29 Nisan 2024

“Yeni Anayasa” tam da bu hafta, öyle mi?

“Demagoji?” Türk Dil Kurumu’na göre “laf cambazlığı” demek. İlgisiz konuları birbiriyle bağdaştırmak, sapla samanı karıştırmak anlamında

Taksim'den 1 Mayıs kutlamaları

“Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasıdır.

Taksim Meydanı işçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biridir.

Kendisini o kültürün parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günü Taksim’de bulunmak hakkı vardır.

Taksim Meydanı 1 Mayıs’la özdeşleşmiştir.”

Anayasa Mahkemesi (AYM) bu gerekçelere dayanarak, 15 Aralık 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararında:

“1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engellemek Anayasa’da yer alan gösteri ve toplantı düzenleme hakkının ihlalidir.”

AYM kararı 1 Mayıs ve Taksim tartışmasına Anayasa açısından son veriyor.

İşçilere 1 Mayıs’ta Taksim’in yasaklanması Anayasa’ya aykırıdır, nokta!..

İstanbul Valisi

AYM’nin bu kararını AKP iktidarı görmezden geliyor.

İstanbul Valisi Davut Gül birkaç gün önce:

“1 Mayıs 2012 yılından beri Taksim’de kutlanmıyor. Taksim bu tür etkinliklere tamamen kapalı. Biz başta DİSK ve KESK olmak üzere talep eden herkesle konuştuk, Taksim’de bu sene olmayacağını kendilerine izah ettik.”

İzah etmiş ama, Vali Gül’ün “konuştuk” dediği DİSK ve KESK bu olayın iki öznesi. Taksim yasağının kaldırılması için AYM’ye başvuran DİSK ve KESK!..

Yasağın kaldırılmasını sağlayan sendikalara “yasağı izah etmek” de, neyin nesi?..

Çerkezoğlu elinde karanfil

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, AKP iktidarının yasak kararını Vali Gül’ün duyurması sonrasında arka arkaya açıklamalar yapıyor.

En son dün bir elinde kırmızı karanfil, bir elinde AYM kararı iktidara ve herkese sesleniyor:

“Dünyanın her yerinde işçiler 1 Mayıs’ı kendi istedikleri meydanda kutlamaktadır. Biz de Taksim’de kutlamak istiyoruz. Anayasa Mahkemesi bize bu hakkı vermiştir.

1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasını engellemek hukuk tanımazlıktır.

Biz 1 Mayıs sabahı bir elimizde kırmızı karanfil, bir elimizde Anayasa Mahkemesi kararıyla Taksim’de olacağız.

Hem Avrupa mahkemelerinin hem Anayasa Mahkemesi kararıyla Taksim’de olma irademizi ortaya koyuyoruz.

İşçileri, kadınları, gençleri, katılmak isteyen bütün halkımızı Taksim’de yürümeye çağırıyoruz.

Engeller karşısında bu kararı gösterip, iktidarı hukuka saygılı olmaya çağıracağız.

Anayasa Mahkemesi kararlarına sahip çıkmak, anayasal düzene sahip çıkmak, memlekete sahip çıkmaktır.”   

AKP iktidarının AYM kararına rağmen, Taksim’i yasaklaması karşısında DİSK’in tavrı böyle.

Çalışma Bakanı’ndan inciler

Ya Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan?..

Hemen her açıklaması evlere şenlik bu Sayın Bakan işçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteklerine karşı, Türk-İş’i ziyaretinde yine inciler döktürüyor:

“İşçinin, emekçinin alın teri Taksim Meydanı’na sığamayacak kadar büyüktür.

1977 yılında Taksim’de kaybettiğimiz 34 işçimizi, emekçimizi rahmetle yad ediyorum. Ancak, Taksim’de hayatlarını kaybeden emekçilerimizin isimlerini bile hatırlamayanların, onların aziz hatıralarını kullanarak, bu alanda kutlama inadı, 1 Mayıs’ın dayanışma ruhunu zedelemektedir.”

“Siyasette demagoji” dediğiniz işte tam böyle bir şey.

“Demagoji?” Türk Dil Kurumu’na göre “laf cambazlığı” demek. İlgisiz konuları birbiriyle bağdaştırmak, sapla samanı karıştırmak anlamında.

Hukuka rağmen, yasağı nasıl savunacağını bilemediği zaman, insan işte bu şaşkın hallere düşüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel'in TBMM 23 Nisan Resepsiyonu'ndaki görüşmesi

“Yeni Anayasa”

Ayrıca...

Taksim’i 1 Mayıs’ta kapatmanın tam da bugünlerde yasağı aşan daha temel bir anlamı var.

Aylardır ve bugünlerde üstüne basa basa AKP ne diyor?..

“Yeni bir anayasa yapalım.”

Buna kendine göre, şu anda ne olduğu belli olmayan, “demokratik ve sivil” niteleme ekliyor.

Rastlantıya bakın ki, büyük bir olasılıkla bu hafta içinde Tayyip Erdoğan ile CHP Lideri Özgür Özel’in görüşmesi söz konusu.

Görüşmede ele alınacak konuların başında, Erdoğan’ın önerisiyle yeni anayasa geliyor.

1 Mayıs’ta Taksim’i kapatarak, bugünkü Anayasa’ya uymayan iktidar, hem de tam uymadığı hafta içinde muhalefet liderine yeni anayasa önerisi götürmeyi planlıyor!..

AKP iktidarında benzer tutarsızlıkları çok gördük.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Göz boyama genelgesi: Asıl harcamalara dokunmam!..

Genelgenin üç yılla sınırlanması bir siyasi hesap. Üç yıl böyle gidecek... Dördüncü yıl seçim gelecek!.. Dördüncü yıl gelsin yeniden seçim ekonomisi!..

AYM kararları uygulanmıyor: İnternette ifade özgürlüğüne sansür

İnternet sitelerine, oradaki haberlere, sosyal medyaya getirilen erişim engellemeleri; daha net deyimle internet sansürü sanıldığının çok ötesinde etkili. Erişim engeli getirerek, halkın çok büyük bölümünün ifade özgürlüğü kısıtlanmış oluyor. Yani, kısıtlama medya ile sınırlı değil. Başımıza şimdi bir de “etki ajanlığı” denilen bir girişim çıkıyor, basın ve ifade özgürlüğünü daha da tehdit edecek bir uygulama

Farklı gazetecilik, Celal’den barışa katkı: “Defne-Dafne”

Celal son derece saygılı, karıncayı ezmeyen, inanılmaz mütevazı, yaptığı gazeteciliği asla vurgulamayan ki, benim gazetecilikte en değer verdiğim niteliklerden biri, sempatik, çalışkan ve inatçı