10 Ocak 2021

Trump artık fiilen Başkan değil

Kurumların hiçbiri artık Trump'ı Başkan olarak ne görüyor, ne saygı duyuyor, ne de verdiği emirlere itaat ediyor

"Merak etmeyin, sistemi garantiye aldık!.."

Kim söylüyor bunu?..

Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley.

Kime söylüyor?..

Amerikan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye.

"Garantiye alınan sistem" ne?..

"Bir savaşı ya da nükleer bir saldırıyı başlatması ihtimaline karşı, her türlü teknik kodlara erişimin engellenmesi, sistemin Beyaz Saray'ın açamayacağı biçimde kilitlenmesi!.."

Gelinen son nokta bu!..

Bizde halk arasında bir söz var ya, "delidir, ne yapsa yeridir" işte Trump'ın giderayak yapabileceği herhangi bir deliliğinin önüne geçmek için alınan önlem!..

Bir Başkana duyulan güvensizliğin son aşaması.

Bir dizi engel

Amerika'da kendine bağlı magandaları Kongre'yi basmaya çağıran Trump'a engel üstüne engel getiriliyor.

Bakanları istifa ediyor...

Washington Başsavcısı Trump hakkında dosyalar hazırlıyor...

Görevinin resmen sona ereceği 20 Ocak'tan önce Başkanlıktan alınması için çeşitli girişimlerde bulunuluyor...

O arada "kişisel Twitter hesabı" kapatılıyor, "şiddete teşvik ediyor" gerekçesiyle...

Yetmiyor, seçim kampanyası ekibi tarafından kullanılan, 2,5 milyon takipçisi bulunan başka bir twitter hesabı da, askıya alınıyor.

Başkanlık yetkileri fiilen adım adım kısıtlanıyor.

Ve büyük bir engel

Amerika'da sadece Başkanın kullanabileceği bir "nükleer çanta" var. Kodunu açtığında, "nükleer savaşa" bile yol açabilecek bir organizasyon.

"Bu adam çılgının teki" diyen Pelosi, her ihtimali göz önünde tutarak, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Milley'i arıyor:

"Dengesiz bir Başkanla karşı karşıyayız. Demokrasimize yönelik saldırısından sonra, ülkemize yönelik bir tehlikeyi önlemek açısından, onun nükleer kodlara erişiminin engellenmesi gerekir."

Pentagon resmi bir açıklama yapmıyor ancak Pelosi'nin aktardığına göre, Genelkurmay Başkanının yanıtı:

"Merak etmeyin, sistemi garantiye aldık, erişmesi imkansız."

Bir Başkanın en önde gelen yetkilerinden biri elinden alınıyor.

"Bu, Trump'ın Başkanlığının fiilen sona ermesinden başka bir şey değil!.."

Şeklen Beyaz Saray'da oturuyor ama, artık fiilen Başkan filan değil!..

Sistem işliyor

Kongre'nin basılmasıyla birlikte, "Amerikan demokrasisi" üzerine çeşitli yorumlar birbirini izliyor. Bir bölümü haklı olabilir.

Bununla beraber...

"Establishment", "kurulu düzen, sistem" tıkır tıkır işliyor. Kendini koruyor.

"Kurulu düzenin" kendini koruması ve işlemesindeki en önemli etkenlerin başında gelen "check and balance", "denge - denetim" mekanizması, en kritik, en hayati anlarda, bütün kurumlarıyla devreye giriyor.

O kurumların hiçbiri artık Trump'ı Başkan olarak ne görüyor, ne saygı duyuyor, ne de verdiği emirlere itaat ediyor.

Sing Sing ya da San Quentin hapishanesinde "Bir Delinin Hatıra Defteri'ni" yazar mı, dersiniz, Gogol'e nispet!...


10 Ocak... Kutlu, Mutlu Hayır, Suçlu!..

Dün öğleden sonra, şu satırları yazarken...

"Bugün Saray'dan ya da oraya bağlı İletişim Başkanlığından 10 Ocak'la ilgili bir kutlama yayınlanırsa, şaşmam!.."

Bugün 10 Ocak.

10 Ocak?..

Basın çalışanlarına yeni haklar getiren yasa nedeniyle 1961 yılından bu yana kutlanan, sonrasında adı "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak değiştirilen bir bayram.

Her yıl 10 Ocak'ta gerek iktidarlar, gerekse muhalefet "bizlerin bayramını" kutlar.

AKP de kutluyor!.. Asıl ve hele de, AKP!..

"Bizdeki basın özgürlüğünün en ileri demokrasilerdeki gibi ne kadar geniş olduğuna" ilişkin bir araba laf!..

Basın öyle özgür ki...

-Dünyadaki basın özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 154. sırada. AKP ile birlikte, Türkiye 56 basamak birden düşüyor.

-On bin gazeteci işsiz kalıyor.

-Şu anda 67 gazeteci ve medya çalışanı hapiste. Çin ile birlikte Türkiye dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi.

-Son bir yılda gazetecilere 76 soruşturma açılıyor.

-Son bir yılda 103 gazeteci, 108 kez gözaltına alınıyor.

-Gazetecilerin sanık ya da davalı olduğu 166 yargılama yapılıyor.

-48 gazeteci beraat ediyor.

-11 gazeteci göz altındayken, darp edildiğini beyan ediyor.

Olayın bir de, RTÜK ve Basın İlan Kurumu tarafı var.

RTÜK muhalif TV kanallarına ekran karartma, program kesme, para cezası verme gibi cezalar uygularken, Basın İlan Kurumu muhalif medyanın ilanlarını kesiyor. On günlük, yirmi günlük, hatta 45 günlük ilan ambargoları.

Gazetecilere birebir baskının yanı sıra, muhalif medya kuruluşlarını ekonomik olarak çökertmek girişimleri.

Gazete tirajları tepetakla olmuşken...

Yazılı ve görsel medyaya güven artık dikkate bile alınmazken...

Beştepe'den ve tepeye bağlı o yerden, malum iki açıklamayı duyar gibiyim:

"Basın özgürlüğünüz kutlu olsun arkadaşlar!...

Bizdeki ileri demokrasi ve basın özgürlüğü dünyanın hiç bir yerinde yok!.."

Medyayı, gazetecileri her anlamda kuşatma Çin, Ruanda, Sudan, Brundi, Suriye, Irak, Bahreyn, Yemen, Kuzey Kore, İran'da var...

Bizde yok!..

Bizde ne var?..

Habercilik yapıldığında, şu var:

"Batsın sizin gazeteciliğiniz!.."

Yazarın Diğer Yazıları

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

"
"