Aziz halkımızın ilgi alanlarıyla bağlantılı şöyle bir bilanço var, araştırmayla sabit.
-Kitap okuma oranı: Yüzde 1,
-Sanat etkinliklerine katılım oranı: Yüzde 1,
-Müze dolaşma oranı: Yüzde 0.1,
-Gazete okuma oranı: Yüzde 0.3,
-Kültür ve sanat haberlerine ilgi oranı: Yüzde 0.01,
Buna karşılık TV’lerde...
-Belgesel izleme oranı: Yüzde 1.
-Evlilik programı izleme oranı: Yüzde 76.1,
-Dini haberlere ilgi oranı: Yüzde 78,
-Dizi izleme oranı: Yüzde 37,
-Siyasi haberlere ilgi oranı: Yüzde 39.
Bu oranlara sahip bir halkın on altı yıldır neden AKP’ye oy verdiğini çok net biçimde gösteriyor. Okuma yazmayla ilgisi olmayan, kültüre teğet geçen aziz halkımızın nabzını AKP iyi tutuyor. TV kanallarının büyük çoğunluğunu elinde tutarak.
TV’lerde evlilik programları ve dini haberler pompalandıkça, aziz halkımız, yine araştırmayla sabit:
-Yüzde 80’i pornografi izliyor,
-Yüzde 78.3’ü borç içinde yüzüyor.
Pornografiyle kendini avutarak, borçlarını unutmaya çalışıyor.
Basit bir araştırma, çok özet bir kesit ancak, Türkiye’nin fotoğrafını vermeye yetiyor.
Karışan tahminler
Böyle bir coğrafyada atış serbest, “doktor ne yersen ye diyor” hesabıyla, iktidar sahipleri bir gün öyle, bir gün böyle.
Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanı, Yüksek Askeri Şura üyesi Damat Berat Albayrak 3 Ağustos günü bir TV kanalında:
“Enflasyonda 2019 yılında tek haneyi göreceğiz, net söylüyorum. Hatta, yıl sonu itibariyle düşüş trendini göreceğiz, çünkü somut adımlar atmaya başladık”.
İyi haber.
Ne var ki, önceki gün aynı Berat Albayrak yeni ekonomik programı açıklarken:
“2019 enflasyon tahmini 15.9’dur”.
Bu yılın sonunda “düşüş trendini göreceğiz” dediği ve şu anda yüzde 18’e yaklaşan enflasyon oranını da, yüzde 20.8 olarak açıklıyor.
Ne gam, Türkiye tablosu yukarıdaki gibi olduğuna göre, istediğin zaman, istediğin rakamları sırala, hiç fark etmiyor.
Gelsin seçimler, tablo yine aynı.
Ya Merkez Bankası
Bu arada Merkez Bankası da tahminlerini arka arkaya sıralarken, her sefer yeni bir rakam ortaya atıyor.
Temmuz ayında bu yıl için enflasyon oranını yeniden değiştiriyor. Daha önce yüzde 8.4 olarak ilan ettiği oranı yıl sonu itibariyle yüzde 13.4’e çekiyor.
Kim bilir, bu ölçüde ve sürekli yanılmasının arkasında, “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” korkusu yatıyor. Doğru tahminlerini Saray’a götürdüğünde,“fırça yeme” korkusu.
Tayyip Erdoğan13 Eylül günü iş adamlarına konuşurken Merkez Bankası’nın “hatırını” bir kez daha soruyor:
“Bugüne kadar Merkez Bankası’nın enflasyon tahminini doğru tutturduğunu görmedim”.
Göremez, çünkü Merkez Bankası bağımsız değil. Saraya’a götürdüğü her belge, her rakam, her gerçek, Saray’ın işine gelmediğinde, kim bilir nasıl geri tepiyor.
“Kriz miriz”
Yeni ekonomik program arayışları sürerken, Erdoğan her sefer olduğu gibi, akıllara durgunluk veren bir teşhiste bulunuyor:
“Kriz miriz yok, hepsi manüplasyon”.
Tamam manipülasyon, o zaman Londra’larda ve New York’larda ve İstanbul’larda yerli ve yabancı iş adamları ile toplantıların anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, o zaman bir kaç aydır Damat Berat Albayrak’ın ekonomik program arayışları ne?..
Tamam manipülasyon, o zaman şirketlerin arka arkaya iflas açıklamalarının anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, o zaman özel sektörün işçilerini ücretsiz tatile göndermesinin anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, o zaman büyümenin düşmesi, işsizliğin artacağı korkusunun anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, Türk Lirasının dolar karşısında yıl başından bu yana yüzde kırkı aşan değer kaybetmesinin anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, o zaman gelecek yıl için 70 milyar liralık yatırımdan vazgeçmenin anlamı ne?..
Tamam manipülasyon, iğneden ipliğe gelen zam dalgasının anlamı ne?..
Hepsi bir yana, Erdoğan’ın kendi sözü değil mi, hem de defalarca:
“Dış güçlerin saldırısı… Biz bunların da üstesinden geliriz… Bize tuzak kuranları biz iyi tanıyoruz…”
Neyin “üstesinden” geliyoruz?.. O “tuzaklar” ne?..
Bu sözler bile, “krizin mirizin” itirafı değil mi?..
Keynes doğru söylemiş
Ne olursa olsun, aziz halkımız evlilik ve dini haberlere kendini verdikçe, “manipülasyon” masalları da devam eder, program arayışları da…
“Kriz miriz” yine kendi mecrasında akar, her yeni açıklanan programı boş vaatlerle dolu olduğu için yeni bir program izler.
En doğru sözü geçen en yüzyılın en büyük iktisatçılarından Lord Keynes söylüyor:
“Uzun vadede hepimiz öleceğiz”.
Uzun vadede, bu iktidarla hepimiz yeni yeni programlar göreceğiz.