Pek dile getirilmese de, ihtiyatlı sözcükler kullanılsa da, İsviçre’nin Mont Pelerin bölgesinde yapılan Kıbrıs görüşmelerinin “çok başarılı” geçtiğini söylemeliyiz. Çünkü hiçbir konuda kapılar kapatılmadı, hiçbir konuda ihtimaller reddedilmedi. Olasılıkların hepsi masa üzerinde kaldı.
Daha da önemlisi ilk kez ‘Toprak’ konusu ele alındı ve ilk kez beşli konferansa bu kadar çok yaklaşıldı. Ve 20 Kasım’da bu kez Cenevre’de görüşmelerin devamı yönünde karar alındı.
Şimdi bu bir hafta içinde Rum lider Anastasiadis, kendi kamuoyunu ve Yunanistan’ı bilgilendirecek, içerideki direnmenin gücünün azalması için uğraşacak.
Şimdi gelelim Mont Pelerin görüşmelerinin perde arkasını aydınlatmaya…
Toprak konusu
Kıbrıs Rum tarafı toprak başlığını mülkiyet başlığıyla, Türk tarafı da garantiler/güvenlik başlığıyla endeksleyerek konuştu.
Mont Pelerin’den sızan bilgiler şunlar:
*Toprak konusunda Türklere bırakılacak toprak konusunda Rumlar daha esnek davranırsa, garantiler konusunda da Türkler daha esnek davranabilir...
*Türkler, pek dile getirilmese de toprak konusunda yüzde 30’un altına inebileceğini ima etti.
*Ülke ekonomisinde önemli yere sahip olan turunçgillerin merkezi Güzelyurt’un hangi tarafa bırakılacağı konusu ise henüz netlik kazanmadı. Pazarlıklar sürüyor. Ancak bu bölgenin ‘Federal bir Kanton’ olabileceği, mülkiyet rejiminin uygulanmasıyla Kıbrıslı Türklerin bu bölgede yaşamlarını devam ettirebilecekleri konuşuluyor.
*Görüşmelerde kilit öneme sahip olan Karpaz bölgesinde de aynı şekilde ‘özel statü’ uygulanabileceği dile getiriliyor. Böyle bir olasılık toprak konusunun çözümünü kolaylaştırabilir. Eğer bu yaklaşımlar kabul görürse, toprak konusundaki pürüzler tamamen ortadan kalkmış olacak. Bu konuların konuşulmuş, ya da konuşuluyor olması bile toprak konusunda büyük ilerleme kaydedildiğini gösteriyor.
Dönüşümlü başkanlık
Bir başka önemli konu olan ‘Dönüşümlü Başkanlık’ ne durumda?
O konuda da içeriden sızan bilgileri paylaşacak olursak durum şudur:
*Bu konuda Rum tarafı son derece hassas. Anastasiadis’in üzerinde ciddi kamuoyu baskısı var. Çünkü Rum halkı bu konuda verilecek her tavizde, referandumda hayır oyu vermekle tehdit ediyor. Buna rağmen Anastasiadis bir şartla ‘esneklik’ gösterebileceği söyleniyor. O da toprak ve garantiler konularında taleplerinin belli ölçülerde karşılanmasıyla. Böyle bir durumda içeriye ‘Şu şu konularda istediğimizi elde ettik ve bu konuda esneklik gösterdik’ diyebilir. İçeriden çok iyi bilgiler alan Profesör Niyazi Kızılyürek’in paylaştıklarından anladığımız kadarıyla, Rum tarafı böyle bir durumda 4 yıl Rum, 2 yıl Türk’ün başkanlık yapmasını kabul etme eğilimi gösterebilir.
Ve garantiler
Yine sızan bilgilere göre ‘Garantiler’ konusunda konuşulanlar ve gelinen nokta şu şekilde:
*Rum tarafına göre adaya ‘Uluslararası Güç’ gelmeli ve garantör ülkeler çekilmelidir. Türk tarafı ise mutlaka Türkiye’nin garantörlüğünün devamında ısrarlıdır. Dolayısıyla uzak görünen ‘uzlaşma’ olasılığı nasıl sağlanabilir?
*Ortaya atılan ve masa etrafında konuşulanlara göre, uluslararası bir gücün adaya konuşlanması sürecine kadar adada azalmasına rağmen Türk askeri kalacaktır. Garanti Antlaşması’nın sonunda ise ‘Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile Türkiye ve Yunanistan arasında bir ‘ittifak’ yapmak mümkün olabilir. Bunlar İsviçre’de bir tarafın dile getirdiği, diğer tarafın itiraz ettiği ancak kapıyı kapatmadığı şeyler…
20 Kasım’da neler olabilir?
İsviçre’de bütün bu konuların bir şekilde dile getirilmesi, iki tarafın da itirazlarını belirtmekle birlikte ‘kırmızı çizgi’ ile zinhar reddetmemesi bir şekilde uzlaşma olabileceği ihtimalini güçlendiriyor ve umutları artırıyor.
Peki bu durum, 20 Kasım’da Cenevre’de başlayacak olan görüşmeler konusunda bize nasıl bir fikir verebilir? Açıkça söylemek gerekirse, beşli konferansın yapılmasıyla ilgili ihtimal giderek güçlendi. Bu konferansın önü açıldı.
Anastasiadis’in ‘bir haftalık süre’ istemesi bence elini güçlendirme arzusundan kaynaklanıyor. Bu zaman zarfında Yunanistan’ın tam desteğini arayacak ve iç kamuoyunda elini güçlendirmeye çalışacak.
Federal Kıbrıs yolunda son önemli bir dönem yaşanıyor. Yakından izlemeyi sürdüreceğiz.