02 Ağustos 2022

Ücret artışları vergiye takıldı

Resmi veriyle yüzde 80'e dayanmış bir enflasyon ortamında yüzde 12 oranındaki gelir artışı olağanüstü bir refah kaybının ta kendisi

Yandaşlar hiç sektirmiyor, "81 milyonun aylığı artıyor" diye, manşetler patlatıyor, temmuz başında. 81 milyonun...

Önce o kadar çalışan ve emekli yok, yani "81 milyonun aylığı artıyor" demek tam palavra.

O palavra bir yana, daha sonra, hele de ağustos aylıklarıyla birlikte dün "çalışanlar aleyhine bir başka durum" ortaya çıkıyor.

Temmuz başında normal bir işlem yapılıyor, çalışanların ve emeklilerin aylıkları altı aylık enflasyon oranında artıyor. Bu da, yüzde 42.35 oranında bir artışa denk düşüyor.

Burada şu sorular var:

"1-Kamuda çalışan işçi ve memurların aylıkları gerçekten yüzde 42.35 oranında artmış mı?..

2-Acaba bazı özel sektör çalışanlarında ücret artış oranı ne kadar?.."

Vergi dilimi

Türkiye'de yüzde 100'e yaklaşan bir enflasyon var. Bu da, gelirlerde yapılan zammın hemen ertesi aydan itibaren erimesine yol açıyor.

Bu şu demek:

"Zamma rağmen, refah kaybı, demek.

Hatta, düşük ücretlerle zamma rağmen, yoksullaşma demek."

Gelirleri eriten sadece enflasyon değil.

Aynı zamanda...

"Gelir vergisi dilimleri."

Artışın adı yüzde 42.35

İşçinin, memurun aylığı yüzde 42.35 artıyor.

"Bu artış gerçek artış mı?.. Yani, aylıklar gerçekten yüzde 42.35 oranında artıyor mu?..

Hayır, artmıyor.

Çünkü, vergi dilimine takılıyor."

Ücret artınca, çalışan bir üst vergi dilimine giriyor, daha çok vergi ödüyor.

Yüzde 42.35 oranında artmış gibi görünen gelir...

"Aslında yüzde 42.35 artmıyor, ortaya daha düşük net bir artış çıkıyor.

Çünkü, gelir vergisi tarifeleri aynı kalıyor.

Oysa, enflasyonun bu ölçüde yüksek olduğu ortamda vergi dilimlerinin de arttırılması gerekiyor."

Tekrarlamak gerek, çünkü önemli:

Bir yıl içinde elde edilen toplam brüt gelir arttıkça, vergi tarifesinde bir üst dilime geçiliyor ve daha yüksek vergi ödeniyor. Bu da, net gelir artışını söylenen artışın altında bırakıyor.

Şu andaki vergi tarifesine göre, çalışanlar için vergi oranı yıllık 32 bin liraya kadar gelirler için yüzde 15. Yıllık gelir 70 bin lirayı aşarsa, vergi oranı yüzde 20'ye yükseliyor, brüt gelir arttıkça, vergi oranları yüzde 27, 35, 40'a kadar yükseliyor.

Çalışanların hepsi etkileniyor

Yüksek enflasyonun yaşandığı bir dönemde, vergi dilimlerinde artışa gitmek, kaçınılmaz.

"Çalışanların gelirlerinde gerçekten bir iyileştirme düşünülüyorsa..."

Yüksek enflasyona rağmen, vergi dilimleri sabit bırakılıyorsa...

"Brüt ücret artış oranı ile ele geçen net ücret arasında fark oluşuyor, ücret artışı düşük kalıyor."

Bu durum sadece kamu kesiminde çalışanlar için değil, aynı zamanda bütün çalışanlar için yani özel sektörde çalışanlar için de geçerli.

"AKP bunu düşünmüyor, bildiği halde, düzeltmiyor."

Özel sektörden bir örnek

Aktardığım gerçeğe ilişkin fiilen bir örnek vermek mümkün.

Özel bir şirkette çalışan bir kişinden birebir örnek. Örnek iki yönlü:

"1- O çalışanın aylığına brüt yüzde 30 zam yapılıyor. Dikkat yüzde 42.35 değil, sadece yüzde 30. Bu bazı şirketlerin genel ücret artışına aldırmadığını gösteriyor.

2- Yüzde 30 oranındaki zam, o çalışanın bir üst dilimde vergilendirilmesine yol açıyor ve ele geçen net artış yüzde 12 - 14'te kalıyor."

Davulla zurnayla duyurulan yüzde 42.35'lik artış nerede, yüzde 12 nerede?..

Resmi veriyle yüzde 80'e dayanmış bir enflasyon ortamında yüzde 12 oranındaki gelir artışı olağanüstü bir refah kaybının ta kendisi.

Ozan Bingöl'ün hesabı

Konuyu uzun uzun inceleyen değerli vergi uzmanı Dr. Ozan Bingöl bir ay kadar önce yazdığı makalede çarpıcı bir örnek veriyor:

"2000 yılından bu yana gelir vergisi dilimleri her yıl yeniden değerleme oranı kadar kuruşu kuruşuna arttırılsa idi, ilk dilim 2022 yılı için 32 bin lira değil, 81.689 lira olacaktı.

Bugün yıllık 80 bin lira ücret alan bir kişi yüzde 27 oranında vergi verirken, dilim arttırılsaydı, yüzde 15 vergi ödeyecekti, yani çok daha az."

Pek çok kişi dün Ağustos aylığını alınca, bu gerçeği görüyor.

Bu AKP mi çalışanları düşünüyor?..

Bir Alman atasözü var:

"Sen bana nasılsan, ben de sana öyleyim."

Milyonlarca çalışan insana AKP nasılsa, milyonlarca çalışan insan da, AKP'ye öyle!..

Çalışan milyonlarca insanın bu atasözünü ne ölçüde hatırlayacağı gelecek yıl genel seçimlerde ortaya çıkar.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bahçeli’nin baştankara çıkışına karşı: İspanya modeli

Hiçbir partiyle konuşmadan hatta, belki kendi partisinin organlarıyla bile görüşmeden, Bahçeli’nin çıkışı elbette pek çok kuşkuyu beraberinde getiriyor. Ortada devlet kurumlarının hazırladığı böyle bir plan var mı?..

Erdoğan uğruna: Bahçeli 55 yıllık birikimi sildi attı

DEM’in aklından asla geçirmediği “Apo’ya af” önerisine sırtını dönmesi imkânsız. Karşılığında anayasa değişikliğine onay vermesi, yıllardır eleştirdiği Erdoğan’a yeniden adaylık fırsatı tanıması ne ölçüde mümkün, orası da ayrı

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

"
"