18 Şubat 2019

Medea çocuklarını öldürdü, Leyla Güven kendini…

Açık bir şekilde haksızlığa uğrayan bir kişi ne yapar?

Açık bir şekilde haksızlığa uğrayan bir kişi ne yapar? Eğer adalet arayacak bir kapı kalmamışsa, uğradığı haksızlığa karşı yükselen çığlığını kimse duymuyorsa, derdini anlatacak ve kendisini koruyacak dostları, arkadaşları yoksa, bütün kapılar birbiri ardına yüzüne kapanmışsa ne yapar? Siz olsanız ne yapardınız? Adaletsizlikten dolayı aldığınız yarayı nasıl onarırdınız?

Euripides’in Medea adlı tragedyası, ağır bir haksızlığa uğrayan Medea’nın hikâyesini anlatır. Medea tutkuyla âşık olduğu Iason’la evlenmek için babasına ihanet etmiş,  yurdunu ve ailesini geri dönmemek üzere terk ederek Yunan dünyasına gelmiş Asyalı bir kadındır. Iason’a iki erkek çocuk da doğuran Medea, uğruna bunca şeyi göze aldığı aşığı tarafından ihanete uğrar. Iason, Korent Kralı Kreon’un kızıyla evlenir ve Medea’yı terk eder. Üstüne bir de Kreon, Medea’yla birlikte iki oğlunu sürgüne gönderme kararı alır ve şehri terk etmeleri için onlara bir günlük süre verir. Yıllar önce ailesini ve yurdunu terk etmiş olan Medea uğradığı bu haksızlık karşısında çaresizdir, gidecek bir yeri, tutunacak bir dalı yoktur. Tragedya, Medea’nın ıstırap ve öfke dolu çığlıklarıyla başlar. Iason bunu iki oğlunun geleceğini düşünerek yaptığını söylemektedir ve Medea’dan da aynı gerekçeyle bu duruma katlanmasını ister. Onu Asyalı bir yabancı olduğu için aşağılamaktan da geri durmaz. “Oldukça yeterliydi bugüne kadar sürdürdüğün hizmetlerin; ama çok daha fazlasıydı beni kurtardığın için elde ettiklerin, verdiklerinden. Şunu görmelisin bir kere, barbar bir ülkeyi bırakıp geldin ve yerleştin Yunan topraklarına; adalet nedir burada öğrendin; yaşadın burada.”

Medea, en yakını, çocuklarının babası tarafından ortada bırakılmış, haksızlığa uğramış ve aşağılanmıştır. Acı ve öfke içinde intikam alma peşine düşer ve adaleti kendi elleriyle sağlama yoluna girişir. Önce gelin adayını sonra da babasını zehirleyerek öldürür. Ama bu yetmez, Iason yaptığına karşı bir bedel ödemelidir ve Medea bu bedeli ancak çocuklarını ondan alarak ödeteceği düşüncesindedir. Medea sonunda zor olanı yapar ve iki çocuğunu da kendi elleriyle öldürür. Bir anne olarak bu onun için büyük bir acı kaynağıdır, fakat içine düştüğü çaresizlikte, Iason’u derinden yaralamanın tek yolu olarak çocuklarını onun elinden almayı görür.  Tragedya boyunca aldatılmış bir annenin çaresizliğini ve aldığı kararla ilgili olarak yaşadığı gelgitleri okuruz. Medea şiddetini, Iason’a olduğu kadar aslında kendisine de yöneltmiş olur. Medea, kendi iki oğlunu, çocuklarını öldürür.

Leyla Güven, 24 Haziran seçimlerinde Hakkâri ilinden milletvekili seçildi. Yasalar, milletvekili seçilince derhal serbest bırakılmasını gerektiriyordu. Öyle olmadı ama. CHP milletvekili Enis Berberoğlu için uygulanan yasa ona uygulanmadı. Bu açık yasa ihlalini durdurmaya kimsenin gücü yetmedi. Leyla Güven 7 Kasım 2018 tarihinde SEGBİS’le katıldığı duruşmada süresiz açlık grevine başlayacağını söyleyerek  “Yargı hukuksuz kararlarına son verene kadar ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim” dedi. Açlık grevinin 79. Gününde sağlık durumu iyice bozulmuşken tahliye edilen Leyla Güven, eyleminin 100. gününü de geride bıraktı ve bugün artık hayatını kaybetme noktasında.

Leyla Güven’in ve içeride ona destek olmak için açlık grevi yapan yüzlerce insanın tek talebi var: 20 yıldır cezaevinde yatmakta olan Abdullah Öcalan’a hukuksuz bir şekilde uygulanan tecrit sona ersin. 2016 yılından beri kimseyle görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, diğer mahkûmların hakları neyse o haklardan yararlandırılsın yani Türkiye kendi yasalarını uygulasın. Leyla Güven’e göre bu muamele Öcalan’ın şahsında “Sadece bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor.”

Çözüm sürecinin bitmesi ve 2015 seçimlerinden bu yana iktidar tarafından şeytanlaştırılan,  sürekli olarak terörle ilişkilendirilip yok sayılan HDP ve Kürt siyaseti üzerinde fiili bir tecrit uygulandığı, siyaset yapma olanaklarının kısıtlandığı, adeta abluka altına alındığı herkes için görülen bir gerçek. İktidar hukuklu hukuksuz bu yaptıklarını açıkça savunur bir noktada. Sadece iktidar değil, CHP’si de içinde olmak üzere bütün partiler, milli, millet, millet iradesi sözlerini çok sevdikleri halde yapıyorlar bunu. CHP için onlarla yan yana görünmek bile bir kâbus.

Oysa ortada herkesin bildiği kocaman bir gerçeklik duruyor: HDP, son 3 seçimde yüzde 10 barajını aşmış yaklaşık olarak 6 milyon oy almış yasal bir parti.  2015 ten bu yana, binlerce üyesi ve yöneticisi hapishanelere doldurulmuş, yerel seçimlerde, büyük oy farklarıyla kazandıkları belediyelere el konulmuş bir parti olmalarına rağmen son seçimde 67 milletvekiliyle meclise üçüncü büyük parti olarak girmeyi başarmış bir parti. Kürt siyasetinin nasıl yok sayıldığını İçişleri Bakanı Soylu’nun herhangi bir dayanak göstermeden, çok rahat bir şekilde söylediği şu sözlerden okumak mümkün: “Sen bu milletin milletvekili değilsin, seni bu milletin milletvekili olarak kabul etmiyoruz. Sen Kandil’in milletvekilisin, PKK’nın vekilisin, PKK’nın uşağısın ve oyuncağısın.”

Leyla Güven, HDP milletvekili. Bir siyasetçi ve Türkiye’nin yürürlükte olan yasalarının Abdullah Öcalan için de uygulanmasını istiyor. Çünkü, insan hakları, kim olursa, ne yapmış olursa olsun, insan olan herkesin hakkıdır. Yasalar kişilere göre farklı farklı uygulanamaz. İnsanın kendi varlığını, canını ortaya koyması kuşkusuz zor bir karar. Siyaset tarihinde bu yolu tercih etmiş kimi başarılı kimi başarısız olmuş çok örnek var. Kişi böyle bir karar verdiğinde, öncelikle, onu bu noktaya getirenin ne olduğuna, neler yaşandığına ciddiyetle bakılması gerekir. Leyla Güven kendi hayatını ortaya koyarak, bir adaletsizliğin görülmesi ve bitmesi için sesini duyurmaya çalışıyor. Seçilen yolun doğruluğu yanlışlığı üzerinde fikir yürütmek uzaktan ahkâm kesmekten ileri gitmez. Bize düşen, buradaki adaletsizliği görmek ve bu adaletsizliğe karşı yükselen çığlığa kulak vermek olabilir.

Leyla Güven ölmek üzere. Kendini öldürüyor. Tragedya hâlâ güncel. Medea çocuklarını öldürdü, Leyla Güven de kendini öldürecek.

Yazarın Diğer Yazıları

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

Galileo, Descartes ve doğruyu söylemek

Galileo ve Descartes aynı dönemde, aynı otoriteye karşı, hakikati söylemek açısından iki farklı tutum geliştirirler

PAL İzmir'de iklim için düşünen bedenler

PAL İzmir (Performans Araştırmaları Laboratuvarı) tarafından düzenlenen ve atölye yürütücülüğü Michael Maurissens'in, sanat yönetimini Serenay Oğuz'un üstlendiği "İklim adaleti için düşünen bedenler" başlığıyla 21-24 Nisan tarihlerinde, dansçılar, görsel sanatçılar ve kamera aracılığıyla hareketi keşfetmekle ilgilenen herkes için açık çağrıyla düzenlenmiş olan, Screendance Workshop'un kapanış filmleri gösterimi beni bu düşüncelere sevk etti