Yönetim kurullarında kadın olarak görev almak kolay mı?
Erkekler için doğal gelişen bu durum kadın için neden destek ve eğitim gerektiriyor?
Geçen sabah bilgisayarımda maillerimi okurken, hem Turkcell'de hem de Ülker'de birlikte çalıştığım iş arkadaşım Lale Saral Develioğlu'nun güzel bir videosuna rastladım Linkedln sayfasında.
2007'de kurulan "Yönetim Kurulunda Kadın Derneği" yönetim kurulu üyesi olan Lale, neden daha çok kadının yönetim kurullarında görev alması gerektiğini anlatıyordu.
Lale konuyu üç başlıkta ele almış.
İlk olarak, bir kadın yöneticiyle çalışmanın şirkete nasıl bir fayda sağlayacağını anlatmış. Sonra kişisel olarak ona sağlayacağı yararlara değinmiş ve son olarak da topluma katkılarını özetlemiş.
Ben konuşmasının akışını ve içeriğini çok beğendim. Konuyu gayet derli toplu ve güzel anlatmış. Sonra derneğin web sitesindeki diğer görüşleri de okudum. Yönetim Kurulu Başkanı Hande Yaşargil'i ve Burçak Güven'in geçen bu süreçte danışmanlarla birlikte ne kadar emek verdiğine tanığım.
Bu derneğin ilk kuruluş aşamasında çalışmış bir kadın yönetici olarak, ilk günden itibaren yapılan çalışmaların kıymetini ve önemini biliyorum. Kamuoyunda yaratılan farkındalıkla da sayıların, henüz hedeflenen kadar olmasa da, giderek arttığını biliyorum. Bu bile çok mutluluk verici ve önemli bir adım.
Konu aslında benim için sadece yönetim kurulunda kadın yöneticilerin sayısının artması ile ilgili değil onun tabanındaki kadın erkek eşitsizliği ile ilgili.
Türkiye'de kadınların hayata başlarken yaşadığı eşitsizlik maalesef iş hayatında da devam ediyor.
Doğumdan itibaren erkek egemen toplumda büyüdüğümüz için erkeği doğal otorite olarak görmeye alıştırılıyoruz. Bazen bu durum biz kadınlara doğal gelebiliyor.
Bir erkeğin çok kolay uzanabileceği şeye bizler çok çaba sarf ederek ulaşabiliyoruz.
Şimdi soruyorum: Yönetim kurullarına kadın aday yerleştirmeyi görev edinmiş bir dernek, niye kadın adayların ancak özel bir eğitim alarak ve sertifikalandırarak kurullara girebileceğine inanır?
Dünyanın son yıllarda konuştuğu 'yönetimdeki kapsayıcılık ve çeşitlilik', bugün sadece kadın-erkek konusu olmaktan çıkıp kurullarda cinsiyet ve ırk çeşitliliğine dönmeye başladı.
Dün, Financial Times'da okuduğum yazı şunu gösteriyor ki, artık Footsie olarak bilinen FTSE'ye (Financial Times Stock Exchange) kayıtlı yeni şirketlerde, kadın kurul üyesi sayısı giderek atmaya başlamış. Ama konu sadece kadın üyeden çıkıp etnik kökenleri de temsile doğru gidiyor. Kurullardaki Asyalı ve siyah yönetici sayısına dikkat etmenin önemi belirtiliyor. Artık ırk ve etnik kökenin konuşulduğu dünyada biz hâlâ kadın sayılarımızı arttırmada çok gerideyiz. İngiltere'de de geçen yılın kurul atamalarında kadın üye sayısı yüzde 51 civarlarında. Bu çok sevindirici gelişme, şimdi Black Lives Matter akımıyla etnik köken ve ırklara göre de bu sayıları etkileyecek. Ama en önemlisi global şirketlerin bu konuya bakış açıları değişecek.
Türkiye'ye geri dönecek olursak, bizde yasa koyucu ve düzenleyicilerin tavsiye kararları olmasına rağmen artışlar maalesef bu kadar hızlı değil.
Derneğin çalışmalarında, özellikle benim baktığım noktadan, önemli adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.
Bir kere dernek, kadınların yönetim kurulunda görev alabilmesi için yalnızca kadınlara yönelik bir eğitim sertifikası düzenliyor. Şirketler de bu eğitim için bütçe ayırıp, derneği destekliyor. Programa katılan mentiler (danışanlar) kurs sonunda mezun olup kurula girmek için hazır adaylar haline geliyorlar. Dördüncü dönem mezunlarını veren derneğin bu geçen zamanda kaç kadını yönetim kuruluna yerleştirdiklerini bilmiyorum ama sayıların onları da memnun etmediğini sıklıkla Hande Yaşargil'in verdiği röportajlarda duyuyorum.
Erkeklerin yönetim kurulu üyeliklerinde hiçbir ekstra eğitim talep edilmezken kadınlara özel sertifika programının uygulanması beni rahatsız ediyor.
Kadın adayların çoğu önemli şirketlerde profesyonel yönetici olarak çalışıp C level düzeyine erişmiş olmalarına rağmen dernek onları yetersiz görüp Yönetim Kurulu Üyesi olabilmeleri için eğitime tâbi tutuyor.
Eğitime asla karşı değilim. Ben de bu eğitime katıldım. Sorum şu: Neden bir erkek aday bu süreçten geçmiyor da kadın adaylar bu eğitimi alıyor?
Kadınları kurullara koymak için çalışan derneğin bile kadınların eğitilerek kurullara girmesini kabul etmesi ve yıllardır bunun için çalışmalarına rağmen sayıların bir türlü artmaması da gösteriyor ki sorun burada değil; kurullara aday seçecek kişilerin hayata bakışında.
Gerçek hayat aslında hiç de bir şirketin kurulundan farklı değilken, buradaki renk ve düşünce farklılıklarını yönetim stratejilerine yansıtmamak ne kadar büyük eksiklik.
Kadınlar, fikirlerini erkeklere göre daha açık ve makyajsız söyleyebilirken ve güvenirlik katsayıları çok yüksekken (bunları ben değil Harvard ve birçok güvenilirin kaynağın verileri söylüyor) bu kurulları kadın yöneticilere açmamak çılgınlık.
Gerçek hayatta nüfusun yarısının kadın olduğunu düşünürsek bu oran satın alma kararlarının yarısını hatta daha büyük oranını oluştururken, şirketlerin orta ve uzun dönem stratejik kararlarında kadın olmaması şirketler için büyük kayıp.
Kadınları kurullara koymanın bence en kısa yolu asıl kurula yönetici atayacak olan kişileri eğitimden geçirmek olmalı. Bu kişilerin bu konuya bakış açılarını değiştirebilmek, çeşitlendirebilmek gerekiyor.
Zaten Türkiye'de yönetim kurulu olan ya da kurumsal olarak yönetim kurullarını işletebilen kaç şirket var?
Öte taraftan head hunter'ların (kafa avcısı) bu süreçte buna inanmış olmaları gerekli.
Artık herkes geldiği yerin ve düşüncenin temsil edilmesini istiyor.
Dünya artık kurullara daha eşitlikçi yaklaşımla, etnik köken, inanç ve cinsiyetsiz yaklaşımları yönetim felsefelerinin temeline oturturken bizde hâlâ SPK tavsiye kararlarıyla yönetim kurullarına kadın yerleştirmenin ne iyi olacağını tartışıyoruz.
Benim yönetim kurulu üyeliği yaptığım ilk toplantılarda tek kadın olduğum için uzun süre görüş verme, soru sorma konusunda çekimser oldum. Kimse de bize oralarda özel destek vermedi. Eğer yanımda bir kadın daha olsaydı kendimi ve ortamı çok daha güvenli hissedebilecektim.
Gelin, bu eşitsiz yarışı daha da eşitsiz kılmamak adına yönetim kurullarında daha çok kadına, farklı düşüncelere, etnik kökenlere, farklı cinsiyetlere hep birlikte yer açalım.