12 Mart 2023

"Trolara ölüm" galeyanından, Yeşil-Beyaz Toros'a Bursaspor

Bursa'ya ormanlık alanlarından, Yeşil Türbesi'nden dolayı Yeşil Bursa denirdi bir zamanlar. Şimdilerde ise Bursaspor'un yeşil beyaz renklerindeki yeşil, paranın ve ormanlık alanları yok eden emlak piyasasının yeşili. Bir de hafta sonu açılan pankarttaki "Yeşil" de eklenmek istendi bu garabete. Kulübün bir diğer rengi beyaz ise açılan "Beyaz Toros" pankartından sonra artık kirlenme hızında kimsenin yarışamadığı bir renge dönüşmüş durumda…

Bursaspor taraftar grubunun bir taraftar grubundan daha fazlası olduğunu anlamam ne tesadüftür ki hayatımda ilk kez LGBTİ+ aktivistleriyle de tanışmama denk geliyor.

Sene 2006'ydı. Ben o zamanlar lise öğrencisiydim. Şehre gökkuşağı geleceğini duymuş, heyecanlanmıştım. Herkesten sakladığım kimliğimi paylaşabileceğimi düşündüğüm insanlar geliyordu Bursa'ya ve bir de yürüyüş yapacaklardı. Düşünün bendeki coşkuyu.

O gün, Gökkuşağı Derneği'nin oraya gittiğimde karşılaştığım manzara ise heyecanımı korkuya çevirmişti ışık hızıyla. Uzaktan tam anlayamasam da bir şeyler oluyordu. Bir grup erkek binanın çevresini sarmış, arada taş atıyor, küfür desen gırla. Liseli halimle daha fazla yaklaşamadım yanlarına. O zamanlar bir linç girişimine şahit olduğumun da farkında değildim. Heyecanımı kursağıma yapıştırdım, gerisingeri döndüm.

"Padişahların, evliyaların şehrinde onları yürütmeyeceğiz"

O gün Bursa'da yaşananları hayatının on sekiz yılı Bursa'da geçmiş biri olarak Bursalılardan öğrenmedim. Seneler sonra, bir sözlü tarih çalışması için görüştüğüm, o dönemler Lambdaistanbul'da olan Yeşim Başaran'dan dinledim hikâyenin geri kalanını.

"Bursa'daki bir dernek yürüyüş düzenleyecekti. Başka şehirlerden insanlar da gelecekti. Ankara'dan, İstanbul'dan. Yürüyüşten önce Bursaspor taraftarlarının bir internet forumunda, işte onlar buraya gelecek, onları yürütmeyelim filan gibi yazışmaları oluyordu. Sonra tam bir gün öncesinde bir yerel gazetede, "Padişahların, evliyaların şehrinde onları yürütmeyeceğiz" diye tehdit içeren bir yazı yayınlandı. Düşündüğümüzden daha kalabalık yola çıktık. Önce otobüsle bir yere gittik, sonra vapurla… Sonra bindiğimiz otobüste insanların konuşmalarını duyuyorduk. Bursasporlular bunları bugün dövecek filan diye bizim hakkımızda konuşuyorlar ve Allah Allah yani nasıl? Böyle bir şeyi bilsen bile başka türlü davranırmışsın, gibi geliyor. Hani madem bizim hakkımızda konuşuyorsun, merhaba de, iyi misiniz falan de. Bunları dövecekler diye konuşuyorlar. Böyle çok yabancı ve tehdit altında olduğumuz bir yere doğru adım adım gidiyoruz. Sanki film açılıyor ve bunun mesajı veriliyor gibi.

"Dernek mekânında buluştuk. Şehrin merkezinde bir apartmanda. Bayağı da kalabalık. Başka şehirlerden de insanlar geldi. Ne zamandır görmediğimiz arkadaşlarımız. Kendi halimizde mutluyuz. Ama sonra yürüyüş için buluşma mekânına gitmek üzere binadan çıkmak istediğimizde, binanın etrafı Bursaspor taraftarlarınca sarılmıştı. Dışardaki insanlar küfrediyor bağırıyor, çağırıyor, çok korkunç küfür dolu sloganlar atıyorlar. Bir süre kapıda polisle tartışma olduktan sonra biz tekrar yukarı çıktık. O arada binanın arkası da sarılmıştı. Taş atıyorlardı ve bizim bulunduğumuz odanın camı kırıldı yani o taşlardan biri denk geldi. Bir dakika sonramızı bilmiyoruz, çok ürkütücü. Böyle saatler geçti binanın içinde tutsak bir şekilde. Bir yere çıkamıyoruz. En sonunda otobüs geldi bizi, şehir dışına gidecek olanları götürmek için. Polis kordonu yapıldı. Çünkü binanın etrafı Bursaspor taraftarı dolu ve küfür ediyorlar, bağırıyorlar, bir galeyan hali içindeler. Sonra otobüs giderken de bunlar şehre dağılmışlar, otobüsü de biliyorlar. Belediyenin otobüsüydü galiba, otobüsü takip edip otobüsü taşladılar. Biz otobüste yerlerde gittik yani korktuk baya."

Yaşananlardan bir hafta sonra İstanbul'da bir eylem yapar LGBTİ+'lar. "Bursalılarla Bursaspor taraftarlarıyla paylaştığımız bu gökyüzüne bu uçan balonları bırakıyoruz" derler. Bir hafta önce linç girişiminden kurtulsalar da, barış umudu vardır dillerinde.

Bursaspor'a hizmet!

O gün yaşananların arkasında Bursasporlu Esnaflar Derneği vardır. Derneğin başkanı Fevzinur Dündar, açıkça Emniyet'i dahi tehdit eder, Kürşad Kahramanoğlu'nun BirGün'deki köşesinde aktardığına göre "Emniyet yetkililerine, valiliğe ve siyasilere sesleniyorum; bu insanların linç edilmesini istemiyorlarsa tutum ve hareketlerini netleştirsinler" demekte beis görmez. Taraftarlar ise Dündar'a icat ettikleri sloganla eşlik eder: "Bir avuç ibne, dua edin polise!"

Bursa'ya gidenlerden Kaos GL muhabiri Atilla Demir ise saldırıların sadece LGBTİ+'larla sınırlı kalmadığını da hatırlatır o dönemki yazısında. Aynı binada yer alan TKP de nefretten payını alır.

"Bu sırada bina önüne gelen yaklaşık 150 kişilik bir grup sloganlar atmaya başladı. Bize yönelik ‘TROLARA ÖLÜM' çağrılarıyla başlayan sloganlar, binanın ön cephesinde yer alan TKP'ye yönelik sloganlara dönüştü. Ardından grup TKP'nin bürosunu taşlamaya başladı. Binanın arka tarafına gelen bir başka grup ise Gökkuşağı Derneği'nin bürosunu taş atmaya başladı. Bu sırada silah sesleri duyuldu. Polis aranarak binanın arkasında da güvenlik önlemi alınması gerektiğini bildirdi."

Sonrası mı? Dündar yargılanır. Bursa 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek' suçundan 1 ile 3 yıl arası hapis cezası talebiyle dava açılır. Üç yılın sonunda Dündar beraat eder. İlk yorumuysa "Adalet, yerini bulmuştur" olur.

Dündar, hâlâ Bursa'da ve hâlâ aynı derneğin başkanı. Basına verdiği röportajlarda, Bursaspor için yargılanmaktan gurur duyduğunu anlatıyor. Bir yandan da kantincilik ve emlakçılık yapıyor. Bundan iki yıl önceki röportajında Bursaspor stadının altındaki dükkanların kiraya verilmemesinden şikayet ediyor.

"Belediye Bursaspor'a yük! Çünkü bu dükkanlar belediye yüzünden kiraya verilemiyor. Oysa, 40 tane dükkânın kirasından en azından kulübün giderlerini karşılayacak maliyet elde edilecek. Buna rağmen hem para yok hem gelirim yok diyorsun, hem de zenginler gibi kira getirecek yerleri kiraya vermiyorsun ve boş tutuyorsun… Böyle bir mantık yok!"

Fevzinur Dündar, yaşananların görünen yüzü olsa da, arka planda Bursaspor taraftar grubu, nam-ı diğer Teksas vardır. Teksas adını alma sebebi 1967'de Zonguldak'ta deplasmanda çıkan olayların ardından basında yer alan, "Zonguldak'ı Teksas'a çevirdiler" yorumu. Hayatının bir dönemi Bursa'da geçen herkesin çok yakından tanıdığı bir grup. Manifestolarında kendisini "Bursa'nın en büyük sivil toplum örgütü" olarak tanımlıyorlar. Ancak gündeme daha çok saldırı ve linç girişimleriyle geldikleri de ortada.

Bursa'nın "Yeşili"

Ve son olarak Amedspor'un Bursa'da yaşadıkları. 5 Mart'ta Bursaspor-Amedspor karşılaşması öncesi Amedspor'un kaldığı otelde başlayan saldırılar, statta da devam etti. Tribünlerdeki Bursasporlu taraftarlar 90'lı yıllarda faili meçhul cinayetlerle özdeşleşen "Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın pankartlarını açtı. Taraftarlar ayrıca, sahaya bıçak ve mermi attı.

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Bursaspor'a 9 maç seyircisiz oynama ve 326 bin TL para cezası verdi. Kulüp görevlileri Aybars Türkkan ve Aşkın Değirmenci'ye de Amedspor'a saldırılarından dolayı 90 gün hak mahrumiyeti verildi.

2006'dan 2023'e değişmeyen şiddetin resmi ise akıllarda kaldı. Onca yıldır bir şeyin değişmediği gerçeği ise yüzleşmeyi bekliyor: 2006'da Bursa'da açmasına izin verilmeyen gökkuşağı, şehrin laneti olmaya devam ediyor.

Bursa'ya ormanlık alanlarından, Yeşil Türbesi'nden dolayı Yeşil Bursa denirdi bir zamanlar. Şimdilerde ise Bursaspor'un yeşil beyaz renklerindeki yeşil, paranın ve ormanlık alanları yok eden emlak piyasasının yeşili. Bir de hafta sonu açılan pankarttaki "Yeşil" de eklenmek istendi bu garabete. Kulübün bir diğer rengi beyaz ise açılan "Beyaz Toros" pankartından sonra artık kirlenme hızında kimsenin yarışamadığı bir renge dönüşmüş durumda…

Yıldız Tar kimdir?

Sıfatsız gazeteci, Boğaziçi terk, Cranberries hayranı, fantastik roman müptelası. 2013 yılında gazeteciliğe başladı. Etkin Haber Ajansı'nda editör, Özgür Radyo'da program yapımcısı ve sunucusu olarak çalıştıktan sonra 2014'ten beri LGBTİ+ internet gazetesi KaosGL.org'ta sırasıyla muhabir, editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Halen bu görevi sürdürüyor.

Sol, sosyalist siyasi partilerle LGBTİ+ hakları üzerine röportajları "Yoldaş Ben İbneyim" başlığıyla, trans kadınlarla röportajları "Dönmelere Doyamadık" ve Türkiye'deki LGBTİ+ hareketinin tarihine ilişkin sözlü tarih çalışması "Patikalar: Resmî Tarihe Çentik" ismiyle kitaplaştı. 

Kaos GL Derneği'nin senelik medya izleme raporunu kaleme alıyor. Çeşitli gazete, dergi, kitap ve dijital mecralarda LGBTİ+ hakları, hafıza çalışmaları, edebiyat, nefret söylemi ve medya okur yazarlığı üzerine yazıları yayımlanıyor. 

T24'te "İnsan Manzaraları" başlıklı portre röportajlar yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

'Dünyaya kafa tutan Türkiye'ye yakından dokunmak: TEKNOFEST'lerle örülen yeni siyaset ne anlatıyor?

"Evet, asgari ücret yetmiyor. Evet, kiralar artıyor. Evet, yaşamak güçleşiyor. Ama TOGG var, İHA ve SİHA’lar var. Teknoloji üzerinden yeni bir hikâye yarattılar. 'Yeni bir Türkiye var 'dediler ve bu yeni Türkiye’nin ekran yüzü de savaş gemisi TCG Anadolu, milli araba TOGG ve savunma sanayiindeki gelişmeler oldu"

"Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi, adalet yerini bulsun"

Ecem Seçkin davasında azalarak biten nefret olmadı

Gençler neden intihar ediyor?

TV kanallarında ya intihar eden gençlerin psikolojilerinin ne kadar bozuk olduğunu izliyoruz ya da yine ruh sağlığı uzmanlarının uyarılarıyla, intiharı bir sebebe bağlamamaya çalışan, kişisel hikâyesinden uzak durmaya çalışırken ne diyeceğini bilemeyen bir haberciliği görüyoruz