Gece Treni / Night Train (Tiglon)

Oyuncular: Danny Glover, Leelee Sobieski, Steve Zahn

Yönetmen: Brian King

Süre: 83'

2009

YB notu: ***

imdb notu: 5.8

Hikaye tam da Hitchcok'a yaraşır türden. Ama kurgulaması epeyce de malum Twilight Zone anlatımlarına göndermeler taşımakta. Tren yolda, haldır haldır gidiyor. Kompartımanda üç yolcu var. Biri - yaşlı olanı - sessiz sedasız. İkincisi, satıcı. Üçüncü yolcu, tıp öğrencisi, alımlı bir kız. Satıcı, adamın bu sessizliiğinden huylanıp bakınca öldüğünü farkediyor. Tam bu sırada trenin tecrübeli kondüktörü içeri dalıyor ve durum iyice farkediliyor. Neden öldü, nasıl oldu vs derken, adamın eşyası arasında bir kutu çıkıyor ortaya. Açamıyorlar kutuyu, ama kenarından bakınca, içinin elmaslarla dolu olduğunu görüyorlar. Haydi, buyrun bakalım. Bundan sonrası, tabii ki, kim bu kıymetli malzemeye el koyacak. Ve, sıkı bir kedi fare oyunu başlıyor. Brian King'in dili, alışılmış çerçeve içinde iyi sürüklüyor. Ama, sürprizler, ani dönüşler, şaşırtmacalar pek yok. İzliyoruz, ama fazla kaptırmadan, ama kopmadan. Kısa film süresi de yorulmamak ve bıkmamak için ehven.

Vidocq (Assanat)

Oyuncular: Gérard Depardieu, Guillaume Canet, Inés Sastre

Yönetmen: Pitof

Süre: 101'

2001

YB Notu: ****

imdb notu: 6.5

1830'ların Paris'i. Ortalık cıvıl cıvıl, ama kanunsuzluk da gözde batar cinsten. Ortalıkta gezinen bir acımasız katil var. Bir türlü eşkali anlaşılamıyor, çünkü aynalı maske tanıyor. Olaya efsanevi detektif Vidocq el koyuyor, ama kısa süre sonra kayboluyor. Peşine genç bir yazar takılıyor bu kez. Çok geçmeden gerçeküstü ögelere sarmalanmış, labirentimsi bir hikaye şekillenmeye başlıyor. Fransız kriminoloji tarihinin en önemli isimlerinden biri sayulan Vidocq aslında gerçek bir tip. Depardieu bu 117'nci filminde her zamanki ustalığıyla filmi sürükleyen şahsiyet. Bunun ötesinde filmi farklı kılan müthiş görselliği. Yüksek çözünürlü video ile çekilmiş. Renkler, göz kamaştırıcı dekor, ve sesler tam manasıyla iç açıcı. Hala da eskimemiş, 10 yılı aşkın süreye rağmen.Tavsiye edilir.

Gray Lady Down / Gri Hanım Battı (Assanat)

Yönetmen:  David Greene

Oyuncular:  Charlton Heston, David Carradine, Stacy Keach

Süre: 106'

1978

YB notu: ***

imdb notu: 6.1

Denizaltı filmlerini severiz. Hele bir de batma çıkma, felaket ve facia olayları varsa işin içinde, daha da lezzetlenir seyirlerimiz. Tartışmasız bunun en sıkı örneği Das Boot sayılır, ama David Greene'in sinema taihinin orta dönem örneklerinden saymamız gereken filmi de hiç yabana atılır gibi değil. Heston bu rolden sonra artık macera işlerine pek girmedi. Ama sadece o değil, bu ekipte sağlam başka aktörler de var. Bu durum, öykünün dip noktalarında, bir Norveç şilebiyle siste çarpıştıktan sonra binbir türlü belaya sürüklenen Neptune nükleer denizaltısının içinde övgüye değer bir karakter çatışmasını izlememize de olanak sağlıyor.

The Expatriate / Son Tanık (Kanal D)

Yönetmen: Philipp Stölzl

Oyuncular:  Aaron Eckhart, Nick Alachiotis, Liana Liberato |

Süre: 91'

2012

YB notu: ***

imdb notu: 6.1

Ben Logan, Halgate adlı devasa bir şirkette güvenlik uzmanı olarak çalışmakta. Kendisi şahsen mütekait bir CIA ajanı. Esas işlerinden biri, şirketin güvenlik kodlarını vs zorlamak ve bir manada şeytanın avukatlığını da yapmak. Bu arada, çok uzun zamandır görmediği kızı da aradaki buzları kırmak ve beraber yaşamak için yanında. Bir gece farlkediyor ki, kendisine dair tüm geçmiş kayıtlar, kimlik bilgileri vs yok olmuş. Gene farkediyor ki etrafında çalışanlar bir bir öldürülmekte. Kısacası, gene bir hayat memat meselesi mevzuuyla karşı karşıyayız. Ben'in tek dayanak noktası, eldeki kalan bilgilere sahip olan ajan arkadaşı Derek Kolper'a ulaşmak. Tabii, kolay değil. Arada çok  şarjör boşalacak ve hayli kan akacak. Bu arada kızı Amy de hayatın gerçeklerini tanıyacak. Temposu yüksek, gümbürtüsü ve vurdu kırdısı bol, bir nevi Bourne türevi.

The Newsroom - Birinci Sezon (Tiglon)

Yönetmenler: Greg Mattola, Jeremy Podeswa,

Oyuncular:  Emily Mortimer, Jeff Daniels, John Gallagher Jr., Alison Pill, Thomas Sadoski

Süre: 725'

2013

YB notu: ****

imdb notu: 8.7

Dört değil beş yıldızı da hakeden bir dizi, ama henüz ikinci sezon çıkmadı. Onu da seyredenler, beşinci yıldızın gelmekte olduğunu biliyor. Aaron Sorkin'in (West Wing dizisini de o yaratmıştı) fikri, dizinin içeriği kadar zamanlaması açısından dört dörtlük. Dünyanın her yerinde medyanın, özellikle TV'nin rolü ve etkisi, ayrıca medya etiğiyle ilgili tartışmalar ayyuka çıkmışken, ayrıca dünyanın kendisi karman çorman bir hal almışken, kısmen hakiki olaylara da atıfta bulunan, olağanüstü parıltılı bir haberciliğin iç yüzü dizisi ortaya çıkmış durumda. TV ankormeni Will McAvoy ve ekibinin hem kişisel, hem mesleki hem de kurumsal serüveni, o hayatın içinden çıkma parlak, zıpır, çalışkan tiplerle alabildiğine süslenmiş durumda. Jeff Daniels'de Jane Fonda'ya, Sam Waterston'dan Emily Mortimer'a ve ötesine, çok daha küçük rollere varıncaya kadar, herkes oyunlarda canını dişine takıyor. İçinde Dan Rather'ın ünlü CBS'iyle ilgili atıflar da var. Ama esas olan, Manhattan'da, olağanüstü zeki - ve arızalı - tipleri bir araya getiren dizide, insanı büyüleyen incelikteki diyaloglar. Mutlaka izleyin, haberciliğin ne olduğunu, ve ne olması gerektiğini biraz anlamak istiyorsanız.