gönderdik. Onlar da teknik olanaklar açısından yetersizdiler. Bize sadece ceptelefonu üzerinden bir görüntü gönderildi ama o da kullanılacak gibi değildi" diye konuştu. Sabah yazarı Mahmut Övür'e konuşan Kazancı, "Tabii biz açıklamayı yazılı olarak abonelerimize geçtik ancak görüntü aktarmada sıkıntı yaşadık. Devreye bir de görüntünün önce İstanbul'a geçilip izin alınması meselesi girince iş uzadı ve yayın gerçekleşmedi" dedi.
Mahmut Övür'ün Sabah'taki yazısı şöyle:
Üzerinden 4 aydan fazla geçti ama hâlâ o 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk konuşmasına ilişkin soru işaretleri giderilemedi.
O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CNNTürk'te Hande Fırat'a konuşmadan önce Marmaris'te yerel gazetecilere konuştuğu biliniyor. Ama o konuşma nedense ana akım medyada yayınlanmadı ve Türkiye gibi iletişimde hayli başarılı olan bir ülkede, hedef kitleye ulaşmadı. Sevgili Haşmet Babaoğlu birkaç gün önce şu satırları yazdı: "Cumhurbaşkanı'nın Marmaris'te gazetecilere yaptığı ilk açıklamanın neden yayımlanamadığını (hatta ortadan kayboluşunu) kabul edilemez buluyorum. Hâlâ tatmin edici bir izah yok!"
Olayı biraz açalım. O gece darbe veya kalkışma 22.30'dan sonra netleşince Cumhurbaşkanı Erdoğan da bulunduğu Marmaris'te yerel gazetecileri çağırıyor ve bir açıklama yapıyordu. Ancak bu açıklama Anadolu Ajansı (AA) dahil hiçbir yerde yayınlanmadı. Sorunun en önemli muhatabı hiç kuşkusuz AA ve Genel Müdürü Şenol Kazancı. Kazancı'yı TRT World gecesinde görünce o geceyi sordum. O da hem o gece yaşanan kaosu, karmaşayı hem de o konuşmanın başına gelenleri anlattı:
"Sadece bizim değil, orada hiçbir kurumun profesyonel ekibi yoktu çünkü kimse cumhurbaşkanının orada olduğunu bilmiyordu. Açıklama haberi gelir gelmez, yerel muhabirleri gönderdik. Onlar da teknik olanaklar açısından yetersizdiler. Bize sadece ceptelefonu üzerinden bir görüntü gönderildi ama o da kullanılacak gibi değildi. Tabii biz açıklamayı yazılı olarak abonelerimize geçtik ancak görüntü aktarmada sıkıntı yaşadık. Devreye bir de görüntünün önce İstanbul'a geçilip izin alınması meselesi girince iş uzadı ve yayın gerçekleşmedi.
Burada arkadaşlarımızın ihmali de söz konusu. Bu yüzden de soruşturma açtık. Olay budur."
İşin AA boyutu böyle de diğerleri ne durumda? O gece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasını almak için giden yerel gazeteci sayısı 12... Sadece AA değil, İHA ve DHA gibi ajanslar da var. Saat 00.04 gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmak için kapıya çıkıyor. Yani CNN Türk yayınından yaklaşık 20-22 dakika önce. Ve CNN Türk'teki konuşmadan daha ayrıntılı ve 7 dakika süren bir konuşma yapıyor. O gece bir ayaklanma olduğunu, bunu silahlı kuvvetlerin içindeki bir azınlığın yaptığını söylüyor ve halka şöyle sesleniyor: "Bu yapı gereken cevabı alacaktır. Cumhurun kendisini meydanlara çağırıyorum. Şehirlerimizin meydanlarında halkımızla el ele olacağız. Bu kalkışmayı yapanlara gereken dersi orada vereceğiz."
İşin belki de en ilginç yanı bundan sonra yaşanıyor. Çünkü o konuşma anında yerelGündem gazetesi sahibi Temel Irmak tarafından Facebook'ta canlı yayınlanıyor. Ama ne hikmetse bu yayını ne ajanslar ne de televizyonlar görüyor. Neden sorusuna bugüne kadar tatmin edici bir cevap verilmiş değil. Gazeteci Irmak, o gece yayınını 30 bin kişinin takip ettiğini, birçok insanın meydanlara o yayından sonra çıktığını, hatta Almanya ve İsrail'den arandığını söylüyor ve ekliyor:
"Biz o gece tarihe tanıklık ettik ama ne yazık ki sadece o gece değil sonrasında da kimse yerel medya olarak bizi görmedi, görmek istemedi. Bu suskunluğu anlamış değilim."
Çok açık, medya toptan o ilk konuşmayı görmedi. Arkasında büyük tezgâhlar, korkulardankaynaklanan beklentiler aramayalım ama bu durumun da peşini bırakmayalım, neden acaba?