Avrupa Konseyi’ni oluşturan 20 ülkeden 22 gözlemci, Türkiye’deki seçimleri çok yakından izledi. Yine Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) mensup gözlemciler hem seçimlerden önce, hem de seçimler sırasında yoğun temaslarda bulundular ve gözlem yaptılar. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nden heyet, sivil toplum kuruluşları, yerel yöneticiler ve basın mensuplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler.
Edindikleri intibaları bağlı oldukları kurumlara rapor halinde sunacaklar. Yaptıkları açıklamalar ve batı basınında yer alan gözlemlerini 14 madde ile şu şekilde yansıtmak mümkün:
1- Avrupa değerlerine uygun, adil, özgür ve demokratik bir seçim yapılmadı.
2- Bunun sağlanması ancak, ifade özgürlüğünün tam anlamıyla sağlanmasıyla mümkündü, bunun varlığını göremedik. Bu özgürlük; vatandaşları, gazetecileri, siyasi parti temsilcilerini eşit şekilde kapsamalıdır.
3- Medya özgürlüğünün kesinlikle güvence altına alındığı bir iklim, tüm taraflar için medyaya eşit erişim, güçlü bir yargı sistemi tarafından denetlenen adil bir yasal çerçevenin eksikliğini gözlemledik.
4- Bazı bölgelerde, oy kullanılan okulların içinde ve dışında silahlı jandarmaların otomatik silahlarını göstere göstere görev yapmasını garipsedik.
5- 31 Mart seçimleri öncesinde ve hemen sonrasında gazetecilerin haber ve yorum yaparken "işten atılma ya da cezaevine girme korkusu" yaşadıklarını gözlemledik.
6- Farklı partilerin seçim kampanyalarını medyanın eşit olarak yansıtamadığını gördük. Seçim kampanyalarının eşit koşullarda yürütülmesi için de adil ve makul bir hukuki çerçeve de yaratılmadı. Hukukun üstünlüğü öne çıkarılmadı.
7- Devlet kaynaklarının sadece bir siyasi parti için kullanıldığını gördük.
8- Türkiye’de yerel yöneticiler üzerlerinde baskı hissetmeden görevlerini yapabilmeli.
9- Türkiye’de terörizm tanımı, Avrupa Konseyi standartlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına uygun değil. Oysa demokrasi tehlikede olduğunda çözüm daha az değil, daha çok demokrasidir.
10- Türkiye’de demokratik bir seçim yapılması için Avrupa değerlerine uygun adil ve özgür bir seçim olduğuna ikna olmadık.
11- Ancak seçim sonuçlarına göre birçok siyasi partinin kazanmış olması Türk demokrasisi açısından "umut verici." Bu durumu "demokrasinin direnci" olarak nitelendiriyoruz.
12- Türkiye'de özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki HDP’li belediyelere daha önceden olduğu gibi yine kayyım atanabileceğine dair açıklamalar ise endişe verici.
13- İstanbul’da seçim sonuçlarının manipüle edildiğine ilişkin haberler ise kaygı verici. Yakından izliyoruz.
14- Bu seçimler, Türkiye'deki doğrudan demokrasi görevinin ilkesini tam anlamıyla restore etmek için bir fırsat. Bu fırsat değerlendirilmeli.