Türkiye, 1949'dan beri Avrupa Konseyi üyesi. Hatta kurucu üye. 1987'den beri de halkına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını tanıdı.
Bugün Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni OHAL boyunca askıya aldığını, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş aracılığıyla açıkladı.
Bu durum, Avrupa Konseyi'nin artık doğrudan 90 gün boyunca Türkiye'yi 'denetleyeceği' anlamına geliyor.
Bu karara göre halkımız, OHAL sürecinde gerçekleşen ihlalleri, Strasbourg Mahkemesi'ne götüremeyecek. Savaş ve ulusun varlığını tehdit eden durumlarda üye ülkeler bunu yapabiliyor ve sözleşmeyi 'askıya' alabiliyor.
Buna Derogation' deniyor. (Madde 15)…
Ancak, bu durumda bile sözleşmenin bazı maddeleri (2,3,4 ve 7) ihlal edilemez. Yani askıya alınamaz.^Avrupa Konseyi bunu çok ama çok yakından izleyecek. Aksi durum Türkiye'nin üyeliğinin sonu anlamına gelebilir.
Mutlaka ama mutlaka, halkın yaşam hakkı korunacak. Devletin ihmaliyle veya devlet eliyle insanlar ölmeyecek. Kimseye işkence yapılamayacak. Kimse köle ya da ‘kul’ durumunda tutulamayacak. Ve de kimseye kanunsuz ceza verilmeyecek.
Yani hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamayacak. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyecek.
Kısaca, sözleşmeyi ‘askıya alma’ kararı bu durumlar için geçerli değil.
OHAL süreci artık Avrupa Konseyi denetiminde...