08 Haziran 2016

Vezneciler: Yalnızlığın son durağı

Türkiye elden gidiyor, hâlâ iktidara yaltaklananlar, terörün sonu geldi yaveleri, iktidardan ise, hâlâ aynı laflar!

  • Ekim 2015, Ankara Gar saldırısı, 109 kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Hiç bir ülkede ne bayraklar yarıya iniyor, ne yas ilan ediliyor, ne dünya liderleri Ankara’ya gelip, topluca protesto yürüyüşü yapıyor.

     
  • Şubat 2016, Ankara’da askeri lojmanlar önünde saldırı, 29 kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Hiç bir ülkede ne bayraklar yarıya iniyor, ne yas ilan ediliyor, ne dünya liderleri Ankara’ya gelip, protesto yürüyüşü yapıyor.
     
  • Mart 2016, Ankara Kızılay saldırısı, 37 kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Hiç bir ülkede ne bayraklar yarıya iniyor, ne yas ilan ediliyor, ne dünya liderleri Ankara’ya gelip, topluca protesto yürüyüşü yapıyor.
     

İstanbul
 

  • Ocak 2016, İstanbul Sultanahmet’te saldırı, on bir kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Ölenler Alman olduğu için Alman İçişleri Bakanı bilgi almak için İstanbul’a geliyor. Hiç bir ülkede ne bayraklar yarıya iniyor, ne yas ilan ediliyor, ne dünya liderleri İstanbul’a gelip, topluca protesto yürüyüşü yapıyor.
     
  • Mart 2016, İstanbul İstiklal Caddesinde saldırı, beş kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Hiç bir ülkede ne bayraklar yarıya iniyor, ne yas ilan ediliyor, ne dünya liderleri İstanbul’a gelip, topluca protesto yürüyüşü yapıyor.
     
  • Dün, Haziran 2016, İstanbul Vezneciler’de saldırı, şimdilik on bir kişi hayatını kaybediyor. Dünya bu haberleri vermekle yetiniyor. Daha önce ne yaşadıysak, dünyada teröre tepki açısından daha farklı bir tavır beklenmiyor.

Dünya yine bildiğini okumaya devam edecek. Dış politikada, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nün akla ziyan nitelemesiyle,“değerli yalnızlığın” hazin sonucu. Kimse yas tutmadığı gibi, alkışlamadıklarına şükretmek gerek.

Dün bakıyorum, bir kaç taziye, akşam saatlerine kadar tek bir Devlet Başkanı, Azerbaycan’dan. Bir de, bir kaç diplomatik “üzüntü” beyanı.
 

Dışarıdaki terör

 

Buna karşılık:

Brüksel, Londra, Paris, Madrid’deki terör eylemlerinde dünya yerinden oynuyor.

Bütün ülkelerde yas ilan ediliyor, bütün ülkelerde bayraklar yarıya iniyor, dünya liderleri günlerce terörü lanetliyor, o başkentlere giderek, topluca protesto yürüyüşüne katılıyor.

Hatta, Paris’teki saldırı sonrasında düzenlenen protesto yürüyüşüne, o sırada Başbakan olan Ahmet Davutoğlu da katılıyor, en ön safta kendine yer bulmak amacıyla koşuşturuyor.

Ankara ve İstanbul dışında, Türkiye’nin hemen her yerinde, hemen her gün terörün arkası kesilmiyor. Dünyada kimsenin çıtı çıkmıyor.

Pardon çıkıyor, dünkü Vezneciler saldırısı sonrasında, Avrupa’nın bazı başkentleri kendi yurttaşlarını uyarıyor, “sakın Türkiye’ye gitmeyin.”

Dün TV’lerde Vezneciler saldırısı üzerine yorum yapan “terör uzmanları ve istihbaratçıları” izliyorum. Üç aşağı, beş yukarı benzer yorumlar. Hepsinin birleştiği bir nokta var, “Türkiye dış politikasını gözden geçirmeli, değiştirmeli.”

Kimsenin dinleyeceğini sanmıyorum.
 

Aynı nakarat

 

Dinlemesi gerekenler, Türkiye’yi yönettiklerini sananlar, dün yine aynı klasik söylemde:

“Hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara geçmiş olsun...”

Ardından aynı beylik laflar:

“Terörle mücadeleden asla yılmayacağız, terörü lanetliyor, bu insanlık dışı saldırıların bizi terörle mücadeleden asla vazgeçiremeyeceğini bir kez daha ilan ediyoruz, mücadelemiz son teröristi temizleyinceye kadar sürecektir.”

Yok güvenlik zaafiyeti var mı, yok istihbarat yerinde mi, yok aslında istihbarat sonucu önlenen çok sayıda eylem var ama, açıklanmıyor, şu ya da bu yorumlar.

Türkiye elden gidiyor, hala iktidara yaltaklananlar, terörün sonu geldi yaveleri, iktidardan ise, hala aynı laflar.

Türkiye’nin kimyası bozuluyor. Her terör eylemi bozmaya çalıştığı psikolojik ortamı biraz daha sarsıyor.

İnsanların yüzleri asık, gülmek ne demek, gülümsemeyi bile unutuyor, kendi içine kapanarak, kara kara düşünüyor.

Öyle ki, kendimden biliyorum, dün sabah terör haberlerini izlerken, ara sıra haber kanallarının dışındaki diğer kanallara bakıyorum, orada şarkılar, türküler, yine o garip evlendirmece sahneleri, v.s.

Birbirinden kopuk bir ülke.

Terörü lanetlemek, acele Çankaya’da ve Saray’da artık sıradanlaşan “güvenlik toplantıları” dışında, yeni ne yapılacağına ilişkin hiç bir ipucu yok, hayır var, “terörle mücadele edeceğiz.” Görüyoruz, ettiğin mücadelenin sonucu ortada.

Her gün kaybolan hayatlar.

Bıktıran tekrar.

Oluk oluk kan akıyor, alternatif sunan tek bir “sorumlu, yetkili” yok.
 

Bu arada cenaze töreni


Bu arada Tayyip Erdoğan Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak üzere Amerika’ya gidiyor.

Ali’nin ailesi açıklıyor, “Tayyip Erdoğan törende konuşma yapmak istemiş, aile olmaz demiş.”

İyi mi? Burada her gün, hatta bazen günde iki, üç konuşma, durmak bilmiyor, şimdi sıra Amerika’daki cenaze törenine geliyor.

Traji komik bir durum.

Vezneciler saldırısı sonrasında sen sen ol, Muhammed Ali’nin cenaze töreninden eksik kal. Üstelik, konuşmaya izin de yok. “Katılacağım” ısrarı ayıp oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"