11 Ekim 2017

Ucu her şeye açık bir kriz

Vize ambargosu devam ederse, Amerika bunun peşini getirir; siyasal ve ekonomik ambargolarla karşı karşıya kalabiliriz

Siyasal ambargoyu biliyoruz, ekonomik ambargoyu biliyoruz, teknolojik ambargoyu biliyoruz ve fakat vize ambargosu ile ilk kez tanışıyoruz.

Türk diplomasi tarihi daha önce böyle bir ambargoyla karşılaştığımızı yazmıyor.

Amerika’nın Türkiye’ye koyduğu ambargonun FETÖ kaynaklı tutuklamalara tepki olduğu yolunda bir rivayet dolaşsa da, her ne kadar o rivayetin bir katkısı varsa da, Türk-Amerikan ilişkilerinin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana en sıkıntılı dönemi yaşadığı ortada.

Arızadan bol ne var

Daha vize ambargosuna gelmeden önce Ankara-Washington hattında başka arızalar var ve bu arızalar bir türlü giderilemiyor. Örneğin:

1-Türkiye’nin yakın tehdit gördüğü PKK’nın uzantısı PYD ve YPG’ye Amerika her türlü silahı veriyor. Tank, top, roket, v.s.

Türkiye bundan duyduğu rahatsızlığı, hem açıktan, hem kapalı kapılar arkasında defalarca dile getiriyor. Amerika tınmıyor bile. Silah vermeye devam ediyor. Adı geçen örgütlerin IŞİD’le mücadelesine katkı sağlamak gerekçesiyle.   

2-Savunma amaçlı S - 400 füzelerini Türkiye’nin Rusya’dan alması ilişkileri ciddi gölgeliyor.

Washington NATO üyesi bir ülkenin Rusya’dan füze almasına fena hâlde içerliyor.

3-Rıza Zarrab’ın, ardından Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısının 17-25 Aralık çerçevesinde Amerika’da tutuklanması Ankara’yı fena sinirlendiriyor.

Görüşmeler, mektuplar, kendine göre belgelerle Ankara müdahale etmeye çalışıyor, hiçbir fayda sağlamıyor.

4-Sağlamadığı gibi, eski bakan Zafer Çağlayan hakkında da, aynı çerçevede, yolsuzluk iddiasıyla tutuklama kararı çıkartıyor.

Ankara buna ateş püskürüyor, hiçbir sonuç çıkmıyor.

5-Erdoğan’ın korumaları Washington’da gösteri yapanlara müdahale edince, Amerikan Yönetimi onlar hakkında da yargı yoluna açıyor.

Erdoğan buna da tepki gösteriyor ama, hiçbir şey değişmiyor.

6-Gazetecilerin, akademisyenlerin, kamu görevlilerin kitleler halinde tutuklanması ve görevlerinden ihraç edilmelerine Amerikan yönetimi her sefer tepki gösteriyor.

Bu tepkilere verilen yanıtlar, “kimse bizim işimize karışmasın” türünde.

7-Ve elbette FETÖ. Türkiye FETÖ’yü istiyor, Amerika vermiyor.

Hatta bir yıl önce İzmir’de bir Amerikalı rahip tutuklandığında ve Amerika onu istediğinde, Erdoğan’ın sözü malum, F.Gülen’i kastederek:

“Sizdeki papazı bize verin, biz de bizdeki papazı size verelim”.

8-Türk askeri İdlib’de Rusya ve İran’la ortak askeri harekata giriyor.

Amerika Kürtlerin Akdeniz’e açılmasını sağlamaya çalışıyor, İdlib bu kapılardan biri. Şimdi Türkiye bunun önünü kesmeye çalışıyor, Amerika yıllardır oluşturmaya çalıştığı bu koridorun kapatılmasına fena sinirleniyor.

Bunlar akla ilk gelen arızalar. Her biri ayrı bir gerilim konusu. Ve hepsi AKP döneminin Amerika bilançosu.

Hangi müttefik

Bütün bunlara bakıldığında:

Adı olan ve fakat kendisi fena hâlde zedelenmiş bulunan bir müttefiklik ilişkisi söz konusu.

Amerika’nın Türkiye’ye vize ambargosu koymadan önce New York Times’ta çıkan haber, aslında ambargonun habercisi. O haberde “Türkiye’nin on iki Amerikalıyı siyasi rehine olarak hapse attığı” yazılı.

Yine Amerikan basınına göre, bu insanların serbest bırakılması için:

1-78 Kongre üyesi Tayyip Erdoğan’a mektup yazıyor, karşılığında hiçbir cevap yok.

2-ABD Başkan Yardımcısı Pence, Erdoğan’a bizzat çağrıda bulunuyor, yine cevap yok.

Bunlara ek olarak, Amerikan Konsolosluğunda çalışan bir görevlinin “FETÖ bağlantısı var” iddiasıyla tutuklanması Washington’da bardağı taşırıyor.

Hükümete değil, halka ambargo

Amerikanın vize yasağı getirmesi fiilen Amerika’ya gitmek isteyen, Amerika ile işi olan, Amerika bağlantılı Türk yurttaşlarını etkiliyor. Öğrenciler, iş adamları, onların aileleri, sağlıktan kültüre, şirketlerden pek çok alanda kurumlarda çalışan insanları kapsayan çok geniş bir yasak.

Amerika bu kararıyla AKP Hükümetini değil, Türk Halkını cezalandırıyor. Neden?

Amerika’daki çeşitli yorumlara göre ve iddialara göre:

AKP Hükümetinin izlediği dış politikayı böylelikle Türk Halkına göstermek amacıyla. Bir bütünün fotoğrafı olarak.

Daha bir kaç hafta önce Trump ikili görüşmede Erdoğan’ın sırtını sıvazlıyor, “çok iyi dost olduklarını” söylüyor.

Politika böyle bir şey.

Farklı ambargolar

Vize ambargosu devam ederse, Amerika bunun peşini getirir gibi. Onun için “ucu her şeye açık bir kriz” ile karşı karşıya kalabiliriz. Devamında:

1-Siyasal ambargo,

2-Ekonomik ambargo.

Öyle açıktan söyleyerek filan değil, Türkiye’ye karşı fiili yaptırımlar.

On beş yıllık iktidarında AKP en ağır ve sonu nasıl biteceği belli olmayan bir krize sürüklenmiş durumda.

Bu komşu ülkelerle, AB'yle ve AB üyesi bazı ülkelerle yaşanan kavgalara benzemez.

Yazarın Diğer Yazıları

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

Diyanet imparatorluğunun freni patlamış!

AKP iktidarında artan bütçesi, artan personeli, artan yetkileriyle donatılan Diyanet İşleri Başkanlığı fiili ve sembolik kazanımlarıyla imparatorluk gibi. Kendisine her türlü rolü biçiyor, kendine göre yorumlar icat ediyor, toplumu yanlış yönlendiriyor. Bu kadar yetki tanınırsa, olacağı bu

"
"