İsveç’i, Norveç’i, Fransa’yı, Almanya, İtalya, Portekiz’i ve benzer gelişmiş ülkeleri bir kalem geçin...
Uganda’yı, Vanuatu’yu, Malavi’yi, Togo, Brundi, Gabon, Tanzanya’yı, devamında daha pek çok geri kalmış ülkeleri de geçin...
“Tek adam rejimine geçildikten sonra, son üç yıl içinde, 2018’den bu yana dünyada elektriğe yüzde 370 zam yapan bir başka ülke yönetimi yok!..”
Sadece elektrik mi?..
“Son üç yılda benzine gelen zam yüzde 110”.
Ya doğalgaz?..
“Son üç yılda doğalgaza gelen zam yüzde 70”.
Kendi kullandıkları, fiyat artışları için kullandıkları deyimle, “fahiş”, yani çok yüksek orandaki bu zamlar dünyanın hiç bir gelişmiş ya da az gelişmiş ülkesinde yok.
Tek başına bu ölçüler bile, ülkenin nasıl yönetildiğini, ekonominin nasıl savrulduğunu, gelir artışlarındaki yetersizliğe bakıldığında, toplumun nasıl yoksullaştığını göstermeye yetiyor.
Trafik cezaları, köprü ve yol geçişleri, pasaport ve kimlik gibi harçlar ile bazı vergilerdeki artışlar cabası.
“Allah yaptırıyor”
Henüz bu zamlar açıklanmadan önce, değişik uygulamalara karşı yükselen eleştiriler karşısında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu incilerinden birini daha döktürüyor:
“Bize bunları Allah yaptırıyor”.
Halkının çok büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu, dünyada elliye yakın ülke var, elliye yakın. O elliye yakın ülkenin hiç birinde:
“Allah bunları yaptırmıyor da, neden bizim ülkemizde yaptırıyor?..”
Ciddiye alınacak yanı olmadığı gibi, hepimizle alay eder gibi!..
Aynı Süleyman Soylu yaz başında da, “Temmuz’da ekonomi uçacak” diyor ve geçtiğimiz aylarda nasıl “uçtuğumuzu” hep birlikte yaşıyoruz!..
Önce dolar “uçuyor”, ardından fiyatlar ve işsizlik “uçuyor”.
43 kuruştan 89 kuruşa
Bu zamlardan önce İstanbul Ticaret Odası Aralık ayında:
“İstanbul’da enflasyonun yüzde 34, gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 14 olduğunu açıklıyor”.
Bu zamlardan sonra 2022’nin ilk ayındaki enflasyonda ciddi bir artış kaçınılmaz.
AKP iktidarı marketlerdeki fiyatlar için denetimler başlatıyor. Ekonominin sopayla yönetilmesi dönemi başlıyor. Fiyatların indirilmesi ‘’emrini veriyor.
“Ama önce kendisi, hem de ekonominin tamamını etkileyecek temel ürünlere zam yapıyor”.
Sanayiden bir örnek var:
“Aralık 2020’de sanayide elektrik birim fiyatı 43 kuruş, Aralık 2021’de, bu zamlardan önce 89 kuruşa yükseliyor, bir yılda tam yüzde yüz artış, son zam hariç”.
Maliyetler bu ölçüde artarken, fiyatlar nasıl düşecek?..
Zorla mı, ceza yazarak mı, tehditle mi, nasıl?..
Zaten yapılan o!..
Dolar 17.5 liradan 12, 13 liralara düşüyor, bu düşüş hiç bir anlam ifade etmiyor, fiyatlara hiç bir yansıması olmuyor.
Hatta tam tersi, zam, zam, zam...
Bu zamlardan sonra o sanayi işletmeleri nasıl üretim yapacak?..
Çiftçi nasıl tarımsal ürün üretecek?..
“Tulumbada su bitti”
Daha beş yıl önce, evet beş yıl önce...
Aralık 2016’da Tayyip Erdoğan ne diyor?..
“Tulumbada su bitti”.
Yani, devletin kasası tamtakır. Bunu beş yıl önce söylüyor. O tarihten bu yana “tulumba” hiç bir zaman dolmuyor. Ekonomik bozulmanın başlangıcı ve birinci elden itirafı. Bu bozulma beş yıldır sürüyor, ağır krize dönüşüyor, günümüzde en derin noktasına iniyor, bundan sonrası hariç!...
Olağanüstü israf... Yatırıma dönüşmeyen harcamalar... Üç, beş müteahhite ödenen garantiler...
Ne iç ne dış borç işe yarıyor, ne de özelleştirme gelirleri....
“Her türlü ölçüyü aşan son zamlar tulumbada hâlâ su olmadığının kanıtı”.
Zamların Türkçesi
Zamların pratik yaşamda bir karşılığı, bir sonucu var:
Bu elektrik zammıyla...
Bu doğalgaz zammıyla...
Bu benzin zammıyla...
Bu vergi ve harç zamlarıyla...
“Geçinmek nasıl mümkün?..”
Mümkün değil de...
Mümkün olmadığını artık “kendisine oy vermiş olan kitle de” anlamış bulunuyor.
Araştırmalar ortada:
“O sadık kitle AKP’den kopmaya başlıyor”.
Çok normal.
Artık belli...
“Buzlar çözülüyor...
Ne olursa olsun, her koşulda AKP’ye oy vermiş, oyları neredeyse AKP’de buz tutmuş olan kitle bundan vazgeçiyor.
Buzlar çözülüyor”.
Toplum artık yeni bir hayatı kurmak peşinde.