İstanbul’un dünyaca ünlü bir kedisi var. Adı Gli…
Gri rengi ve şaşı bakışından kaynaklanan bir isim verilmiş. Tam 15 yaşında. Ama sağlıklı ve Türkiye’ye gelen tüm turistlerin de gözdesi.
Ayasofya’nın kraliçesi… İmparatoriçesi…
Objektifler hep üstünde… Amerika Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti kapsamında gezdiği Ayasofya Müzesi’nde sevdiği şaşı kedi Gli, o gün bugündür dünyanın gözü önünde yaşıyor. O gün Obama ile birlikte olan Erdoğan da Ayasofya’da Gli’yi sevip okşamıştı.
Erdoğan’ın birkaç gün önce Ayasofya’yı cami olarak ibadete açacağını söyleyip, başta UNESCO ve batı basınının tepkisini okuyunca Gli aklıma geldi. Müze içinde herkese pozlar veren ve Ayasofya’nın ‘demirbaş’ listesinde yer alıp her türlü bakımı yapılan Gli acaba ne olur diye düşündüm.
Bu tabi ki benim bir ‘kedi sever’ olarak olaya ‘kedigözüyle’ bakışım diyelim. Ama bu hafta gündeminde ciddi olarak yer alan Ayasofya konusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün arayla yaptığı ‘farklı’ açıklamalar aklımı karıştırdı doğrusu…
Erdoğan’dan iki farklı yaklaşım
Zaman zaman siyasi söylemler içinde sözü edilen Ayasofya konusu, bu kez seçim atmosferinin de etkisiyle yine konuşulur oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün arayla Ayasofya konusunda farklı görüşler dile getirdi.
Tekirdağ’da, 16 Mart’ta yaptığı konuşmada, “Ayasofya’nın ibadete açılması” çağrısı yapan bir vatandaşa, “Yan taraftaki Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah” diye cevap verdi.
Ardından, “Büyük Çamlıca Camii’ni yaptık. Dört, beş tane Ayasofya eder. O kadar büyük. 60 bin kapasiteli. Mesele o değil, bu işin bir siyasi boyutu var” diye de ekledi.
19 Mart’ta katıldığı bir TV programında daha da ileri gitti ve Ayasofya için alınacak bir kararın, dünyadaki camilerin başına sorunlar getireceği imasında bulundu. “Bu oyunlara gelmeyelim, bunlar tahriktir. Bu tahrik unsurlarını bozalım” dedi.
“Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” diye de ekledi.
Ama 25 Mart’ta yine bir TV programında, 26 Mart’ta da Trabzon konuşmasında söylemini değiştirdi. “Seçimlerden sonra Ayasofya'yı tekrar aslına rücu ettiririz" dedi. Erdoğan, İstanbul için de "Burası Kostantinapol olmayacak. Burasının adı "İslam-bol", bunu böyle bilesiniz" diye konuştu.
Çatışma mı, hoşgörü mü?
Acaba hangi Erdoğan’ın duyguları ağır basacak? Seçim sonrasını beklemek gerekiyor.
Ama UNESCO tarafından dünya mirası koruması altına alınmış ve 1500 yıldan beri ayakta kalabilen nadir ibadet yeri olan Ayasofya’nın müze özelliğinin bozulması, sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde ses getirecektir. Bu bir gerçek…
Ayasofya’ya, Mustafa Kemal Atatürk’ün kararıyla 1935’den itibaren ‘Müze’ statüsü verilmesi, Türkiye’nin dünyaya karşı miras olarak devraldığı tarihi ve kültürel varlıklara karşı çatışmadan değil, hoşgörüden yana tavır aldığının açık bir beyanıdır.
Ayasofya’nın müze olarak kalması, Türkiye Cumhuriyeti’nin medeniyetler çatışması zihniyeti içinde değil medeniyetler ittifakı içinde olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Bunun değişmesi ise, çatışmacı zihinlere hizmet eder.
Peki Gli ne der bu işe?
O da bence hoşgörüden yana tavır alır…
Çatışma onu kaçırtır.