25 Nisan 2024

İbretialem için: Yunusemre Belediyesi'ne seyahat

Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik

Yunusemre Belediye Başkanı'nın makam odası

Ankara’da Beştepe, İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Vahdettin Köşkü, Huber Köşkü...
Van Ahlat’ta kışlık saray...
Marmaris Okluk Koyu'nda yazlık saray...
Bu saraylar Tayyip Erdoğan’ın yaşam alanı ve çalışma ofisleri.
Ayrıca, kurullar, danışmanlar, çalışan personel, çeşitli kalemlerde harcamalar...
Özel uçaklar...
Araçlar...
Bir yere giderken konvoyda pek çok araç, iki cankurtaran, tepede bazen helikopter.
Yurt dışına giderken ayrı bir uçakla gönderilen zırhlı araç, korumalar.
Debdebe, şatafat ki, almış başını gidiyor.

"Öncelik tasarruf"

Birkaç gündür ortalıkta bir nakarat dolaşıyor, “kamuda tasarruf”.
Erdoğan:
“Birinci önceliğimiz kamu harcamalarında tasarruf uygulamaktır. Tasarruftan kamuda gereksiz harcamaların ortadan kaldırılması, kamu kaynaklarının etkin kullanılması anlaşılmalıdır”.
Geçmiş bir yana, son bir yılda kaçıncı tasarruf lafı bu?..

Günde 33,6 milyon lira

Dünyanın her yerinde bir hukuk reformu, sağlık reformu, ekonomik reform yapılacaksa, buna o ülkeyi yönetenler öncülük ediyor.
CHP Lideri Özgür Özel Meclis’te açıklıyor:
“Beştepe’de Sarayın bir günlük maliyeti 33 milyon 600 bin lira. Dakikada 23 bin lira harcanıyor, bir asgari ücreti 40 saniyede tüketiyor. En düşük emekli maaşı on bin lirayı 27 saniyede harcıyor”.
İsraf işte bu!..
Saray’da gece boyunca yanan ışıklar, şaşaalı ağırlamalar, kiralanan araçlar, her türlü harcama.
2024 yılında Cumhurbaşkanlığı bütçesi 12 milyar 300 milyon lira. Dokuz bakanlık ile TBMM’nin mal ve hizmet alımından daha fazla.
Tasarrufun nereden başlayacağı belli.

Garantili geçişler

Kamuda en büyük kara delik, en büyük harcama, kamu - özel işbirliği denilen projeler.
Garanti ücret ödenen oto yollar, köprüler, şehir hastaneleri, hava alanları.
Anormal garantiler, üstelik 2045 yılına kadar.
Sadece bu yıl...
Garanti ödemelerin toplamı 164 milyar lira.
Verilen garantiler o köprülerin, yolların, hava alanların maliyetini birkaç kere katlıyor. Akıl alır gibi değil.
Madem tasarruf:
-Garanti edilen parayı azaltın!..
-Dolar ve Avro’dan TL’ye çevirin!..
-Garanti süresini kısaltın!..
Garanti geçişlerin ötesinde, dikkat çeken başka bir kalem var.
Son 27 ayda kamuda kiralanan araçlara ödenen para 5 milyar 700 milyon lira.
Tam araç saltanatı!..

Ve belediyeler

31 Mart yerel seçimleri bir başka kapıyı açıyor.
AKP’den CHP’ye geçen bazı belediyelerde lüks, şatafat, garip ihaleler, garip araç kiralamaları, bıraktıkları anormal borçlar, aslında düzenin aynası.
Nüfusuna göre, küçük - büyük demeden il ve ilçelerde babalarının parası imiş gibi, savrulan paralar, mal ve hizmet alımları.
Bu alımlar kimlerden?..
Baş döndüren harcamalar ve bırakılan borçlar karşısında CHP Şanlıurfa milletvekili Mahmut Tanal Meclis’e araştırma önergesi veriyor.
AKP ve MHP oylarıyla nasıl olsa reddedilecek bir önerge!..
Yine de, Meclis’te tartışma sırasında farklı gerçekleri öğrenmek açısından, bir fırsat.

Bir makam odası

Borç batağına saplanmış o belediyelerden biri Manisa’nın Yunusemre Belediyesi.
Yeni seçilen CHP’li belediye başkanı Semih Balaban’ın açıklamasına göre, 260 bin nüfuslu ilçede AKP’li başkan 1 milyar 200 milyon lira borç bırakıyor. 68 milyon lira ödenerek, 48 araç kiralanıyor.
Kimler için kimlerden kiralanmış?..
Ama, asıl inanılmaz bir konu var:
AKP’li belediye başkanının ibretlik makam odası.
Geçen akşam Halk TV'de Başkan Balaban o odayı ayrıntılarıyla gösteriyor.
Çok değerli halılar, odanın ortasında iki ayrı Osmanlı usulü, belki pirinçten, kapaklı lüks iki mangal, kenarda çini bir soba, farklı odalara açılan kapılar, şatafatlı koltuklar, makam masası, v.s.
Görgüsüzlük, doyumsuzluk, aç gözlülük, görmemişlik.
Başka AKP’li belediyelerde benzerleri var ama, Manisa Yunusemre ilçesindeki belediye başkan makam odası eşsiz bir örnek.
Bana kalırsa...
Bir dönemi anlamak ve anlatmak açısından...
O makam odası olduğu gibi korunmalı.
Oraya turistik seferler düzenlenmeli.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Uçaktakilere küpe: Pınar Türenç bombaladı, Vali özür diledi

Vali Gül: "Sayın Bakanımız oradaydı, ben oradaydım, emniyet müdürümüz oradaydı, hiç kimse 'süpürün' diye talimat vermedi. Oldu mu böyle bir şey, bilmiyorum ama, olmuşsa maksadı aşmıştır, ben sizlerden özür diliyorum. Benim kapım sizlere 7 - 24 açıktır, ne zaman isterseniz görüşebiliriz"

Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

"Hava kurşun gibi ağır", "demokratik ve sivil anayasa" mı!..

Sıkıyönetim ve OHAL'i andıran türde, 1 Mayıs'ın bir gün öncesinden her yer polis kaynarken... Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken... Bir de demezler mi: "Demokratik ve sivil anayasa yapacağız!.."