Gündem

- Uçağın vurulması iç siyasetten bağımsız değil - Siyasi olamaz, sınır ihlali anlık karar gerektirir

Uzmanlar, Suriye uçağının düşürülmesiyle ilgili farklı görüşler dile getiriyor. Kimine göre karar siyasi, kimine göreyse vurma kararı siyasi otoriteyi beklemeyecek kadar kısa sürede verildi

23 Mart 2014 18:24

Türkiye Suriye sınırında Türk savaş uçaklarının bir Suriye savaş uçağını düşürmesi iç politika gündemi açısından da tartışma konusu oldu.

Güvenlik uzmanı Mete Yarar, uçağın düşürülmesinin iç politikaya dönük siyasi bir manevra olduğu iddiasıyla ilgili olarak “Bu tür olaylarda anlık kararları verecek olan Sayın Başbakan’ın kendisi değil, Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı’dır. Anlık kararlarda birisine sorup onay alacak zaman dilimi yoktur” dedi. Dış politika yorumcusu Kadri Gürsel ise, “Siyasi ortam ve takvimden ayrı düşünülemez. 30 Mart seçimine yaklaştığımız bir sırada, iktidarın gündem belirlemek, seçmen üzerinde bir etki uyandırmak maksadıyla dikkatleri güney sınırımıza çekmek ve burada bir milli birlik ve heyecan duygusu yaratmak amacıyla hareket ettiğini de göz önünde bulundurmak gerektiğini düşünüyorum” görüşünü dile getirdi. Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Serhat Güvenç, benzer gerginliklerin Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır yaşandığını hatırlatarak, “Yıllarca Türk ve Yunan Hava Kuvvetleri çok tehlikelere durumlara girdiler. Ölümlerle sonuçlanan kazalar oldu ama siyasi ve askeri irade bunun çok büyük bir çatışmaya dönüşmesine izin vermedi. Dolayısıyla siyasi irade bu şekilde bu işin arkasında olabilir. Siyasi iradenin olup olmadığını ilerleyen süreçte göreceğiz” dedi.

CNN Türk'e konuşan Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel’in Suriye savaş uçağının düşürülmesiyle ilgili görüşleri şöyle:

 

'Siyasi ortamdan ve takvimden farklı düşünülemez'

 

Siyasi ortam ve takvimden ayrı düşünülemez. Türkiye toprağı olarak kabul edilmiş olan Süleyman Şah Türbesi’nin IŞİD tarafından kuşatılması nedeniyle Türkiye’nin de oradaki kuşatmayı kırmak için sınırdan 30 km öteye bir operasyon yapabileceği yönünde çeşitli haberler var. Zamanlaması manidar haberlerdir bunlar. Ben gerçek bir tehdidin oluşup oluşmadığı, Türkiye’nin mutlaka ve kati surette mukabelede bulunmak ve ülke savunması konusunda mecbur hissedip hissetmediğine şüpheli yaklaşıyorum. Açıkçası 30 Mart seçimine yaklaştığımız bir sırada, iktidarın gündem belirlemek, seçmen üzerinde bir etki uyandırmak maksadıyla dikkatleri güney sınırımıza çekmek ve burada bir milli birlik ve heyecan duygusu yaratmak amacıyla hareket ettiğini de göz önünde bulundurmak gerektiğini düşünüyorum.

 

'Sınır ihlali anlık olay, siyasi karar için vakit yok'

 

Terör ve Güvenlik Uzmanı-Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan Emekli Binbaşı Mete Yarar, Suriye uçağının düşürülmesiyle ilgili, “Özellikle Suriye’de hem Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili son dönemlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun bazı öngörüleri vardı. Ancak bu tür olaylarda anlık kararları verecek olan Sayın Başbakan’ın kendisi değil, Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı’dır. Anlık kararlarda birisine sorup onay alacak zaman dilimi yoktur. Birkaç saniye, birkaç dakika içinde olan olaylardır. Sınır ihlali en fazla 15 saniye sürecek olaylardır.

Bunu direkt olarak siyasi otoriteye bağlamanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Genelkurmay’ın yayınlayacağı radar izleri ve karşı tarafa yapılan bildirimlerle ilgili açıklamanın beklenmesinin gerektiğini düşünüyorum. Genelkurmay Başkanı’nın siyasi bir karar vereceğini düşünmüyorum. Siyasi otoritenin bu uçakları vurun deyip, siyasi bir hamle yapacağını düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum” sözleriyle yorumladı.

 

'Yunanistan’la da benzer gerginlikler yıllarca yaşandı'

 

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Serhat Güvenç ise Suriye uçağının düşürülmesini şu sözlerle yorumladı:

Bir iki senedir Suriye sınırını ilgilendiren bir gerilime tanıklık ediyoruz. Türk jetinin düşürülmesinden beri angajman kuralları değiştirildi. Sınıra belli bir mesafeden fazla yaklaşan uçakların düşman olarak tanımlanacağı uyarısı yapıldı. Eylül ayında ilk örneğine tanık olduk. Bir Suriye helikopteri düşürüldü. Bu olayda ilginç olan bir şey yaşandı. Genelkurmay Başkanlığı radar kayıtlarını çıkardı. Türk uçaklarının hangi şartlarda, hangi irtifada angaje olduklarına dair veriler vardı. Bunda da yayınlanır diye düşünüyorum. İki koldan gelen iki uçaktan bahsediliyor, biri geri dönüyor, diğeri devam ediyor. Bu uçak daha geniş bir yarıçapla dönme ihtiyacı hissedebilir. O bölgedeki sınırın özelliklerin takipteki uçak geniş dönüşle sınırı ihlal ederek dönmek zorunda kalmış olabilir. İhlalin niteliği ve süresine ilişkin veriler paylaşılınca daha net açıklama yapabileceğiz.

Kadri Bey’e (Kadri Gürsel) bir noktada katılıyorum. Bu tür kararların arkasında bir siyasi iradenin mutlaka olması lazım… Yıllarca Türk ve Yunan Hava Kuvvetleri çok tehlikelere durumlara girdiler. Ölümlerle sonuçlanan kazalar oldu ama siyasi ve askeri irade bunun çok büyük bir çatışmaya dönüşmesine izin vermedi. Dolayısıyla siyasi irade bu şekilde bu işin arkasında olabilir. Siyasi iradenin olup olmadığını ilerleyen süreçte göreceğiz.

Türkiye Suriye ilişkileri bundan sonra tarafların tutumuna bağlı olacak. Suriye’nin elinde Türkiye’ye yanıt verecek Hava Kuvvetleri kapasitesi çok az. Bir sonraki hamleyi yine Türkiye’den beklemek gerek. Suriye’nin en büyük destekçisi Rusya’nın nasıl bir tavır takınacağı önemli. Ancak Rusya’nın şu anda Ukrayna ve Kırım’la meşgul olduğunu unutmamak gerek.

Türkiye ile Suriye arasındaki çok büyük bir gerginlik siyasi iradenin tavrına bağlı olacaktır ama ihtimal dahilinde olduğunu zannetmiyorum.

 

'Siyasi propagandaya alet edilmemeli'

 

Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek ise olayın siyasi propaganda malzemesi yapılmaması gerektiğine şu sözlerle vurgu yaptı:

Bütün bu detaylar radar kayıtlarından ortaya çıkacaktır. Kimsenin kuşkuya düşmemesi gerekir. Bölgedeki radar kapasitesi sadece Türkiye’nin değil NATO’nun da olanaklarıyla gözlenen bir bölge. Bu tür olaylarda uluslararası tahkim süreci yaşanıyor ve bağımsız veriler değerlendirmeye alıyor. Türkiye, Suriye ve Rusya’nın dışında bağımsız veriler mevcut. Yayladağ sınırında Türkiye sınırına yönelen Suriye uçaklarına angajman kurallarının hatırlatılması ve geri dönün çağrı yapılmasının ardından biri geri dönmüş, diğeri Türkiye sınırına girmiş ve yönelimini de değiştirmemiş. Suriye’nin tavrı da olayı çok derinleştirmemek yönünde.

Savaş kışkırtıcılığından uzak durmak lazım, komşu bir ülkenin askeri bir jetinin düşürülmesini miting meydanlarında propaganda malzemesi yapmamak gerek. Bunu bir sınır olayı olarak değerlendirip, TSK’nın attığı bir adım olarak görmekte fayda var. Kahramanlık hikayesi yaratılıp propaganda yapılırsa işin resmi bir sonucu olur. Karşı taraf karşılık verme ihtiyacı hissedebilir. Bu meselenin propaganda malzemesi olmaktan çıkarılması gerek. Durum gerçekten ciddi, bir savaş uçağının düşürülmesi seçim malzemesi yapılamayacak kadar ciddi bir olaydır.

 

'İktidar seçim malzemesi yaparsa, Suriye’nin eline koz verir'

 

Emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Suriye uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak şöyle konuştu:

Radar ve ses kayıtları sadece bizde değil, NATO’da da mevcut. İşin teknik kısmı bu. Siyasi kısmına gelince, manevra yapmak için Türk sınırlarını ihlal etmiş olabilir. Suriye’nin açıklamasının içinde yeni bir itham var. Biz El Kaide unsurlarıyla mücadele ederken, uçağımızı düşürdüler. Türkiye’yi El Kaide’nin hamisi gibi gösteriliyor. Suriye’nin meseleyi büyüteceğine ve savaş sebebi yapacağınız zannetmiyorum. Ama diktatörlerin ne yapacağı belli olmaz. Türkiye’yi El Kaide’yle savaşır noktaya getirebilirler.

Siyasi açıdan buna dikkat etmek lazım. Hükümet bunu bir reklam aracı olarak kullanmaya kalkarsa ki zannetmiyorum, o zaman Suriyelilerin eline koz vermiş olur. Muhalefet malzeme yaparsa, Türk sınırlarının savunulmasını istemiyormuş gibi bir duruma düşer. Suriye işine bulaşmamak, mümkün mertebe uzak durmak, Türkiye’nin hayati çıkarınadır. Türkiye’nin Suriye politikası konusunda birçok çevrede soru işareti var. Bu işaretleri büyütmemek gerekir diye düşünüyorum.

Hakikaten sınır ihlali varsa, bu Türkiye’nin doğal savunma hakkı olarak görülecektir. Müttefiklerimiz Türkiye’yi itham etmek istemez. Rusya’nın elinde Ukrayna Kırım meselesi var.

 

'Suriye daha önce de tahrik etti'

 

Yeditepe Üniversitesi Öğrtim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Suriye uçağının düşürülmesini, “Suriye yönetimi Türkiye’ye yönelik geçtiğimiz günlerde de bir tahrikte bulunmuştu. IŞİD üyelerinin Süleyman Şah Türbesi’nde bir takım kuşatma hareketiyle saldıracakları yönünde iddiaları var ama Türkiye’yi bu yönde tehdit ettiğini görüyoruz.

Bu gelişmeler İsrail sınırında da oluyor. Dört hava saldırısının daha yapıldığını görüyoruz. Bu hadise

örünen bir kısmı. Suriye’nin daha önce de Türkiye’yi tehdit ettiğini görmüştük. 16 Eylül’de de bir Suriye helikopteri Türk pilotları tarafından düşürülmüştü.

Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılmış bir saldırının seçimle ilgisi yok. Devletin savunması bambaşka bir olaydır. Hadise bugün başlamış bir olay değildir. Suriye’nin Türkiye’ye yönelik seçimleri etki edebilmek için yaptığı terörist bir saldırıya Türkiye’nin verdiği cevaptır.

Suriye iki yüzbaşını şehit etti. Birisi benim talebem. Türkiye bu hadiseden sonra angajman kurallarını değiştirmiştir. Ve bu bir yükümlülüktür. Türkiye hava sahasını kontrolle görevlidir.

Gelecek birkaç gün içinde, bu tür hadiseler olabilir. Bunu PKK ile de angaje etmek isteyebilirler.

Burası ormanlık bir bölge ve aşağısı ÖSO’nun kontrolünde. Geçmişte de Türkiye buradan sızıp askerlerimizi şehit etmişti. Bu bir sınır ihlali meseledir. Suriye bunu yaklaşık 2 aydır yapıyor. Devriye gezen Türk uçaklarına Suriye radarları kilitleniyor. Bunu seçimlere bağlamak çok yanlış” sözleriyle değerlendirdi.

 

'Türkiye’nin vurma hakkı var'

 

ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Suriye uçağının düşürülmesiyle ilgili şunları söyledi

Ciddi amaçlı bi3r saldırı söz konusu değil. Gerek NATO’nun, gerekse de Avrupa Birliği’ne savaş açmaya eş değer. Suriye bu kadar maceracı bir devlet değil. Büyük olasılıkla ya uçak kilitlendi ya da yanlışlıkla Türk sınırına kilitlendiler. Türkiye’nin de bu uçağı vurması hem uluslararası hukuk, hem de kendi angajman kurallarımız açısından doğru bir karardır. Kimse çıkıp sen bunu niye yaptın demez. Patriotların sınırda yerleşmiş olması, Suriye’den olası bir füze saldırısı olduğunda zaten harekete geçecek ve her çeşit hava saldırısına karşı Türkiye’yi savunacaktır. Türkiye’nin sınır güvenliği sorunu yoktur. Süleyman Şah Türbesi, tarihi açıdan önemlidir Oraya yönelik herhangi bir saldırı söz konusu olduğunda, uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye, oradaki askerlerimizi korumakla yükümlüdür.

 

İlgili Haberler