19 Nisan 2017

Ye... Se...Ka

Referandumun gerçek galibi YSK

İki ay önce...

Referandumda halka tek bir soru soruluyor, anayasayı kabul ya da red anlamında, “evet” ya da “hayır” oyu kullanılacak, iki seçenekli bir seçim.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK - Ye.. Se.. Ka..) bir tarafında “evet”, hemen yanında, öteki tarafında “hayır” oyu yazan pusulalar bastırıyor. Buraya kadar normal.

Bir de, halkın oyunu kullanması için bir damga kullanılacak. Bu da normal.

O damgada ne yazılı olacak?

Anormallik burada başlıyor.

YSK kullanılacak damga için “evet” mührüne karar veriyor.

Oy pusulaları üzerinde zaten “evet” ve “hayır” yazıyor,, bir de hangisine oy verilecekse, yine “evet” yazan bir mühür ya da damga, olur mu, olmaz. Olursa, ayıp olur.

Buna rağmen, iki ay önce YSK böyle bir hazırlık yapıyor.

CHP buna itiraz ediyor:

“Oy pusulaları üzerinde zaten “evet” ve “hayır” yazıyor, bir de, verilecek oy sırasında “evet” mührünün kullanılması kural dışıdır”.

Nasıl oluyorsa, iki ay önce, YSK bu itirazı kabul ediyor ve oy pusulalarına verilen oylarda kullanılan mühür “tercih” olarak değiştiriliyor.

Hani, bazı iddianamelerde “subliminal” yani, “bilinç altı”, bu böyle söylenmek istenmiştir” iddiasına dayanarak, insanları içeri atıyorlar ya...

Başlangıçta “evet” mührünün kullanılmasına karar verilmesi de, “subliminal” bir olay.  Gerçi, burada içeri atmak yok ama, sandığa atmak var, atarken “evet” ruhu yaratmak var.

 

Aksünger’in uyarısı

 

Seçim işleri, sandıklar, oy atma mekanizması ve bunlarla ilgili bütün düzenlemeleri “teknik olarak” son derece iyi bilen iki dönem önce CHP milletvekilliği yapmış Erdal Aksünger başından beri bu işlerin peşinde koşuyor. CHP’nin YSK’ya başvurusu ve devamını yine Aksünger organize ediyor.

Dün Aksünger ile konuşuyorum, ilginç bilgiler veriyor:

“Referandum sabahı saat 9’da, yani YSK mühürsüz  zarfların geçerli olduğunu açıklamasından tam yedi saat önce kuşkulandık ve YSK’yı uyardık. Böyle zarflar olursa, bunların geçersiz olması gerektiğini söyledik, onların açıklamasından yedi saat önce”.

Neye dayanarak yedi saat önce böyle bir uyarı? Aksünger:

“Çünkü, çeşitli usulsüzlükler olabileceğini gördük, bunlardan biri de mühürsüz zarfların kullanımıyla ilgiliydi”.

Bu uyarıya rağmen, YSK tam ters karar alarak, referanduma gölge düşürüyor. Şu anda yer gök, Avrupa dahil, referandumda sandıkları denetleyen AGİT üyeleri dahil, seçimin “meşruiyetini” tartışıyor.

Hatta, bizim siyasal tarihimize “en lekeli seçim” olarak geçen 1946 seçimleriyle karşılaştırarak, “1946 seçimleri gibi, 2017 referandumu da aynı şekilde lekelenmiştir”  deniyor.

 

Şanlıurfa’da bir seçim çevresi

 

Aksünger izlenimlerine devam ediyor ve vahim bir iddia ortaya atıyor:

“Urfa’da bir seçim çevresinde yedi yüz seçmen var. Ancak, bunların yüz ellisi mevsimlik işçi olarak başka yerlere gitmiş. Buna rağmen, o seçim çevresinde yine de yedi yüz seçmenin oy kullandığı görülüyor”.

YSK’nın bu iddiaya yanıt vermesi gerek. Bu sadece bir örnek.

Aksünger:

“Başka ihlaller de var, bazı sandıklar demiyorum, bazı okullarda, bakın bazı okullarda, yani sekiz, on sandığın bulunduğu okullarda ihlaller var. Bunların hepsi için YSK’ye itiraz ediyoruz. İtirazımızı YSK kabul etmese bile, dünyanın her yerinde itirazlarımızı dile getireceğiz”.

Ve başka bir ayrıntı, Aksünger:

“Referandum günü bazı yerlerde usulsüzlükler belirledik ve saat 12’den itibaren bunları kayda geçirdik, pek çok yerde bireysel itirazlar var”.

 

AGİT: YSK kararı yasaya aykırı

 

Bu kadar iddia karşısında, YSK bunları nasıl yanıtlacak, CHP’nin dünkü başvurusundan sonra, dikkatle izlemek gerek. Kaldı ki:

Ortada ayrıca bir AGİT raporu var.

Orada ilgi çeken ayrıntı şu, AGİT şunu söylüyor:

“Seçim sandıklarını denetlemek ve referandumun başından sonuna kadar hukuki platformda olup olmadığını tespit etmek amacıyla, bizi Türk yetkililer davet etti”.

Ama, şimdi AGİT raporu “tu kaka” olarak, tepkiyle karşılanıyor. Madem dinlemeyeceksin, neden davet ediyorsun? Davet, sözüm ona, ele güne karşı, ama sonuç böyle olunca, kim dinler AGİT’i?

AGİT de aynı noktada ısrar ediyor:

“YSK’nın mühürsüz zarfların geçerli olduğuna ilişkin son dakikada aldığı karar seçim yasasına iki maddede aykırıdır.

Referandum süreci boyunca yaşanan ihlaller özgürlük ve eşitlikle ilgili AGİT ve Avrupa Konseyi kuralları ve diğer uluslararası yükümlülüklere aykırıdır”.

 

İstifa eder mi

 

YSK Başkanı verdikleri kararı savunmak amacıyla, “geçmişte örnekleri var” diyor.

Dün bu iddia Avukat Sedat Akçelik tarafından ODATV’de yazdığı bir yazıyla çürütülüyor. Akçelik üç örnek veriyor, üçünün de YSK Başkanını yalanlıyor.

Heyecena kapılmadan düşününce:

1-YSK kararlı kesin, itirazların çok yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Ne de olsa, “atı alan Üsküdar’ı geçti”.

2-Bununla birlikte, bu kadar çok itiraz ve büyük ittifakla üzerine gölge düşen bir referandumdan YSK nasıl çıkacak?

Tek yolu var: YSK toptan istifa etmeli.

Eder mi? Sanmıyorum.

O zaman?

Referandumun gerçek galibi YSK.

1946 ilk, sonra 56, 66, 76, 86, 96, 2006, 2016 ve 2017..

71 yıl sonra faulu bol bir galibiyet.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"