Cumhuriyet’e, yazar ve yöneticilerine yönelik baskılar, tutuklamalar olduğunda, çok yakın dostum olan Oğuz Güven’e moral desteği için gazeteye gitmiştim. Gazeteden birlikte çıkmıştık. Onu gazete önünde fotoğraflamıştım. Fotoğraf sonrası Oğuz Güven’in nüktedan şekilde söylediği şu cümle aklımda:
“Cumhuriyet hedef oldu, gazetecilik yapmak suç oldu. Eğer bir gün beni de içeri alırlarsa bu fotoğrafı kullanırsın.”
Haklıymış…
***
Bundan 1.5 ay önce onu ders verdiğim iletişim fakültesine ‘konuk gazeteci’ olarak çağırmıştım. Öğrencilerimin sorularını yanıtlarken bir konunun üzerinde özellikle çok durdu. O da, duygularla gazeteciliğin hiçbir zaman karıştırılmamasıydı.
Savaşlar, çatışmalar, terör olayları, krizler ve toplumsal gerilimler sırasında bir gazetecinin sorumluluğunun daha da arttığını belirten Oğuz Güven, halkın haber alma özgürlüğünü korumakla birlikte toplumsal duyarlığın göz ardı edilemeyeceğini söyledi. Ve şimdi tam da bunun için suçlanıyor.
***
Kısaca söylemek istediğim, Oğuz Güven’in dostluğu, arkadaşlığı ve insanlığı bir tarafa o bir gazetecidir, sadece bir gazeteci… Ve bu mesleği en iyi yapan nadir gazetecilerdendir.
Sadece 55 saniye (bir Twitter başlığı olarak) kalan ve yine Oğuz Güven’in müdahalesiyle değiştirilen bir kelime, (biçti) tarifini ettiğim, bu işine çok dikkatli gazetecinin tutuklanmasına neden olmuştur. Bir başlık, bir gazetecinin tutuklanmasına neden olmuştur. Bu karar basın tarihine hazin bir şekilde geçmiştir.
Bu durum, FETÖ soruşturmalarını, açılan davaları ve mahkemeleri ‘sulandırma’ etkisi yapacaktır. İşin ciddiyetine gölge düşecektir.
Oğuz Güven’in bir an evvel işinin başına dönmesini diliyorum. Kızı, torunu ve biz arkadaşları hasretle bekliyoruz.